20. SAKLI GERÇEKLER

330 198 403
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.

Keyifli okumalar dilerim.

James Arthur, Train Wreck ♪


Bir patlama.

Patlama binasının hemen yanında ise boş bir duvar.

Lanet bir savaşın içerisindeydik, adaletin olmadığı bir savaşın içerisindeydik ve kural yoktu. Kural yoksa ceza da yoktu. Kuralların olmayışı, cezanın verilmemesi ve insanların kaldırılan başlarının kesilmesi burada acımayı da silip atıyordu. Acımasızlık vardı. Kanayan hayaller ve vücutlar, bir eli kesilmiş cesetler, katiller, katillerin hâlâ çözülememiş cinayetleri vardı. Arkalarında zor bulunan emareler, emarelerin içindeki çığlıklar, çığlıkların sesleri susmak bilmeyen ve kül olan kalpler... Vardı.

Duvarda yazılı bir söz... Ayaz Kayra Masso'ya ait, SE Örgütü lideri ve kurucusu Ayaz Kayra. İlk gündendi bu söz.

"HER GÜN ÇOCUKLAR ÖLÜYOR,
TUTULMUYOR PEK YASI."

SE.

Susmadı, susturulmadı, susturulamazdı. Hedefi mutluluktu, hedefi huzurdu, hedefi güvende yaşayan çocuklar ve gözyaşı dökmeyen insanların varlığıydı.

Siyah Emare acılarımızın emarelerini barındırıyordu. Beyaz Emare Örgütü ise umutların emareleriydi çünkü burada güvercinler kanatlarında umudu taşıyordu. Papatyalar solmaya yakın olsa bile güvercinler, papatyaları gerekirse gözyaşlarıyla sulardı.

Bombalar, ateşler, silahlar, mermiler... Ve geriye kalan sadece bir gözyaşı. Ayaz da bu gözyaşının bir tanesi bile yoktu, ne kadar acı çekerse çeksin dünya basınını derinden sarstı.

Her yerde yankılandı. SE Örgütü lideri ve kurucusu Ayaz Kayra Masso, Zero'nun onlarca binasını tek seferde patlattı.

Çoğu binası yıkılmıştı artık Zero'nun, bizim de yıkılan tek bir binamız vardı. Çocuklarımızın yurdu... Zero Örgütü, Siyah Emare çocuklarının kaldığı bir yurda saldırmıştı ama Ayaz bunu yapacaklarını çok net tahmin edebiliyordu. Yurdu çok önceden boşaltmışlardı, tek bir çocuk ve görevli kalmamıştı orada. Bu yüzden can kaybımız yoktu, sadece mal kaybımız vardı ama bu da Ayaz'ın umurunda bile değildi çünkü onun için daima önemli olan örgütünün bir parçası olan bu kalplerin hâlâ atıyor olmasıydı. Bende de olduğu gibi.

Vücudunda emareler vardı, o günden kalan emareler... Üzerinden 3 gün geçmişti. Dokunmaya kıyamadığım vücudu yaraların arkada bıraktığı emareler ile doluydu ama Ayaz bunu da umursamamıştı. Sadece beni düşünüyordu, bir de örgütünü. Yara emareleri ise bende can yakıcı boyuttaydı. O gün... Beni, o gün o adamdan kurtaran da Kuntay'dı. Onun hançeri ile kurtulmuştum. O gün, bizi o zehirli gazdan kurtaran kişi de Kuntay'dı. Onun planı ile kurtulmuştuk. Kuntay Gökdemir, Ayaz'ın güvenini daha da kazanırken aralarındaki samimiyette artmıştı. Ben ise onun ne kadar güçlü bir koruma olduğunu bir kez daha öğrenmiştim. Ve şimdi de örgütümü kurmak için ayaktaydım.

O gün kurtulmuştuk ama yıpratıcı bir zaman dilimi beni bekliyordu çünkü hastanede 3 gün kalmıştım, yeni yeni kendime geliyordum. Ayaz ise yaralarına rağmen etrafımda pervane olmuştu resmen. Sürekli nasıl hissettiğimi soruyor, yaralarımı ve ateşimi kontrol ediyor, sonuçlarımı inceliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LALELERİNDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin