ʙᴏʟᴜᴍ 5: ᴄᴀᴛʟᴀᴋʟᴀʀ

50 7 47
                                    

Tavan bana istediğim cevapları vermiyordu. İçim içimi yiyordu artık. Nedenini bende bilmiyordum. En çok bu endişelendiriyordu beni zaten. Beni ilgilendirmeyen şeyleri merak etmemeliydim. Edemezdim. Ama ediyordum işte. Rüzgar dün gece ordan o şekilde ayrılınca içimden bişey kopmuş gibi hissettim. Ayrıca babaannesinin hastalandığına falan da inanmıyordum. Yemek boyunca hep rahatsızdı bir şeylerden. Onu huzursuz eden birşeyler vardı. Onu bulmak ve düzeltmek istiyordum. Ama neden?

Saat sabah 9.00'du güne bu kadar erken başlamak bana göre değildi. Ama huzur yoksa düzen de yoktu. Aklıma gelen fikirle gözlerim parlamıştı. Kafama koymuştum onu mutlu edecektim. Dolabımı açıp üstüme siyah tişört ümü altına da siyah kot şortumu giyip sırt çantamı alıp evden çıktım.

Elimde ki mükemmel şeye bakarken salyalarımı akıtmamak için ağzımla savaşmıştım resmen. Siyahtı, tahtası o kadar güzeldi ki saatlerce okşaya bilirdim. Telleri o kadar narin ve içtendi ki parmaklarımın onların üstünde dans edişini hayal etmeden duramadım. Planım şuydu; elimde ki muhteşem şeyi alacak Rüzgar'ı bulacak ve bana gitar çalmayı öğretmesini karşılık olarak ne isterse yapacağımı teklif edecektim. Ve hayırı asla kabul etmicektim.

"Bunu alabilir miyim lütfen?"

"Tabi hanımefendi hemen paketliyorum."

"Teşekkür ederim."

Gitarı alıp göğsüme çapraz şekilde astım. İstikamet okuldu. Ve koşacaktım. İstediğim şeyin peşinden koşmayacaksam kim onu yakalayıp kucağıma bırakacaktı ki?

Ve derin bi nefes alıp koşmaya başladım. Koştum. Koştum. Koştum. Yoruldum. Devam ettim. Koştum. Koştum. Koştum. Nefesim kesildi. Durmadım. Sonunda fakültenin önüne geldiğimde saçlarım terden yapış yapış olmuş , anlımı ve yanaklarımı örümcek gibi sarmışlardı. Kendime çeki düzen verip yavaş yavaş yürümeye başladım ilk karşılaştığımız yere doğru. Yoktu. Pes etmeyecektim. Şimdi değil. Hiç bir zaman pes etmeyecektim. Hep oturduğu yere gidip bu sefer ben oturdum ve gitarımı çıkardım. Başımı ağacın kavuğuna yaslayıp elimi beceriksizce tellerin üstünde gezdirdim.

"Hayırdır? Rollerimi değiştirdik?" Arkamı dönerek ona baktım oda gitarını göğsüne çapraz bir şekilde takmış ve aynı benim gibi simsiyah giyinmişti. Ona içten bi şekilde gülümsedim ve yanıma gelmesi için el salladım. Önce anlamadığını belli eder gibi kafasını geriye yatırdı. Sonra gelip tam karşıma oturdu.

"Ne o yas mı tutuyorsun?"

"Ne o yas mı tutuyorsun?"

İkimizde aynı cümleyi aynı anda söylemiştik. Önce güldü ama sonra gülüşünü sakladı. Bu beni üzdü.

"Ne işin var benim yerimde?" Tam cevap vermek için ağzımı açacaktım ki telefonum çalınca ikimizin gözü de ona kaydı elime alarak kimin aradığına baktım. Yağız arıyordu. Sonra bakışlarımı Rüzgar'a çevirdim morali bozuk aynı zamanda sinirli gibiydi . Gitarını çantasından çıkarmaya çalışıyordu ama elliri titrediği için yapamadı. Yağız'dan gelen çağrıyı reddettim. Uzanıp gitarını çantasından çıkararak kucağına bıraktım. Ne yaptığımı çözmek istiyor gibi bakıyordu bana .

"Niye açmadın?"

"Yardıma ihtiyacın var gibi duruyordu." Ellerini işaret ederek söylemiştim bunu ve o an bişey fark ettim. Elinde yara izi vardı üç ayrı delik ve yara yeni gibiydi. Uzanıp elini avucumun içine aldım. Pansumana ihtiyacı vardı. Birden elini avucumdan çekince boşluğa düşmüş gibi hissettim.

"Yardım etmeye çalışıyorum. Elinin, pansumana ihtiyacı var."

"Hiç birşeye ihtiyacım yok."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 17, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ToskaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin