10. Bölüm: Sevgilim

748 33 9
                                    

Çağan

Gözlerimi açtığımda karşımda birini görmeyi elbette ki beklemiyordum. Bu kim be! Bir de bana sarılmış. Bir dakika, ben ona sarılmışım! 

Çığlık atarak ayağa fırladığımda yanımdaki nasıl bir öküz ise hala uyanmamıştı. Hırsız mı bu? Salak salak konuşma Çağlar, hırsız olsa niye gelip yanına yatsın?  Dikkatle yüzüne baktığımda Eser olduğunu görüp gözlerimi devirdim. Tamam yakışıklıyım, kimse bana karşı koyamıyor falan ama yanıma birini atmadan önce bir bana mı sorsalar acaba? Sonra ödüm bir taraflarıma kaçıyor. 

Oflayarak ayağa kalktım. Bu korkunun üstüne su içsem iyi olacaktı. Mutfakta başka biriyle karşılaşırsam hiç şaşırmam!

Merdivenlerden inerken ses çıkarmamaya dikkat ettim. Şimdi ablamı hiç çekemezdim. Mutfağa girdiğimde bir şeye çarparak durmak zorunda kaldım. "Burada ne zamandan beri duvar var Allah aşkına?" diye söylendiğimde "duvar mı? Duvara benzer bir halim olduğunu hiç sanmıyorum." diye bir ses duydum. Duvar konuşuyor!

"Nur?" 

"Benim Çağan." Kalbimin hızlandığını hissettim. Kendine gel!

"Şey, ben özür dilerim." diye saçmaladığımda Nur'un güldüğünü duydum. Karanlıkta görmesem bile ne kadar güzel güldüğünü tahmin edebiliyordum. 

"Ne için?" 

"Çarptığım ve tabi ki duvar dediğim için." Şuan sevdiğim kız karşımda ve konuştuğum şeylere bak!

"Önemli değil. Ben de bir an duvara çarptığımı düşünmedim desem yalan olur." dediğinde "öyle olduğum söylenir. Kaslarım sağ olsun." dedim. Salak! Ona ne senin kaslarından?

Güldü ve "beni uyku tutmadığı için buradayım. Peki sen neden buradasın?" diye sordu.

"Susadım." dediğimde gülümsedi. "Ayrıca, uyumak istemiyorum. İstersen seninle balkonda oturabiliriz."

"Olur." 

Masanın üzerinde duran sürahiden iki bardak su doldurup balkona gittiğimizde birini Nur'un önüne koydum. 

Gülümseyerek "teşekkür ederim." dediğinde içimde bir şeylerin hareketlendiğini hissettim ve karşılık olarak ben de ona gülümsedim. Nur gözlerini gecenin karanlığında balkonumuzu aydınlatan aya çevirdiğinde ben de onu izlemeye başladım. Güzel yüzünü... 

Bir süre sonra ona baktığımı fark edip kafasını bana doğru çevirdiğinde gözlerimi kaçırdım. 

"Çok güzel." dediğimde başını salladı. 

"Evet, bu gece dolunay çok güzel." 

Nur'un duymayacağını düşünerek "Ondan bahsetmemiştim." diye mırıldandım. 

"Neyden bahsetmiştin?" Oha, nasıl duyar? 

Kulaklarıyla.

İç sesime gözlerimi devirdim ve çekinerek "senden." dedim. Nur'un gözleri şaşkınlıkla açıldığında güzel kahvelerini benden kaçırdı. Ben onun aksine yüzüne bakmaya devam ediyordum. 

Büyük bir cesaretle uzanıp ellerini tuttum. "Sen ne düşünüyorsun, bilmiyorum. Ama daha fazla içimde tutamayacağım Nur. Ben, ben seni seviyorum. İlk gördüğümde hayatımı değiştirecek insanın sen olduğunu anlamıştım, kalbimin ritmini bozuyordun. Ama içime atabileceğime, buna engel olabileceğime inandım. Yapamadım. Hala seni gördüğümde kalbim yolunu kaybediyor, aramızda gerçekleşebilecek en ufak bir teması düşünmek bile midemde kelebeklerin uçmasına yetiyor Nur. Seni seviyorum, seni çok seviyorum."

Söyleyeceklerim bittiğinde bir anda bana sarıldı. Ben de şaşkınlık içinde kollarımı beline doladığımda ağzından 'ah' gibi bir ses çıktı. Hızla geri çekildim. 

"Ne oldu? Canını mı acıttım? Ama nasıl olur, sert davranmamıştım ki. Salak kafam ya!" Gözlerinin dolduğunu gördüm. 

"Senin bir suçun yok." dedi.

"Kimin bir suçu var o zaman Nur? Ne oldu, hadi anlat bana." Gözünden akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi. 

"Annem. Babam. Yani beni dışarıdan gelebilecek her türlü şiddetten korumaları gereken insanlar. Ebeveynlerim. Ailem. Beni, canlarını feda edebilecek kadar çok sevmesi gereken insanlar benden canımı almak istediler. Yapmaları gereken hiçbir şeyi yapmayıp yapmamaları gerekeni yaptılar." 

Nur'un gözlerinden yaşlar ardı arkası kesilmeden akarken benim de gözlerimin dolduğunu hissettim. Anne babası olacak insanlar ona şiddet mi uygulamışlardı? Bir anlığına ölmelerini istedim. Benim dokunmaya bile kıyamadığım birine şiddet gösterecek kadar aciz oldukları için yok olsunlar istedim. Kendi çocuklarına el kaldırabilecek kadar şerefsiz oldukları için gitsinler istedim. Sonra düşündüm. Nur ne olursa olsun yine de anne ve babası olan insanlar ölsün ister mi diye düşündüm. Sorum cevapsız kaldı. Çünkü ne olursa olsun, onu ne kadar seversem seveyim şu an ne hissettiğini anlayamazdım. 

Uzanıp gözlerinden akan yaşları sildikten sonra yüzünü ellerimin arasına aldım. "Üzülme demeyeceğim ama şu an ne söylemem gerektiğini bilmiyorum." dediğimde Nur gözyaşlarının arasından kıkırdadı. 

"Hiçbir şey söyleme, sadece bana sarıl. Lütfen." dedikten sonra bana sarıldı. Ben de gülerek ona sarıldım ve "istersen salona geçelim. Hava bayağı serinledi." dedim. Başıyla onayladığında içeri geçip koltuklara oturdum. O da yanıma gelip dizime yattı. Gözlerini kapattığında saçlarını okşamaya başladım. Uyumadan önce "seni seviyorum." dediğinde mutlulukla gülümsedim. 

OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin