11. Bölüm: Mafya Dede

699 34 7
                                    

Sabah salona girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şoka girdim. Rüya gördüğümü düşünüp gözlerimi ovuştursam da hiçbir şey değişmemişti. Ne yani, Nur ve Çağan gece burada mı uyumuşlar? Beraber? Koyun koyuna?

Aklıma gelen bu şey karşısında ufak bir çığlık attım. Tamam, çığlığım ufak değildi.

Nur sıçrayarak uyandığında Çağan "n'oluyoruz ya?" dedi. Gözlerimi devirdim.

"Evet, n'oluyoruz? Açıklayın bakalım." dediğimde Çağan gülümseyerek "sevgili oluyoruz." dedi. Ne! 

"Ne yani, siz ikiniz. Benim kardeşimin sevgilisi var. Hem de böyle bir güzellikte. Nasıl baktı oğlum bu kız sana?"

"Amma tantana yaptın Okyanus. Sevgiliyiz işte. Beğenemedin mi?" dediğinde gözlerimi devirdim.

 O esnada içeri Eser girdi. "Günaydın." Tabi hiçbir şeyden haberin yok, gün aymış sana.

Peşi sıra diğerleri de içeri girdiğinde annem "Asrın deden gelecek." dedikten sonra Nur ve Ege'ye dönüp "sizin işinizi halletmek için." dedi. 

Nur araya girdi. "Lütfen onlara bulaşmayın. Bizim yüzümüzden başınızın derde girmesini istemeyiz." dedi. Asıl onlar boka bastı. Annem ile göz göze gelip sırıtmaya başladık. Daha fazla dayanamayıp kahkaha attığımızda herkes bize uzaylıymışız gibi bakıyordu. 

Az sonra zil çaldığında koşar adım gidip kapıyı açtım. Koskoca mafya babasını bekletmek olmazdı, değil mi?

"Dede!" diyerek boynuna sarıldığımda gülerek sırtımı sıvazladı. "Çekil de içeri gireyim deli kız." 

Ondan ayrıldım ve yanındaki izbandut gibi olan adamlara baktım. Oldukça sert bakıyorlardı. 

Salona geçtiğimizde izbandutlar ayaktayken dedem baş köşeye oturdu.  Annem "kahve içeri misin baba?" diye sorduğunda dedem başını salladı. Annemin mutfağa gideceğini düşünürken kendisi kaş göz işaretleriyle beni mutfağa gönderdi. Ama neden ben?

Son model kahve makinesiyle kahveleri bir güzel yaptıktan sonra fincanlara koyup içeri götürdüm. Öncelikle dedeme verip sırayla dağıttım. Ayakta duran izbandutlara ikram ettiğimde almadılar. "Of siz de alın artık hadi!" dediğimde dedeme baktılar. Neden benim sözüm geçmiyor? Dedem başıyla onayladığında elimden aldılar. Ben de aynısını söylememiş miydim?

Sıra Eser'e geldiğinde gülümseyerek "tuzlu mu?" diye sordu. Şaşkın şaşkın bakarken yanında oturan Ege bizi duymuş olmalı ki ağzındaki kahveyi püskürttü. Sanki beni istemeye gelmişler gibi hissettiğimden yanaklarımın kızardığını hissettim. Kendine gel Okyanus!

Eser pişkince sırıtarak "şaka yaptım, bu kadar utanmana gerek yoktu." dedi. 

Yanaklarımın kızarmasını umursamadan "Söyle de bir ara güleyim." deyip yanlarından ayrıldım. 

Dedem kahveden sonra "Annen biraz anlattı ama bir kere de sizden dinleyeyim." dediğinde utana sıkıla anlattılar. Yazık, neler neler yaşamışlar ve bundan hiçbirimizin haberi olmadı.

Dedem adamlarına "İkisini bulup depoya götürün." dedi. Aman Allah'ım, ekşına gel.

Nur, Ege ve Eser boş gözlerle dedeme bakıyorlardı. Hayır yani anlamayacak ne var ki? Dedem mafya işte.

Nur ve Ege'ye dönüp "Az buçuk işkence, sonra salarlar." dediğimde şok içinde bakıyorlardı.

"Onlara kesinlikle acımıyorum ama size sorun olmasın?" Ege'nin söylediği bu şeye karşılık dayanamayıp kahkaha attım. "Merak etme, bize değil onlara sorun olacak." Bu söylediğime dedem güldü ve ayağa kalktı. "Ben her şeyi halledeceğim, siz kafanıza takmayın." diyerek evden çıktı. 

Nur "Bu nasıl mafya?" dediğinde Çağan "Sevgilim sen bir de öteki tarafını gör dedemin." dedi. 

Hep bir ağızdan "sevgilim mi?" dediğimiz zaman Ege sinirlenerek "dua et bir yerlerim ağrıyor!" dedi. Çağan, benim salak kardeşim, durumdan istifade ederek Nur'u kendine çekti ve sarıldı. Ege eline geçirdiği yastığı fırlatıp "Lan getirtme beni oraya!" diye bağırdı. Onları bu saçma salak kavgalarıyla yalnız bırakıp odama çekildim.

OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin