12° (m)imo kontrolu

398 24 18
                                    

bölüm on iki° kontrolden çıktı

Hızları ile oldukça kısa sürede istedikleri yere ulaşabilirlerdi ama ellerinde bulunan kanları riske atmak istemiyorlardı. İnsanlar arasında yaşadıkları için, onlar gibi arabaya da sahiptiler. Hepsi araba ile ayrılmıştı o kasabadan.

Gidecekleri yer büyük bir şehirdi. Çok fazla insan arasına karışıp, ilgi çekmekten kaçınacaklardı. Her araba ise farklı evlere gidiyordu. Aynı kasabada oldukları gibi yaşamlarına devam edeceklerdi. Ama bu sefer büyük bir şehirde olduklarından evleri arasındaki mesafeyi çok fazla tutmamaya çalışmışlardı, tek bir kişi hariç. Ve onun seçimlerine saygı duymaları gerekiyordu.

Jaemin biraz şehir dışında kalan bir yeri tercih etmişti. Büyük bir bahçe içerisinde iki katlı, iki bina bulunuyordu. Arka bahçeleri küçük çaplı bir ormana ve bir göle bakıyordu.

Binalardan birinde herhangi bir soruna karşın Jaemin'e eşlik eden vampirler kalacaktı. Diğerinde ise Jaemin ve Jeno kalacaktı. Burayı özellikle son anda seçmişti. Vampirliğe ilk adımını atacak olan bedeni, şehirde kontrol altında tutmaya çalışması felaketle sonuçlanabilirdi. Yeterince risk almıştı. Daha fazla risk, daha fazla kötü sonuca sebep olurdu.

Onlar daha ulaşamadan gün doğmuştu. Belki de evlere vardıklarında, televizyona baktıklarında haberleri bile göreceklerdi. Gerçi böyle büyük bir şeyi gizli bile tutabilirlerdi.

Bazı arabaların yolu ayrıldığında Jaemin'in olduğu araba da ormanlık yola doğru dönmüştü. İçinde tuttuğu nefesi hızlıca vermişti o sırada. Omzuna yaslanan bedenin yolda uyanacağı düşüncesi onu germişti. Neyseki artık etrafları ormandı ve kısa süre sonra eve ulaşacaklardı. Uyanması durumunda kontrolü kaybetse de görecek pek kimse yok demekti bu.

Şoför koltuğundaki beden hariç diğerleri ise gittikçe yorulmuş görünüyorlardı. Gözleri kapanmak ve kapanmamak arasında gidiyordu. Ne kadar kana aç olsalarda, vücutları için çok iyi olmayabiliyordu. Bir süre sonra hazımsızlık çekmeleri ve yorgun düşmeleri olası bir durumdu.

Araba durduğunda kan içmiş olan iki bedeni dinlenmeleri için gitmelerini söylemişti. Arka kasa kısmında bulunan kanları eve taşımaları gerekiyordu ama hala uyuyan bedeni yalnız bırakamazdı. Şoför koltuğunda oturan vampire kalmıştı tüm hepsi. Diğerlerine göre güçlü sayılan bir vampir olduğundan birkaç kutuyu taşımakta zorluk çekeceği söylenemezdi. Bu yüzden Jaemin arabanın kapısını açarak inmişti. Ona uzatılan anahtarı da elinde tutarken yavaşça arabanın içine uzanıp uyuyan bedeni kucağına almıştı. Gözleri yine huzurlu görünen bedene kaymıştı. Oysa arabada iken eğilip onu izleyemese de, aynadan onu yeterince izlemişti. Etkikeyici bir güzelliği vardı.

Evde de buna devam edeceğini bilerek adımladı taşlı yoldan. Adımları yavaştı. Zorlandığı için değildi, sadece fazla sarsmamaya çalışıyordu. Kapının orada biraz zorlanmıştı yine de. Hem anahtarla kapıyı açmaya çalışmak hem de kucağında bir beden taşımak zorlayıcıydı bir vampir için bile.

Büyük evin sessizliğini kırarak girmişti içeriye. Çok yeni bir ev sayılmazdı. Bundan dolayı zemindeki bazı döşemeler gıcırdıyordu. Hedefi yukarı kat olduğundan gıcırtı sesinden daha fazla yaratmıştı.

Merdivenlerin sonundan sola döndüğünde en sondaki açık olan kapıya yönelmişti. İçeriye girdiğinde onu beyaz çift kişilik yatak karşılamıştı. Güneş gittikçe kendini belli ettiğinden camdan yansıyan ışınlar onu rahatsız etmişti biraz. Bedeni yavaşça yatağa bıraktığında ilk işi perdeyi örtmek olmuştu. Siyah uzun perde yeterince işini görecekti.

Oda olabildiğince karardığında adımlarını kapıya yöneltmişti. Koridordan biraz ışık yansıyordu. Onu da kesmek adına kapıyı da kapadığında yatağa geri dönmüştü.

Bedeni mecburen biraz rahatsız ederek altındaki ince yorganı üzerine örtmüştü. Daha tam olarak vampir formuna geçip geçmediğini bilmiyordu. Üşümesini istemezdi.

Rahat uyuyabileceği ortamı sağladığında yanına uzanmıştı. Uyumaması gerekiyordu ama bir yanı uykuya açtı. Onu zorlamaya devam ediyordu. Jeno'nun ne zaman uyanacağını bilemezdi. Birkaç saat gözlerine karşı dayansa da, kaybedeceğinin farkındaydı. Uyuması gerekiyordu.

Yavaşça yataktan kalkarak dolaba doğru ilerlemişti. En büyük kapağı açtığında çantası oradaydı. Çantanın yan kısmında bulunan küçük kısmı açarak oradaki metal cismi eline almıştı. Belki çok işe yaramazdı ama en azından uyanacak olursa farkına varmasına yardımcı olabilirdi.

Yatağa geri döndüğünde elindeki kelepçenin sağ kısmını kendi bileğine takmıştı. Sol kısmı da yanında yatan bedene takmıştı. Şimdi biraz uyuyabilirdi.

Gözlerini havanın karanlık olduğu saat diliminde açan beden kontrolden çıkmıştı.

Bedenini hareket ettirme ihtiyacı hissettiğinden sol kolunu aniden çekmesi ile uyuyan beden sarsılarak uyanmıştı. Kontrolsüz bir şekilde kaçmaya çalıştığını fark ettiğinde yattığı yerden ayaklanmıştı. Büyük ihtimalle daha onu fark bile etmemişti. Tek ihtiyacı olan kelepçeden kurtulmakmış gibi davranıyordu. Jaemin kolunu aniden kendine doğru çektiğinde, Jeno dibindeydi. Kırmızı gözlerini daha iyi görebilmişti şimdi. Çılgınlık ve şehvet ile karışık duygular barındırıyordu. Tabii kan içinde can atıyordu.

Yakınlarda insan kanı kokusu alamadığından önündeki bedene yüklenmişti. Atağı ile Jaemin eski pozisyonuna geri gelmişti. Üzerindeki bedene zarar vermek istemiyordu. Onu bir şekilde sakinleştirmesi gerekiyordu ama bir fikri yoktu. Öncesinde ne kadar düşünse de aklına çözüm gelmemişti.

Sevdikleri insanları gerçekten fark ettiklerinde sakinleştikleriyle ilgili bir şeyler okuduğunu hatırlıyordu Jaemin. Gözü döndüğü için kendini tanıyamadığını biliyordu. Ama sonuçta Jeno, Jaemin'e aşıktı; ne kadarda ondan nefret ettiğini dile getirse de bu bir gerçekti.

Boynuna ulaşmak isteyen bedenin yüzünün iki yanına ellerini koyarak hızla dudaklarını birleştirmişti. İkisi de adeta açlıkla öpüyorlardı birbirlerini. Jaemin yavaş olmaya çalışmıştı ama mümkün değildi. Sadece ona uyum sağlayarak kendine gelmesini umuyordu.

Jeno'nun diş darbesi ile dudağındaki acıyla inlemesini içinde tutamamıştı. Kanını emdiğinin farkındaydı. Yine de çok fazla kan onu daha kötü hale getirirdi. Yaklaşık birkaç damla yeterli olacaktır diye düşünüyordu Jaemin, yanılmamayı da umuyordu.

Öpüşmeleri gittikçe yavaşlamıştı. Üstteki beden dudaklarını ayırarak gözlerini açmıştı. Daha iyi durumda görünüyordu. Gözleri şehvet ile doluydu. Yine de delirmiş görünmediği için mutluydu.

"Senden nefret ediyorum ama bedenimi kontrol etmek hiç kolay değil. Sadece bana yardımcı ol ve daha fazlasını ver, lütfen. Bu gecelik sebep olduğun şeyin sorumluluğunu üstlen. Yarın ise her şeyi unutalım ve bana normal şekilde nasıl kontrol edeceğimi öğret. Bu gece sadece daha fazlasını istiyorum."

Şehvet birçok duygudan üstün gelebiliyordu. Buna nefret de örnek gösterilebilirdi.

Ve en büyük hatalar nefret veya aşktan yapılmazdı. Kötü sonuç doğuran çoğu hatanın arkasında şehvet yatardı. En zor kontrol edilendi o.

Jaemin sessiz kalarak sadece dudaklarını tekrar birleştirmişti. Ellerindeki kelepçe vücutlarının ayrılmasını engellediği kadar hareket etmelerini de engelliyordu. Anahtar ile açmaya uğraşamazdı. Gücü ile kendinde olanın açılmasını sağlayarak hareket alanlarını arttırmıştı.

Daha fazla kan içmesini istemiyordu ama bir kezde olsa boynundan yararlanmasına izin vermişti. Sonuçta ödeşmiş olacaklardı.

O işini bitirdikten sonra pozisyonlarını değiştirmişti. Şimdi üstte olan taraf Jaemin'di. Tişörtünü çıkartarak bir kenara atmıştı. Altındaki bedenin de tişörtünden bir o kadar hızlı şekilde kurtularak tekrar dudaklarına yönelmişti.

İkisinin bedeni de soğuktu ama birbirlerine değen çıplak bedenleri adeta yanıyormuş gibi hissediyorlardı. Jaemin'in öpüşleri dudaktan ayrılarak gittikçe aşağılara doğru iniyordu. Ne hızlı ne yavaştı. Jeno'nun bedeninin tadını çıkarmaya çalışıyordu. İlk seferiydi ama son seferi de olabilirdi, bunun farkındaydı. Altındaki beden daha hızlı olması için yalvarsa da, o an kulak asmamıştı. Tek hızlı olmasını söylediğinde ona uyduğu an; içindeki vuruşlarını hızlandırıp ikisininde zevkten daha çok titremesine sebep olduğu andı.

saber [nomin] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin