Aydınlanmamış güne fener tutmanın bir argümanı olsaydı eğer umudunu yitirmemiş insanlara olurdu. Sebebinin olmasının bir önemi yok. Neticenin en önemli boyutunda bir aksama dahil olsa bu insanlar ön gördüğünü yapabilecek inançlı insanlardır. Ne yazık ki dünyamızda sayıları azdan bile azdır. Hakkaniyetin bile cebi delik olan bir devirde ne doğru olabilirdi ki zaten?
♟♟♟♟
İstanbul İl Emniyet Müdürü, korumaları eşliğinde ana binaya giriş yapmak üzere makam aracından indi. Bina çevresindeki bütün polisler 'hazır ol' a geçmiş 'Selam' durdular. Hepsine baş selamı vererek peşindeki kalabalık ile binaya girdi. Geçtiğimiz dönemde Terörle Mücadele ekibinin gayretli çalışmaları ardından hain bir örgütün yakalanmasına dair hayırlı haberlerini almıştı. Bu hayırlı haberler İçişleri Bakanı tarafından alkışlar ve tebrik aramaları eşliğinde geri dönüş sağlanınca güzel havadisleri şube müdürüne getirmek durumuna kalmıştı. Ziyaretinin haberini alan şube müdürü kapısının önünde karşıladı misafirini. El sıkışarak odasına buyur etti. Korumaların içeri girmemesi arkalarında bıraktıkları meraklı gözleri daha da meraklandırdı.
"Efendim, hoş geldiniz, şeref verdiniz. Ne yer, ne içersiniz? Ne ikram edelim size?"
"Bir açık çayınızı içerim valla Murat."
"Hemen efendim."
Murat Bey, heyecandan titreyerek zar zor çay ocağının numarasını tuşladı. Telefonu açan kişiye "İki çay, biri açık olsun. " dedi.
"Bakan beyin tebriklerini getirdim bu yüzden bizzat ziyarete gelmek istedim." Diye konuşmaya başladığı sıra gelen çaylar eşliğinde sustular ve çay ocağı personelinin çıkmasını beklediler.
"İyi yaptınız efendim ayağınıza sağlık. İnanın çok mutlu oldum."
"Bu başarının sahibi olan ekibine de teşekkürlerimi ilet."
"Emredersiniz efendim."
Çayından bir yudum aldı.
"Şehit Komiser Yalçın Ayer'in kızı sizin ekipteymiş."
"Evet, Saye Nur Ayer."
"Nasıl biri?"
"Ekibimizin çalışkan elemanlarındandır kendisi. Yakın zamanda Olay Yeri İnceleme ekibine katılacak inşallah, eğitim sertifikasını aldı."
Kafasını anladım dercesine "hımlayarak" salladıktan sonra meraklı bakışlarla
"Kendisi mi talep etti?" diye sordu.
"Evet efendim. Engelli bir erkek kardeşi var. Babasının şehit maaşı masraflarını karşılamıyormuş."
"Aile bakanlığına bunu bildirmiş mi?"
"Bildirmek istemiyor."
"Neden?"
"Yeteri kadar sahip çıktıklarını ve buna da imkânının olabileceğini düşünüyor. İhtiyacı olanın önüne geçmek istemediğini söyledi."
Duydukları karşısında etkilenen il müdürü çayından büyük bir yudum daha aldıktan sonra "Cidden helal olsun!" dedi. Şube müdürü personelinin arkasından konuşulmasını istemediği için muhabbetin seyrini başka yöne çekip genel gündemden konuşsalar da Emniyet Müdürü konuşmanın sonunu aynı konuya getirme eğilimindeydi sürekli. Genç kızın hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyordu.
*****
Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu, ceketini üzerine çekip odasından çıkarak mutfağa yöneldi genç kız. Annesi enfes bir sofra hazırlamış oturmasını bekliyordu. Erkek kardeşinin yanağından makas alıp hemen yanına oturdu.