4. ÖRGÜT LİDERİ

588 348 884
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.

Keyifli okumalar dilerim.

Sezen Aksu, Çocuklar Gibi ♪

19 Yıl Önce...

Mevsimlerden yazdı, hava insanları bunaltacak derece sıcaktı. Bir parkta, ailelerinin gözetimi altında oyun oynayan çocuklar arasında o da vardı, Hazal Deniz Erguvan. Üzerinde beyaz bir elbise, minik ayaklarında güzel ve beyaz bir ayakkabı, dalgalı saçında ise uğur böcekli tokalarıyla çok tatlı gözüküyordu. Arkadaşı yoktu, parktaki çocuklarla arkadaşlık yapmaya başlayana kadar.

"Hadi, saklambaç oynayalım!" Aralarından bir kız saklambaç oynamak istediğini söyleyince Hazal önce duraksadı. Bir şey söylemedi, hareket etmedi, bu fikri öne süren kızı izledi sadece.

"Beyaz elbiseli kız!" diye seslendi bir erkek çocuğu aralarından. "Hadi, gelmiyor musun?"

"Gelmiyorum." dedi Hazal, çekingenliğini de alıp annesinin yanına gitti. "Anne..."

"Neden oynamıyorsun, güzelim?" Annesi gözlerini kısarak baktı kızına. "Saklambaç oynamayı neden sevmiyorsun?" diye sordu. "Çok güzel bir oyundur bence."

"Sence," dedi Hazal annesi ve babasının arasında duran poşete elini uzatırken. İçinden bir tane vişneli meyve suyu alıp çocuklara baktı tekrar. Gözlerini gezdirdi parkın her yerinde. Parkın dışında kalan çimenli alanda yalnız bir çocuğu görünce meyve suyunu da açıp içerek o tarafa doğru yürümeye başladı. Çocuk yerde bir başına oturup kâğıtlardan beyaz laleler yapıyordu. "Merhaba," diyerek çocuğun dikkatini üzerine vermesini bekledi Hazal. Çocuk ise konuşmak yerine lale yapmaya devam etti. "Merhaba kâğıttan lale yapan ve sürekli somurtan çocuk."

"Merhaba." Çocuk, Hazal'ın ona bu şekilde seslenmesini beklemiş gibiydi.

"Bakabilir miyim?" diye bir soru yöneltti Hazal. "Yani... Lalelerine. Çok güzel duruyorlar da." Hazal tam çocuğun yanına oturacaktı ki arkasından başka bir çocuk sırtına vurdu. Hazal'ın elbisesi kırmızıya boyanırken lalelerle ilgilenen, göz rengi açık kahverengi olan çocuk ilk defa başını kaldırdı. Hazal'a ve ona vuran çocuğa baktı.

"Tolga," diye fısıldadı Hazal ama sonradan sesi yüksek çıkmıştı. "Ne yapıyorsun, beni rahat bırak!"

"Selam bücür. Başkalarını rahatsız etme de gel, benimle oyna. Biraz canın yanacak ama."

Söze bu sefer yerde oturan çocuk girdi. "Ona dokunamazsın bir daha." Lalelerini bir kenara koyup Hazal'a baktı yeniden, Hazal'ın canının yanması onun da canını yakmıştı. Kız ağlayacaktı ama kendisini tutuyordu; gözleri dolmuştu, elleri yumruk şeklindeydi.

"Sen de kimsin?" diye sordu Tolga.

"Ayaz'ım."

"Vay, görüyor musun? Ayaz'mış. İsmin mi durduracak beni? Neyine güvenip bu kızı korumaya çalışıyorsun?"

"Onuruma, gururuma, şahsiyetime güveniyorum. Sen de sanırım zorbalığına güveniyorsun, ne dersin?"

Çocuk, Ayaz'a sinir olmuş bir şekilde üzerine yürüdü ama Ayaz'ın başı dikti, sakindi ve korkmamıştı. Bu Tolga'yı daha da sinirlendirirken öfkesini Ayaz'ın önünde duran lalelerden çıkartmayı tercih etti. O, laleleri ayaklarıyla ezerken Hazal sadece laleleri izliyordu. Daha fazla Ayaz'ın lalelerine zarar vermesin diye Tolga'yı ittirirken bağırdı ve o an da babası yanında oldu.

LALELERİNDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin