20. Bölüm: Korkak

510 23 6
                                    

Sonunda lanet olası matematik dersi bittiğinde derin bir nefes aldım. Bir an önce bahçeye çıkıp oksijen almam gerektiğini düşünsem de aç olduğumdan kantine inmeye karar verdim. Midem, oksijenden daha önemliydi. 

Bol kaşarlı tostum ile kahvemi alıp boş olan masalardan birine oturup yemeğimi yemeye başladım. 

"Merhaba, oturabilir miyim?" Beni bir salın ya.

Kafamı kaldırdığımda karşımda son model kaslarıyla yakışıklı biri duruyordu. Ama tipim değilsin. Allah sahibine bağışlasın.

Amin de senin tipin ne acaba?

Sana ne iç ses acaba?

Çocuğa boş boş baktığımı fark edip "tamam." dedim. Oturma desem ne değişecek?

Gülerek yanımdaki sandalyelerden birini çekip oturduğunda ben de canım tostumun son lokmasını ağzıma attım ve ağzım dolu dolu konuşmaya çalıştım. 

"No oçon oturmok ostomişton ocobo?" (Ne için oturmak istemiştin acaba?) 

Kahkaha attı. "Seni geçen gün spor salonunda görmüştüm. Okyanus'tu değil mi?" Benim sorumun cevabının bu olduğunu sanmıyorum.

"Evet." 

"Benim ismim de Akın. Tanıştığımıza memnun oldum" 

"Ben de." 

"Şuan galiba senin yanına ben oturduğuma göre benim  konuşacak konu bulmam gerekiyor." dediğinde güldüm. 

"Öyle görünüyor."

"O zaman biraz kendimden bahsedeyim." dediğinde istemsizce aklıma Esinti geldi. "12-C sınıfındayım. Aynı zamanda okulun basketbol takımındanım. Her ne kadar bu durum hakkında övünmek istesem de ne kadar itici görüneceğimi bildiğimden kendimi durduruyorum." Bunu oldukça ciddi söylediğinden kendimi tutamayıp kahkaha attım. 

O esnada telefonumun titrediğini hissettim. 

Esinti: Kim o yanındaki lavuk?

Okyanus: İnsanlar hakkında düzgün konuşur musun?

Esinti: Yanındaki lavuk kim Okyanus'cuğum, ben tanıyor muyum? Veya sen tanıyor musun canım?

Okyanus: *gözdevirenemoji*

Esinti: Soruma cevap alamadım?

Okyanus: Tanımıyorum. 

Okyanus: Sadece yanıma oturdu ve insan gibi sohbet ediyoruz.

Okyanus: Bana kendinden bahsediyor.

Okyanus: Senin aksine.

Esinti: Yanındakinin yerinde ben olmak ve seninle sohbet etmek isterdim.

Okyanus: Ol o zaman.

Esinti: Yapamam Okyanus.

Okyanus: Sen busun işte!

Okyanus: Sadece çevremdeki insanlara karışıp beni sevdiğini söylüyorsun. Ama bizim için yaptığın hiçbir şey yok! 

Esinti: Böyle yapma Okyanus...

Okyanus: Ne yapma ya ne yapma!

Okyanus: Çık karşıma normal insanlar gibi konuşalım işte neyi zorluyorsun anlamıyorum.

Esinti: Şimdi olmaz.

Okyanus: Sen tam bir korkaksın Esinti!

Esinti: Öyle mi diyorsun!

Okyanus: Evet, tam olarak öyle diyorum. 

Okyanus: Ödleğin tekisin!

Esinti: Kalbimi kırıyorsun Okyanus.

Okyanus: Kalplerimizin kırılmasını istemiyorsan karşıma çıkarsın.

Esinti: Tamam...

Esinti: Yağmurlu bir gün karşına çıkacağım. O gün ya seni benden ayıracak, ya da seni bana kazandıracak. 

Okyanus: İyi.

Telefonumu kapattığımda Akın'ın beni izlediğini gördüm. Tövbe! Bir de potansiyel sapık vakasını kaldıramam.

"Bir şey mi oldu?" diye sorduğumda başını salladı. 

"Hayır. Böyle bir güzelliğin nasıl gerçek olabildiğini düşünüyordum." Höst ulan! Bu yürümüyor koşuyor resmen.

Bir şey söylememe izin vermeden telefonumu işaret ederek konuşmaya devam etti. "Ee, seninki de önemli bir durumdu galiba." 

"Evet."

"Çok özel değilse öğrenmek isterim." Bok var yersen?

"Çok özel." 

"Peki." dedikten sonra ayağa kalktı. "Ben gideyim o zaman. Seni yeterince rahatsız ettim zaten." Ha şunu bileydin.

"Sen bilirsin." Höst kızım! Çocuğu bir kovmadığın kaldı.

Çok da fifi.

OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin