Regulus Black
Sırtımı oturduğum sandalye yaslayıp yerimde dikleştim.
Yaklaşık yarım saatten fazla bir süredir aptalın tekini bekliyordum. Her geçen dakika sinir kat sayım artarken sakinleşmeye çalıştım.
Herkesin dersi ve akşam yemeği bitmiş. Birçok öğrenci yatakhanelerine çekilmişti. Şu anda bulunduğum yerde ise son kalan iki kişi az önce çıkmıştı.
Yemek masasından aynı anda kalkmamıza rağmen 'Ortak salondan bir şeyler alıp geleceğim.' diye giden Lupin'i yarım saattir sabrımın sınırlarını zorlayarak bekliyordum.
Sıkıntıdan kravatımı gevşetip, gömleğimin kollarını katladım. Sağ dirseğim masaya koyup, yanağımı avuç içime yakaladığım da masaya atılan birkaç kağıt yüzünden tekrar dikleştim.
Bakışlarım Lupin'e döndüğünde sırıtıyordu.
"Sıkılmış gözüküyorsun umarım çok bekletmedim Black?"
"Pek sayılmaz Lupin. Az önce geldim, ondan önce yanına uğramam gereken biri vardı." Beni başıyla onaylayıp oturdu.
"O zaman hiç oyalanmadan hırsız avına başlayalım. Peki kedi hakkında neler biliyorsun?"
"Aslında elimde düşündüğün kadar büyük bir şey yok. Ama basit bir kaç ipucu onu bulmamıza yeterde artar sadece onu animagus formundan çevirmemiz gerekiyor. Neyse işte dediğim gibi pek bir şey bilmiyorum ama kedi yaralı." Kaşlarım havalandığında devam etmesini bekledim.
"Kediyi sadece birkaç kez gördüm ve her seferinde ön sol bacağı yürürken aksıyordu. Bu da sol kolu demek oluyor.
Ve tabi şey birkaç gün önce kedi bir Ravenclaw'lu kızın -adı her neyse unuttum- çizimlerini çalmıştı. Bir gün sonra kız tekrar yanıma geldi ve acayip saçma ve kesin bir kanıt belirtmemesine rağmen bir ipucu daha verdi. Bununla dalga geçeceksindir yüksek bir ihtimalle ama kız cübbesini önceki gece tamamen temizlendiğini ve o gün kessinlikle hiçbir Hufflepuff ile yan yana gelmediğini söyledi."Bu şey çok saçma bir yere gidiyor.
"Bize ne Ravenclaw'dan Hufflepuff'tan ne yaparlarsa yapsınlar." O göz devirdiğinde bir gün sırf bu yüzden gözlerinin yerinden çıkacağına emindim.
"Bak oldukça saçma ama..." Duraksayıp elini cübbesinin cebine götürdü. Birkaç saniye sonra ise masanın üzerine sarı bir iplik bıraktı. Kaşlarım çatılırken ne demek istediğini az çok anlamıştım.
"Cübbesinin üzerinden bulmuş. Ve bunun o kedinin olduğunu düşündüğünü söyledi yani o da bizim gibi birkaç şeyi anlamış. Ve bana söyleyince ben hallederim diye aldım ama peşimi bırakacağa da benzemiyor neyse konu bu değil. Sen ne düşünüyorsun?"
"Bu çok saçma bir şey. Kedinin veya her neyse onun Hufflepuff olduğunu söylüyorsun yani o kız söylüyor. Ama belki de o kız kediyi tanıyordur hatta bir Ravenclawdur. Şüpheyi üstünden atmak için böyle bir şey yapmıştır. Sonuçta kedi seni onu izlerken görmedi mi?" Başını sağa sola salladı.
"Kediyi ilk kez o kızın yanından kağıtları alırken gördüm. Ve kedinin beni görmediğine eminim. Yani bu imkansız ve eğer kız doğruyu söylüyorsa bu işimizi kolaylaştırır. "
"Kaç tane Hufflepuff olduğundan haberin var mı senin? Nasıl kolay oluyor işimiz?" O sırıttığında başka bir şeyler olduğunu anlamak zor değildi.
"Black! Black! Black! Çok aptalsın. Şöyle ki:
Eğer Ravenclaw olsaydı bugünkü dersten sonra bir şeylerin farkına varmıştır. Sonuçta Ravenclaw değil mi? Koskoca Rovana Ravenclaw'un yolunda ki kişilerden bahsediyorum. Her neyse önlem alabildi. Neyseki şanslıyız. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑲𝑬𝑯𝑨𝑵𝑬𝑻 | 𝓡.𝓐.𝓑.
De Todo"𝑫𝒆𝒈̆𝒆𝒓𝒔𝒊𝒛 𝒅𝒆𝒈̆𝒆𝒓 𝒃𝒖𝒍𝒖𝒑, 𝒄̧𝒂𝒈̆𝒓ı𝒍𝒂𝒄𝒂𝒌 𝑩𝒆𝒌𝒄̧𝒊 𝒚𝒐𝒍𝒖𝒏𝒅𝒂𝒏 𝒔𝒂𝒑ı𝒑; 𝒚𝒆𝒎𝒊𝒏𝒊𝒏𝒊 𝒃𝒐𝒛𝒂𝒄𝒂𝒌. 𝑲𝒐̈𝒍𝒆 𝒇𝒆𝒓𝒚𝒂𝒕 𝒆𝒕𝒕𝒊𝒈̆𝒊𝒏𝒅𝒆 𝒔𝒖𝒚𝒂 𝒂𝒕𝒆𝒔̧ 𝒅𝒖̈𝒔̧𝒎𝒆𝒛𝒔𝒆, 𝒌𝒖̈𝒄̧𝒖̈𝒌 𝒌𝒓𝒂𝒍 𝒚𝒐...