4.BÖLÜM

94 39 82
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

Saraydan gelen mikrofon sesiyle adımlarım olduğu yere çivilendi.
Ve insanların içeriden çıkarken söyledikleri cümlelerle buz kestim.

"YABANCILARA ÖLÜM"
"YABANCILARA ÖLÜM"

🦋

Bazı anlar vardır kelimeler kifayetsiz kalır zaman dursun istersin,
Bazı anlar da vardır ki;
Yalvarırsın tanrıya, aklından belkide kalbinden atmak için unutmak için yalvarırsın.
Ölmek istersin çünkü nefes alamazsın bunun farkındasın.
Sonra belki aylar geçer, belki yıllar velhasıl ömrün biter ve o zaman gelir korkarsın, çok korkarsın.
İnsanoğlu çok garip, istekler ve karşı karşıya geldiği durumlarda farklılık gösteriyor.
Ne istediğini bilmeyen bir toplumuz hepimiz bunun farkındayız.

Su an bende ne istediğimi bilmiyordum ölmek mi, hayatta kalıp bu saray'da bilmediğim bir amaç uğruna yaşamak mı ?

Karşımda duran sert bakışlı adam o kadar uzaktan bile gözlerimin en derinine dalmış gibiydi.

Peki bunu nasıl başarıyordu?

İnsanların hep bir ağızdan söylediği kelimeler beni titretiyordu.

Bakışlarım asil'den bir an olsun ayrılmıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Bana doğru hızlı adımlarla gelmeye başladığında arkama bakmadan kaçmak istedim.
Ayaklarım benim aksime durmayı sonumu beklememi tercih ediyordu hareket edemiyordum ve o sert adımlar her an daha fazla yaklaşıyordu.

Yanıma hızlı adımlarla ulaşan asil kolumu tutup yürümeye başladı çok sıkı tutuyordu kolumun acıdığını hissediyordum.

Burkulan ayağımın üstüne baskı uygulamamaya çalışarak hızla yürüyordum fakat beni sürüklemesine engel olamıyordum.

İçeriden çıkan herkesin ellerinde farklı savaş aletleri vardı,
Silahlar,oklar, kılıçlar ve adını bilmediğim bir çok farklı savaş aleti.
Herkes her zamanki gibi siyah giymişti.
Bir savaşa hazırlık yapılıyor gibiydi. bu kadar insan beni öldürmek için mi hazırlık yapıyordu?

Ölüme bu kadar yaklaşmışken bunun kimin yapacağını çok merak ediyordum vücudumu delip gececek olan bir silahla mı, kalbimin tam ortasına atılan okla mı, yoksa içimdeyken ucunun belimden dışarı çıkacağı bir kılıçlamı,
Hangisiyle ölecektim?
ölüm ansızın gelen bir şeydi değil mi?

Ben ölümün soğuk nefesini ensemde hissediyordum.
Saraydan hızla içeri girdiğimizde insanların bana olan bakışlarının üzerimde olduğunun farkındaydım.

Hızla uzun koridorda dönüp merdivenleri çıktığımızda beni kaldığım odaya doğru sürüklüyordu.

Kapıyı açıp hiç beklemeden içeri ittiğinde ayağımın acısıyla inledim.
Kendimi ayakta zor tutmuş onun gözlerinin içine bakıyordum.

Gözünde acıma duygusuna dair hiç bir şey yoktu umrunda bile değildim.
Gözlerinin içine nefretle baktım.

"Öldürecekseniz öldürün!"
Sesim kendinden emin çıkmıştı.

Korktuğumu belli etmek istemiyordum.

Gözlerindeki öfke bu işi daha da zorlaştırıyordu.

"Üçüncü Kuralı hatırladın mı ?
Kimse ile hiç bir bağ içine girmek yok. herkesi kendinden uzak tutacaksın.
Sana bunu söylediğimi çok net hatırlıyorum, ama sen hemen unutacak kadar aptalsın sanıyorum."

Sesini oldukça yükseltmiş bana aptal diyordu çıldırmamak elde değildi.

Gözlerimi kapatıp dişlerimin arasından tısladım.
"Öldüreceksen öldür fazla konuşuyorsun."

ASEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin