28.BÖLÜM

206 9 3
                                    

Selamlar...
Yeni bölümle karşınızdayım.
👉💛Alayım.
Keyifli okumalar.
***

Biraz durduktan sonra Emine evine gitmişti. Aybüke ile birlikte çay içiyorduk. Kapı çaldı. "Kim acaba?"diye söylenerek kalktım. Kapıyı açtığımda şaşırdım. Fatma ve Ömer vardı.

"Fatma senin burada ne işin var? Okulda olman gerekmiyor mu?"
Ömer'in yanında olduğunu, neden okulda olmadığını anlamamıştım. En uygun soruyu sormuştum.

"Anne öğretmenimiz bugün erken bıraktı. Ömer ağabey de okulun önünden geçiyordu. Beni getirdi."

Bu evrenin bir işareti miydi? Söylemeli miydim artık?

"Ben sana yabancılarla konuşma, görüşme demedim mi?"diyerek çantasını aldım. Ömer bizi dinliyordu.

"Ömer ağabey yabancı değil ki!"
Çok bilmiş kızıma cevap veremedim. O içeri girerken ben de girip kapıyı kapatacaktım ki ayağını koyup engelledi.

"Bir dakika konuşalım."

Onaylayıp kapıyı hafifçe çarpıp evden birazcık ilerledik.
"Seni dinliyorum."dedim sertçe.
"Fazla değil mi?" Anlamsızca baktım. Karşılık vermeyince "Ne?"diye sordum.
"Bir yabancının sözünün dönmesine sevinip horon tepmek fazla değil mi?"

Bakışlarını ciddileştirmeye çalışıyordu ama ben gülmemek için kendini zor tuttuğunu anlamıştım.

"Nereden biliyorsun?" Peki ben neden gülüyordum? Kendimi hemen düzelttim. Kaşımı çattım.
Cebinden telefonu çıkarıp bizim oynadığımız videoyu açtı. Aybüke'den hiç beklemiyordum.
"Sil şunu!" Elinden almaya çalışırken fazlaca yakınlaştım. Az kala düşüyordum üstüne. Beni tuttu.
"Silmem... Çok sevindin değil mi ayrıldığımıza?"

Ukala bir şekilde konuşuyordu. Kendimi geriye aldım.
"Evet." Donuk bir yüz ifadesi ile cevap verdim.
"Mutluluktan havalara uçtun?"
"Evet." Otomatiğe bağlamış evet diyordum.
"Beni çok seviyorsun?"
"Evet... Ne? Hayır tabiki." İkimizde gülümsedik. Biz ne yapıyorduk? Düzelmem lazımdı. Fabrika ayarlarına dönüş yaptım.
"Sevindim çünkü senin gibi yaşını başını almış, saçı beyazlamış bir adamla evlenirse Elif üzülürdüm."

Söylediklerim onu güldürmüştü.

"Dikkat ette o adamı sen alma."diye mırıldandı.

Yanağımı öptü. Tam gidecekken söyleyeceklerim bitmediği için onu durdurmak için kendime çektim. Dudakları dudaklarımı sıyırdı.

Utandım. Bilmeden oldu desem, olur muydu? Alnımı ovalayıp onun bakışlarına çevridim. Bana bakıp gülüyordu.
"Bu kadar erken olacağını düşünmemiştim." Hala gülüyordu.
"Yanlışlıkla oldu!"
"Yanlışlık falan bilmem ben. Namusumu kirlettin Erva! Beni kocan olarak alacaksın." Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Alt dudağımı ısırdım. Söylediği kocan kelimesi içimi burksada hafiften gülümsemiştim.

"Ben seninle ciddi şeyler konuşmak istiyorum." Sesim tok çıkmıştı.

"Benim namusumdan daha ciddi bir şey olamaz."diyerek hala beni dalgaya alıyordu.

"Sen bana sinirle o kızla nişanlanmak için karar verdin. Yaptın. Sonra pişman oldun. Neden? Hiç bir şey olmamış gibi neden davranıyorsun?" Söylediklerimle yüzü bembeyaz oldu.

"Çünkü canım çok yandı. Olmamış gibi davranmaktan başka bir çarem yok. Ben aklımı kaybetme noktasındayım Erva!"

Haykırdı ismimi resmen.

"Ben senin yaşlı bir adam ile evlenmiş olmana hala yüreğim kaldırmıyor. Fatma'yı senin kız kardeşinmiş gibi düşünüyorum. Fazlası beni öldürüyor. "

Gözüm doldu. Bana yaklaşıp sarılırken ittim onu usulca. Bu kadarı fazlaydı.

"Bir şey daha var?" Sesi yavaş çıkmıştı.

"Sen Ömer bir katil ve ben onunla işim olmaz demişsin." Söylerken zorlanıyordu.

Duyduklarım karşısında şok geçirmiştim. Ne diyordu bu adam.
"Sen ne diyorsun Ömer?" Cevap vermeyince sinirlendim.
"Böyle bir yalanı annen söyler tabi. Sen de mal gibi inanırsın."

Ona hakaret etmek içimi burkmuştu ama başıma ne geliyorsa bu kurduğum cümleden dolayı geliyordu

"Tamam, tamam. Hiç demedim farz et." Dediğine pişman olmuştu.
"Yok öyle Ömer. Sen bir katil değilsin, kahramansın. Tacize uğrayan bir kadının kahramanı. Tüm insanlığın. Böyle bir şeye nasıl inanırsın."

Ben böyle deyince üste çıkmanın fırsatını arar gibi hemen çıktı.
"Ne bileyim Erva? Bana hep uzak duruyorsun. Bana soğuk davranıyorsun? Ben adım attıkça geri duruyorsun."
Çileden çıkmıştım. Acıyla bağardım. Göz yaşlarım arka arkaya geldi. Gökten yağan bereket, göz yaşlarıma eşlik etti.
"Ya sebepsiz mi yapıyorum. Her şeyi biliyorsun ya Ömer?"
Konuşmasına izin vermeden devam ettim.
"Senin annen çocuğumu aldırmam için beni o korkunç masaya yatırdı. Anlıyor musun? Tek başımaydım. Korkuyordum. Sen ve annen benim kabusum oldu. Ben bir evlat daha kurban edemem. Fatma..."
Dilimin ucuna kadar gelmişti gerçekler ama söylemeyecektim, ŞİMDİLİK.

Arkamı dönüp gittim.
"Özür dilerim."diyerek bir çok kez tekrarladı. Evimin kapısının önünde durduğumda ise "Seni çok seviyorum."diye bağırdı. Sessizce"Bende."diyerek mırıldandım. Yine islanmıştım. Kıyafetlerin bir önemi yoktu. Kalbim islanmıştı, yüreğim tekrar Ömer tarafından kan ağlamıştı.

Nasıldı bölüm?
Diğer bölüme neler olur dersiniz?
Görüşmek üzere:))

AşkbazîHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin