Hepinizin Cumhuriyet Bayramı'nı kutlarım.
Bölüm şarkısı; Selçuk Balcı - Gel sar beni
***
O günün üstünden bir hafta geçmişti. Söylediklerim zoruna mı gitmişti bilmiyorum ama yapacak başka bir şey bilemiyordum. Mecburen herkesin doğru bildiği yanlışları ona da söylemiştim. Elimden bir şey gelmiyordu. Ne yapacağımı da bilmiyordum. Yalanlarıma onun canı çok yanmıştı. Hissedebiliyorum. Ama benim canım daha çok yandı. Annesi kızımı aldırmam için hastaneye gittiğimizde o elbiseyi giydiğim de, o kapıdan geçtiğimde benim de canım yanmıştı. Ciğerim yanmıştı. Annesi bizim olanı almak istemişti ama ben vermemiştim. Hayatımda yaptığım en doğru şey olabilirdi. Kahvaltı ettiğimizde lokmalar boğazımdan geçmiyordu. İçimde bir alev vardı sanki. Yandıkça yanıyor, ateşi arttıkça artıyor. Bugün çay bahçesine gitmemiz gerekiyordu ama ben hiç istemiyordum. Aybüke beni süzüyordu.
"Abla gelme. Ben sadece giderim." Elimi tuttu.
"Olur mu ki?" Dudağımı büzdüm.
"Olur, neden olmasın? Bak ben burayı toplayıp çıkıyorum. Sen kızınla vakit geçir." Yanağımı okşadı.
"Sen o temiz kalbini böyle şeylerle kirletme. Tamam mı?"
Fatma merdivenlerden uykulu uykulu inerken sesi kısık çıkıyordu.
"Nereye gidiyorsun Aybüke?"
"Çay bahçesine gideceğim kuzum. Annenle eğlenceli şeyleri yap olur mu? "
"Biz neden gelmiyoruz?"diyerek bana baktı.
"Hem Ahmet miydi? Mehmet miydi? O da gelmeyecekmiş."
Gülümsedim. Munzipce baktım ona.
"Haaa... Şey ben de yorgunum bugün zaten. Yavaş yavaş yürüyerek koltuğa uzandı. "
Kapıya vurdular, ben kalkıp açtım. Gelen Emine'ydi.
"Hoşgeldin Emine."
"Hoşbulduk hoşbulduk." Bana sertçe bakıyordu.
Öfkeyle içeri geçip oturdu. Tavırlarını garipsemiştik. Ben de yanına oturdum. Aybüke ortalığı topladıktan sonra çay bahçesine gitti. Kızım da bir şeyler atıştırdıktan telefonumu alıp odasına gitti. Ben çayları doldurduktan sonra yanına oturdum. Beni süzüyordu.
"Sen ne yaptın Erva?"
"Ne yapmışım?"dedim çayımdan bir yudum aldım.
"Ömer'e neden yalan söyledin? Bana anlattı, şok oldum. Ne diyeceğimi bilemedim."
"Ben çektim biraz da o çeksin. Vicdan azabı duysun."
"Sana inanamıyorum. Sevdiğin adamı nasıl üzmeye dayanıyorsun? "
"Üzmek mi? Ben herkesin doğru bildiğini söyledim. Bir çırpıda her şeyi söyleyemem."dedim sertçe bakışlarımı atarak.
"Söyleyebilirdin." Sesi yumuşak çıkmıştı.
"O bu değilde ben gerçekleri söyleyeceğim de ne olacak çok korkuyorum. Ömer'in annesi beni ne ile karşılayacak? Çok korkuyorum. Ya kızımı benden almak isterlerse?"dedim, telaşla.
"Öyle bir şeye hakları yok. Şahika Hanım'ın kızını görmek gibi bir hakkı yok ama neyse. Ömer'e anlat, yaşayın gül gibi."
"O kadar kolay değil Emine. Ben güvenmiyorum ona. Hem bilmiyor musun kendine kız arıyor?"
Ben tavır alarak konuşurken o da gülmeye başladı.
"Sen inandın mı? Ervaa! Ömer seni kızdırmak için öyle dedi. Annesi ciddiydi o ayrı tabi. Tabi ben bekledim 'Ömer Fatma senin kızın.'demeni ama istediğim gibi olmadı.. "
Ona cevap verecekken kapı çalınca ayağa kalkıp kapıyı açtım. Ömer, Aybüke ve tanımadığım bir adamdı. Aybüke yüzü soluk, üzgün ve korkmuş gibiydi. Ne olmuştu? Kolunun bazı noktaları kanıyordu. Şaşkındım. Tanımadığım adam kimdi? Ömer'i bir haftadır görmüyordum. Onun ne işi vardı burada? Aybuke'nin kolundan neden tutmuştu?
***
Nasıldı bölüm?
Neler oluyor?
Aybuke'ye ne oldu?
Ömer ne alaka?
Peki Erva'nın tanımadığı adam da kim ola?
Yorumlarınızı bekliyorum.
Hoş kalınnnn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkbazî
ChickLitNe acımasızlık seviyormuş gibi yapmak. Ben ona kör kütük aşıkken! Ben mi çok saftım yoksa o mu çok iyi oyuncuydu? Sekiz yılım kendime bu soruları sorarak geçmişti. Bir de hayatımın mutluluğu kızım vardı. Artık onun için değil kızım için yaşayacağı...