Kravatımı bağlayıp, sıkılaştırdım. Dün akşam hastane kanadından ayrılmış ve odama gelmiştim.
Son bir haftadır o lanet yatakta uyumuştum ve yatağımı özlemiştim.
Crouch'un çıkışından sonra Madam Pomfery bazı sorular sormuş ve St. Mungo'dan birkaç ilaç istemişti.
Bunun yanında ne kadar kızsam da Black haklıydı. Oraya Remus buluşmak istediği için gittim.
Slughorn'un yanından döndükten sonra odamda çantamı boşaltırken bulmuştum buruşmuş o notu.
Kendisi söylese de giderdim. Buna gerek yoktu. Ama geçen gün ziyarete geldiğinde bu durumdan haberi yokmuş gibiydi. Belli ki bu bir tuzaktı.
O notu Remus'un yazdığına emindim. Eğer böylesye o kedi olan kişiyi tanıyordur. Bu yüzden de onunla konuşacaktım. Bıktım artık bu kedi konusundan.
Black ve diğerlerine gelirsek onlar aptal. Black her gün gelip ne kadar salak olduğum hakkında dakikalarca konuşup durdu. Cidden garip biri acaba çift kişilikli falan mı?
Rabastan ise yanında Crouch ile uğrayıp yemem için ceplerinde taşıdığı fındıkları ağzıma zorla tıkıyordu. Az daha boğularak ölüyordum. Crouch ile pek konuşmamıştık zaten doğru düzgün yüzüme bile bakmıyordu. Sadece geçmiş olsun dileyip ve Rosier ile konuşup geri dönüyordu.
Ahh..Ve o. Sarı kafa Rosier tüm hafta boyunca her ders arası gelmişti hatta geceleri yasak saatten sonra kaçıp buraya geliyordu. Bu bana ister istemez Remus'un hastane kanadında kaldığı zaman başında bekleyen Sirius Black'i hatırlatmıştı. Fakat onlar arkadaştı.
Biz de mi arkadaş oluyoruz o halde..
Bu garip bir his beni hem korkutuyor hem de içimin sıcaklamasına neden oluyordu. Bu sıcaklama hissi eğer arkadaşlık işaretiyse bunu istemiyorum. Ben Crouch'a bir söz verdim. Ve sözümü tutacağım o istemediği sürece onlarla arkadaşlık ilişkisi kurmayacağım.
Aynadaki yansımama bakmayı kesip yatağın üzerindeki çantamı alıp odamdan çıktım. Genelde sabahları erkenden çıktığım için yıllardır aynı odayı paylaştığım kızlar hep uyumuş oluyordu.
Ortak salona girdiğimde koltukta uyuyan Crouch şaşırmama neden olmuştu.
Yüksek bir ihtimalle bu salak burada uyuya kalmıştı çünkü üzerinde örtü veya o tarz bir şey yoktu.
Boktan bir uyku düzeni olduğu için arada böyle şeyler olması kaçınılmaz bir şeydi zaten.
Az önce çıktığım odaya girip yatağın üzerindeki sarı ve üzeri sarı civcivlerle bezeli battaniyeyi alıp çıktım. Tamam bu tuhaftı. Ama bu battaniyeyi seviyorum.
Saçları gözlerini kapatacak kadar uzamış, göz altları morarmış ve üşüdüğü her halinden belli olan Crouch'un üzerine öttüm.
O değişik bir çocuktu.
Yanlış anlaşılmasın iyilik meleği falan değilim ama onu görünce abimden başka birine merhamet göstermeyen annem bile ona iyi davranırdı.
Onu arkada bırakmış lanet kütüphaneye gitmek için merdivenleri tırmanıyordum. Bir gün bu merdivenlerde ölecektim o olacaktı en son.
"Lupin."
Tanıdık sese döndüğümde Snape neredeyse yanıma gelmişti bile. Kaşlarım havalandığında ne olduğunu düşünüyordum.
Yanıma ulaşmasıyla ben de yoluma devam ettim.
"Geçmiş olsun." Muşmula suratlı Snape'ten böyle bir cümle duymak beni gülümsetmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑲𝑬𝑯𝑨𝑵𝑬𝑻 | 𝓡.𝓐.𝓑.
Random"𝑫𝒆𝒈̆𝒆𝒓𝒔𝒊𝒛 𝒅𝒆𝒈̆𝒆𝒓 𝒃𝒖𝒍𝒖𝒑, 𝒄̧𝒂𝒈̆𝒓ı𝒍𝒂𝒄𝒂𝒌 𝑩𝒆𝒌𝒄̧𝒊 𝒚𝒐𝒍𝒖𝒏𝒅𝒂𝒏 𝒔𝒂𝒑ı𝒑; 𝒚𝒆𝒎𝒊𝒏𝒊𝒏𝒊 𝒃𝒐𝒛𝒂𝒄𝒂𝒌. 𝑲𝒐̈𝒍𝒆 𝒇𝒆𝒓𝒚𝒂𝒕 𝒆𝒕𝒕𝒊𝒈̆𝒊𝒏𝒅𝒆 𝒔𝒖𝒚𝒂 𝒂𝒕𝒆𝒔̧ 𝒅𝒖̈𝒔̧𝒎𝒆𝒛𝒔𝒆, 𝒌𝒖̈𝒄̧𝒖̈𝒌 𝒌𝒓𝒂𝒍 𝒚𝒐...