7.BÖLÜM:

2 1 0
                                    

Herkese selam! Bölüm biraz geç geldi, üzgünüm:(

Medya*Berkay Altunyay-Ben Ne Anladım Bu İşten*

"Gidene zor diyorlar 

İnanmam o yükü tabi sırtlanamaz"

İnanmam o yükü tabi sırtlanamaz"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6 yıl sonra

Üstümdeki kabanı çıkartıp odamdaki askılığa astım ve askılıkta bulunan beyaz önlüğü aldım. Hayalime ulaşmıştım. 6 yıl boyunca canla başla çalışarak hayal ettiğim konuma gelmiştim. Çok fazla şeyden feragat etmiştim. Kendime ait olan bu odayı kazanmak için birçok şeyden vazgeçmiştim. Ailemle en son iki ay önce telefonla konuşmuştum. Onları çok özlüyordum ama o kadar meşguldüm ki onları aramaya bile vakit bulamıyordum. Bu, çok uzun zamandır böyleydi. Hastalarımdan başka kimseye vakit ayıramıyordum, izin günlerimde bile saatlerce süren ameliyatlar ayarlıyordum, kendimle yalnız kalmamak için. Ailemle aynı şehirde yaşasak bile yanlarına çok nadir gidiyordum.

Ahmet... Ahmet gitmişti. Onun Amerika'ya taşınmasının üstünden üç yıl geçmişti. İş için gitmişti, orada bir arkadaşıyla birlikte küçük bir şirket kurmuştu, üç yılda bu şirket fazlasıyla büyümüştü. Yani kısacası Ahmet hayalleri için gitmişti.

İlk başlarda onu her gün arıyordum, saatlerce konuşuyorduk ama bir süre sonra bu saatler kısaldı ve sadece haftada bir kere konuşur olduk. Bu telefon görüşmelerinin süresi beş dakikadan bile az...

Canım acıyordu. Onunla yan yanayken hiç susmazdım, içimdeki her şeyi ona anlatırdım. O, benim için bir sevgiliden fazlasıydı, dostumdu. Aramıza mesafeler girdi ve biz, neşeli konuşmalarımızı kaybettik. Ama benim sevgim hala taptaze. Ya o? O da beni özlüyor mudur? İşten kafasını kaldırdığı vakit aklına düşüyor muyumdur? Özleseydi seni arardı, dedi içimdeki ses. Özleseydi arardı ama üç gündür hiç aramadı. Ben aradığımda meşgule attı.

Sağ gözümden bir damla yaş aktı. Hızlıca sildim. Elbette, Ahmet de beni özlüyor. Ama işleri çok yoğun. Zaten en son konuştuğumda da demişti bir iki gün görüşemeyebiliriz diye.

Birkaç hafta önce Ahmet'in ortağı, Ahmet'e büyük bir kazık atmıştı. Şirket şu an çok kötü bir durumdaydı, başlangıçtan bile kötü... Bu yüzden de yoğun olan Ahmet daha da yoğundu.

Kapımın çalınmasıyla aklımdaki düşüncelerimi def edip oturduğum yerde dikleştim. "Gel." Kapı açıldı. Gelen asistanım Ebru'ydu. Yeni mezun, çok tatlı bir kızdı. İşinde çok yeni olmasına rağmen bana ayak uydurmaya çalışması hoşuma gidiyordu. Eve gitmeyi istemediğim gecelerde hastanede kalırdım ve o buna çok şaşırırdı.

"Ecrin Hanım, hastanız geldi." Gülümsedim. Hayallerimi yaşıyordum.

"İçeri alabilirsin Ebrucuğum."

*****

Hastanenin yakınlarında, her öğlen gittiğim restoranda, her zaman oturduğum masada oturuyordum. Burayı çok seviyordum, buradan başka bir yerde yemek yemeyi istemiyordum. Çünkü Ahmetle en son burada, bu masada yemek yemiştik. Daha sonrasında da havalimanına gidip yolcu etmiştim onu, kalbimin parçasını. En son bu restoranda trileçe yemiştik. O tatlıyı çok seviyordu, yerken çok mutlu olurdu ama ilk defa o gün tatlıyı yiyememişti. Tabağına hiç dokunamamış beni izlemişti. Onu en son, gözlerinden yaşlar akarken görmek canımı yakıyordu. Ona, gitme diyememiş olmak canımı yakıyordu. Biz birbirimizi her konuda desteklemiştik, bu konuda da destek olduk birbirimize. Amerika'ya gitmek istediğini söylediğinde, hayallerini gerçekleştirebileceğini heyecanla anlattığında ona ben istemiyorum gitme diyemezdim ki. Onu özlüyordum ama sorun değildi, Ahmet mutlu olsun bana yeter.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 17, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZEYTİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin