6. ROSİER KAFAYI YEMİŞ

795 72 49
                                    

Elimdeki paketlenmiş kutuyu sıkarken gözlerimi hızlıca baykuşhanede gezdiriyordum.

Yarın dolunay vardı ve ben ne kadar gururuma yediremesem de abim için endişelenmiştim. Canının daha az acıması için elimden gelen bir şey yoktu. Bende en azından onu mental olarak iyi hissettirmek için çikolata ve şekerlerle dolu bir paket almıştım.

Evet evet bunun için Hogsmeade'e gitmem gerekiyordu ben de abimleri takip ettiğim bir zaman diliminde onlar sayesinde keşfettiğim birkaç gizli geçitten birini kullanarak gitmiş ve Balyumruk'tan çeşit çeşit çikolata ve şeker almıştım.

Şimdi ise paketi -kendi baykuşum babamlara mektup götürdüğü için- okulun baykuşlarından birinin ayağına abime götürmesi için bağlıyordum.

Baykuşun kahverengi ve beyaz tüylerini okşarken kulağına doğru mırıldandım.

"Hogwarts'a Remus Lupin'e götüreceksin. Onu tanıyorsun değil mi?"

"Elbette tanıyorsun. Gryffindor'un favori çocuklarından kendisi."

"Bunu ona götürebilirsin değil mi?"

Kafamı biraz kaldırıp soracasına baykuşun yüzüne baktığımda gaklamasıyla güldüm.

Bugün mutluyum baykuşlar bile beni mutlu ediyordu şu anda.

"Sen baykuşla mı konuşuyorsun?"

Gelen sesle irkilip arkama döndüğüm de kaşlarım çoktan çatılmış bir şekilde üzerinde Hufflepuff cüppesi olan çocuğu nereden tanıdığımı hatırlamaya çalışyordum.

Yüzüne baktığımda hâlâ  cevap beklediği aşikardı. Başımı dikleştirirken burnumu havaya diktim eş zamanlı olarak kaşlarım da yukarı kalktı.

Bu bir soru değildi. Duymuştu sadece konuşma çabasıydı. Benimle iletişim  kurmaya çalışıyordu. Sevmemiştim bu çocuğu. Birkaç saniyeliğine gözlerimi kapatıp düzgün bir cevap aradım aklımda. Kavga çıkmasını ve bu yüzden keyfimin kaçmasını istemiyordum.

"Bu konunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum."

Verdiğim cevap onu mutlu mu etmişti ne diye sırıtıyordu.

"Biraz daha kibar olamaz mısın?" Ne diye kibar olamadı istiyordu ki. Benden ne istiyordu bu çocuk. Ona anlamsızca baktığımda yüzündeki iğrenç gülümsemesi büyüdü. İnsanların nedensiz yere bu kadar mutlu olmaları mide bulandırıcı.

"Gerilme bu kadar. Sadece bir baykuşla  konuşmanı garip buldum. Ve eğlenceli olacağını düşündüğüm için seninle sohbet etmeye çalışmıştım. Ama sanırım sen istemiyorsun. Az önce kalbimi kırdın Elina."

Hâlâ kolumda tüneyen baykuşu uçurup ona döndüm.

"Seni tanımam mı gerekiyor?"

"Eh tabi biz seninle bazen karşılaşırız falan ama konuşmayız. Aslında adımı bildiğini düşünmüştüm. "

"Seni hatırlıyorum." Hatırlamaz olur muyum? Son zamanlarda fazlca dikizleyip duruyorsun.

"Ama kim olduğu bilmiyorum. Ve ben senin kim olduğunu bilmiyorsam.. Sen bana ilk adımla seslenme hakkını nasıl kendinde buluyorsun?"

Tekrar gülümsedi. Bu biraz daha gerçekçi duruyordu daha az gösterişsiz de diyebiliriz.

"Eğer adınla seslenebilmem için adımı bilmem gerekiyorsa..Ben Niall Carlo."

Cümlesinin bitmesi ile eş zamanlı olarak elini uzatmıştı. Şimdi daha çekilir biri gibi duruyordu.

Ama sevmemiştim bu çocuğu, bir şeyler çeviriyormuş gibi hissediyordum.

 𝑲𝑬𝑯𝑨𝑵𝑬𝑻 | 𝓡.𝓐.𝓑.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin