5.BÖLÜM:

6 3 0
                                    

Selam gençlik! Zeytin'in 5. bölümüne hoş geldiniz! 

Medya *Yonca Lodi- 12 Ay*

Saçlarımı bağladıktan sonra aynada kendime baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı bağladıktan sonra aynada kendime baktım. Siyah, kısa kollu, bana oldukça bol olan Ahmet'in tişörtünü ve siyah kot pantolonumu giymiştim. Aydın'dan döneli iki hafta olmuştu. Bugün Ali Amca'nın ölüm yıl dönümüydü. Sabah Ahmet iş çıkışı babasının mezarını ziyaret edeceğini söylemişti. Ben de ona sürpriz yapmak için iş yerine gidecektim. Beraber Ali amcanın mezarına giderdik, bu Ahmet'i çok mutlu ederdi. Her zaman yanında olduğumu bilmek, hissetmek ona iyi hissettirirdi.

Odamdan çıkıp mutfağa, annemle Aysel teyzemin yanına gittim. "Ben çıkıyorum. Siz ne zaman gideceksiniz?" Ahmet, annesiyle gitmezdi babasının mezarına. Annesinin ağladığını gördüğünde çok üzülürdü. "Tamam kızım. Biz de birazdan çıkacağız." Onları mutfakta bırakıp evden çıktım.

Ahmet'in çalıştığı yer küçük bir mimarlık ofisiydi. Ofisin kapısından içeri girip hemen karşıdaki sekreterliğe doğru ilerledim. "Merhaba. Ahmet Sungur'un odası ne tarafta acaba?" Şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Kadınsa sahte bir gülümsemeyle cevap verdi.

"Sol tarafta, dördüncü kapı."

"Teşekkürler." Hızlı adımlarla tarif ettiği yere doğru gittim. Onu o kadar çok özlemiştim ki kalbim onu göreceğim için hızlı atmaya başlamıştı. Yoğun çalışıyordu, akşamları eve geç geliyordu. Bu yüzden de sık görüşemiyorduk. Kapıyı çalmaya gerek duymadan kapıyı açtım.

"Sürpriz!" Yalnız olduğu sanmıştım ama değildi. Şık giyinimli, yirmili yaşlarının ortalarında gözüken bir kadın vardı. Ahmetle yan yana masaya doğru eğilmiş, kâğıtları inceliyorlardı. Ahmet beni görünce ilk önce şaşırmış sonra bakışları yumuşamıştı, buraya geliş amacımı anlamıştı. İşlerini böldüğüm için utanmış özür dileme ihtiyacı duymuştum.

"Ayy, özür dilerim Ahmet. Ben çıkayım, o zaman." Kapıdan çıkacaktım ki Ahmet konuştu.

"Yok, çıkmana gerek yok, zeytin göz. İşimiz bitti zaten." Zeytin göz dediğine göre sorun yoktu. Sinirlenmiş olsaydı ismimle seslenir ya da hiçbir şey söylemezdi. Kadın da Ahmet'i onaylayıp odadan çıktı. Ahmet'in yanına doğru ilerledim. Kollarını açmış beni bekliyordu, sarılmam için. Yanına ulaştığımda sıkıca sarıldım. Başımı kalbini üstüne koydum. Huzur, bu andı, bu andaydı.

"Sürprizimi beğendin mi? Beraber babana gideriz diye düşündüm." Saçlarımı öptü. Belimden tutup kaldırdı ve masaya oturttu. Ellerini iki yanıma koyarak beni hapsetti. Şu an boylarımız neredeyse eşitti ama yine de bana tepeden bakıyordu.

"Çok mutlu oldum, zeytin göz. Sen gelmeseydin ben çağıracaktım." Gülümsedim. Elimi yanağına koyup okşadım. Biraz yaklaşıp dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Babasının mezarına yalnız gitmeyeceğini biliyordum. Her yıl olduğu gibi bu yıl da beraber gideriz diye düşünmüştüm ama ondan bir teklif gelmeyince ben gelmiştim ona. Geri çekilmeyip başımı boynuna yerleştirdim. Kokusunu çok net alıyordum. Büyük ihtimalle sabah duş almıştı, şampuanın kokusu hala saçlarındaydı.

ZEYTİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin