Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.
Keyifli okumalar güvercinlerim.
Şanışer, Senden Benden ♪
❧
İçimde bir kıpırtı vardı.
İyi miydi, kötü müydü, biliyordum.
Güneş batmak için hazırlanırken ben olduğum yerde kalmıştım fakat zaman akmaya devam ediyordu.
Tik tak...
Ayaz çoktan duşa girmişti, yanımdan ayrılmadan önce de çikolata vermişti yemem için. O gittiğinde çikolatamı yiyip sıcak su torbasına sarılmış bir şekilde yatmaya başladım ben de. Karnımın ağrısı dinmişti, sadece ara ara geliyordu ağrılar. İyi hissediyordum, Ayaz sayesinde gerçekten de iyi hissediyordum. Psikolojik olarak iyi olmasam bile hastalığı atlatmama az vardı.
Telefonumu aradı elim, bulamadım. Hafifçe yerimde doğrulurken omzuma dikkat etmeye çalıştım ve bulunduğum yere baktım, telefonum yine yoktu. Galiba Ayaz'ın odasında kalmıştı. Koltuğa yasladım dirseğimi, bu sefer yine dikkatlice tamamen kalktığımda bir anlığına başım dönmüştü. Nedenini anlamasam bile devam ettim. Ayağa kalkıp Ayaz'ın odasına yöneldim. Adımlarım ara ara yavaşlıyordu ama yine de odasına ulaşmayı düşmeden başarmıştım. Kapıyı açıp içeriye girdiğim an karşımda Ayaz'ı görünce de içimden bir lanet savurup bozuntuya vermedim. Beline bir havlu sarmıştı, elindeki diğer havluyla da saçını kuruluyordu. "Telefonumu alacaktım..." dedim onu böyle gördüğüm için açıklama yapma gereği duyarken. "Kapıyı tıklatmam gerekirdi, duştan çıktığını bilmiyordum. Özür dilerim."
Özrümü çok rahat bir şekilde görmezden geldi. "Burada," dedi yatağının üzerini gösterirken, onu bu hâlde görmemden rahatsız olmamıştı. Yatağına yaklaşıp telefonumu alacaktım ki Ayaz'ın diğer elinde telefonu olduğunu fark ettim. Bakışlarını benden çevirip havluyu yatağına bırakarak birisine mesaj yazıyordu. Üstelik mesaj attığı kişi, Ayaz'ın daha üzerini giyinmeden onunla konuşmasına bakılırsa önemli birisiydi. Kiminle konuştuğunu sordum bu yüzden de. "Savcıyla." dediğinde yine geldi bana bir anlığına kıskançlık. Hatta sinir de. Yatağının üzerinden telefonumu alırken Ayaz bu sefer ciddiyetle bana bakıyordu. "Bundan rahatsız mı oluyorsun?" dedi bir an da.
"Bir gelişme mi var?" Kaçtım ama belliydi cevabım.
"Kumsal'ın..." Yutkundu bir an, lafına devam edememişti. Devam etmesini istedim aklım savcıdayken. "Delillerin sonuçları çıkmış." Bakmak istediğimi söyledim. O da telefonunu bana uzattığında ve telefonunu aldığımda gardırobuna yöneldi. "Sonuçları okurken bana bakma da üzerimi giyineyim." dedi çok net bir ses tonuyla.
"Savcıyla konuşmalarınızı okurken dikkatim sana kaymaz, merak etme." Son kez göz göze geldiğimizde ciddiyetimi bozmadan yatağın üzerine oturup ona arkamı döndüm. Mesajların en başına gittiğimde Kumsal'ın sonuçlarını incelemeyi en sona bırakmıştım. Önce durumu anlamaya çalıştım. Mesajları okumaya başladığımda da direkt savcının, Ayaz'ın Vernem Nidahen olduğunu bildiğini öğrendim. "Bu kadın ne zamandan beri Vernem Nidahen'i biliyor?" dediğimde beni sinir edecek o cevabı vermişti.
"En başından beri."
Derin bir nefes alırken kırıldığımı hissediyordum. "Beni ikinci plana atıp bu kadına bile gerçekleri söylemene şaşırmadım. Üstelik savcı diye de arkanı toplamıştır, biricik destekçin."
"Seni hiçbir zaman ikinci plana atmadım," diyerek söze girdi. Ona bakmıyordum ama zaten hızla giyinip saçını havluyla kurulamaya devam ederken karşıma geçti. "Üstelik savcı diye de bana destek olmadı, her zaman karşıydı Vernem Nidahen'e."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LALELERİNDEN
Mystery / ThrillerÇocukluk... Göğsümüzün içindeki lalelerdi çocukluk, yaşatamadık. Adaletin olmadığı bir ülke, belirli güçlü örgütlerin de içinde bulunduğu bu ülkenin en büyük matemi adaletsizlikti. Bir tarafta kadın ve çocuk cinayetleri vardı. Diğer tarafta ise serb...