19. VİCDAN MAHKEMESİ

558 342 667
                                    

Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.

Keyifli okumalar.

Dedublüman, Bunca Yıl ♪


İki seçenek sunuldu.

Ölmek mi, yaşamak mı?

Hep iki seçenek arasında kalmıştık bu hayatta. Ve ben, yaşamayı seçtim. Davamız için yaşamayı, aşkım için ölmeyi seçtim. Dostlarımla gerekirse ölmeyi, ölsem bile dostlarımın her birinin kalplerinde yaşamayı tercih ettim.

O iki seçenekli sorulardan birisi az önce Ayaz'a da sorulmuştu.

Örgütün mü, sevgilin mi?

Ve Ayaz bu soruya cevap veremeyecek kadar değer veriyordu bize, örgütü ile bana.

Umut Can yerde yatıyordu, kanlar içindeydi ve herkes öldüğünü biliyordu. Kurumun içinde kalanlar dışında, mesela ailem ve Eda gibi.

Ayaz'a baktım, bakışlarımız ayrılmadı bir süre. Bir şeyler anlatmaya çalışıyordu bakışlarıyla. Hemen Kuntay'a baktı. Ve ardından da tekrar bana. Kuntay'ın yanına geçmemi istiyordu yani, konuşmasak bile bakışlarımız ile anlaşabiliyorduk ve işe yarar bir planımız vardı. Zamanını bekliyorduk. Şu an beni esir alan adamın elindeki silah doğrudan alnıma ateş etmek için müsaitti. Kuntay'a baktım hemen. Bakışları üzerimdeydi. Doğru zamanı bekliyorduk ve o doğru zamanda Ayaz kendisini kurtaracak, ben de Kuntay'ın koruması altında olacaktım.

Umut Can öldü diye çok ağlamıştım ama şu an ağlamam durmuştu çünkü eğer Umut Can gerçekten ölseydi Seyit abi bu kadar sakin kalamazdı, bunu biraz geç anlamıştım. Ben de öfke kusmaya devam ettim bu şerefsizlere. Adam bana dokunmadı, Ayaz'ı bekliyordu hâlâ. Eğer örgütü seçtiğini hemen söylemezse ben ölecektim, daha doğrusu Ayaz'ın gözü önünde öldürülecektim. Bu salak düşünce ile elimi sıktım, Ayaz'a baktım. Yavaşça adamdan bir adam uzaklaştım, adam bunu fark etmemişti ama sonradan hemen beni yakalayıp tekrardan silahını alnıma dokundurdu.

"Hadi ama yiğidim, seni mi bekleyeceğiz böyle?" diyerek dalga geçti Ayaz ile.

"Ben cevabımı az önce verdim."

"Yani karını öldüreceğim." Silahın tetiğini çekip bana doğru tutacaktı ki Ayaz durmasını söyledi. Bu da adamın hoşuna gitmişti. "Söyle!"

"Örgütüm senin olsun." Gözlerimi kocaman açtığımda Ayaz bana bir bakış attı, o an anladım doğru anın bana şah damarım kadar yakın olduğunu. "Çünkü askerlerim ve korumalarıma parçalayacakları bir oyuncak gerekiyordu." dediği gibi kafasını aşağı yukarı hızla bir kez salladı.

Yanımdaki adam da silahı Ayaz'a doğru yöneltmeyi tercih etti ama başarısız oldu amacında. Araya ben girdim ve hızla adamın silahı tutan koluna vurup havaya ateş etmesini sağladım. Aynı anda da bir mermi adamın kafasına saplandı zaten. Ondan kurtulmayı başardığımda Kuntay çoktan beni korumaya almıştı, zaten onun sayesinde kurtulmuştum bu adamdan. Kurşun Kuntay'a aitti.

Silah sesleri arttı...

Kuntay beni saklanılacak bir bölgeye çektiğinde kulağımı kapattım, silah sesleri kulağımı mahvediyordu resmen. Buna alışık değildim.

"Korkma yenge," dedi Kuntay. "Yalnız değilsin."

Bana verdiği güvenle başımı onaylar biçimde salladığımda dışarıya baktım. "Ayaz nerede?" dediğimde Kuntay anında başımı çıkardığım yerden saklamamı sağladı.

LALELERİNDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin