Kutunun içinden parfüm ve bir not daha çıkmıştı. Notta şöyle yazıyordu: 'Sana ve senin kokuna layık değil ama, yine de bunu koklayınca aklıma sen geliyorsun. Yeni kokunu almak için sabırsızlanıyorum..'
Bu notu okuduktan sonra Cerenin tüyleri diken-diken oldu, rengi kaçtı. Bundan rahatsız olan Hande, notu Cerenin elinden kaptığı gibi sesli şekilde orada yazılanları okudu. Tabii bunu duyan diğer kızlar da aynı tepkiyi verdiler. Akıllarında tek soru vardı 'kimdi bu?'. Bu sırada erkekler çoktan gitmişlerdi tabii. Kızlar Cerene bunu unutturmak için onu yukarı salona götürüp, güzel bir komedi açıp izlettirdiler. Bir kaç dakika sonra Ceren de dahil diğer kızlar bu olayı unutmuş gibiydiler. Ve evet sonunda filmimiz bitmiş kızlar da salonda uyumuşlardı. Onlar burada uyurken erkekler de villadan baya uzaklaşmış yollarını kaybetmiş bir şekilde çıkış arıyordular. Ama her yer ağaçtan seçilmiyordu bile. Bir şekilde söylene-söylene de olsa odun bulup ateşi yaktılar. Bir-birlerine sığınarak uyumaya çalıştılar. Çalıştılar diyorum çünkü yastık yerine odun, çarşaf yerine de ceketkerini kullanıyorlardı. Tabii onların Cerenin başına gelenlerden daha haberleri yoktu ve bundan sonra da galiba hiç olmayacaktı. Sabaha az kalmıştı. Ama o da ne Ceren kabus görüyordu. 'Eve bir erkek girmiş, onu boğmaya kalkmıştı. Ceren direniyordu, adamın ellerini çekmeye çalışıyordu ama gücü yetmiyordu. Etrafına baktı belki kızlar uyanırda yardım ederler diye. Ama bu da sonuç vermemişti. Bağırmaya da çalışıyordu aynı zamanda. Ama yine yaptığı hiçbir şey sonuç vermemişti. Ama şoke eden bir şey oldu; adam Cereni öldürmek yerine ağzına bez tıkadı. Kulağına doğru eyilip: "Sen benim kadınımsın!".-demişti. Sonrası boş karanlık ve yalnızlıktı.' Cerenin haykırışlarını duyan kızlar uyanmış, onu uyandırmaya çalışıyorlardı ama sadece kekelemeler, yapma, hayır gibi nidalar çıkıyordu. Manyak Handemiz sonunda akıl etmiş olacak ki, bir sürahi getirip bir azını Cerenin yüzüne döktü. Ceren hemen küçük bir çığlıkla, kan-ter içinde uyandı. Kızlar bunun mutluluğuyla Cereni kolları arasına aldılar. Bu sarılmayla Cerene bir huzur çökmüştü. Ama bir yandan da kalbi daralmış, nefesi kesilmeye başlamıştı. Buna daha fazla dayanamadı. Kızları bir çırpıda yere serdi. Duru: "Ne oldu? İyi'misin Ceren?". Ceren: "Evet, evet teşekkür ederim gerçekten. Ama daralma geldi o yüzden ittim sizi, özür dilerim." Ece: "Tamam, sen iyi ol da sıkıntı yok." Bu esnada polis siren sesleri duyuldu. Ceren: "Merak etmeyin, büyük ihtimalle yan villaya gidiyorlardır." Ama kapı çaldı. Sabahın beşinde polisin gelmesi ve ardından kapı çaldı..
Ceren Alexi devreye soktu. Alexden polisleri taramasını rica etti. Ama gelen babasının asistanıydı. Kapıyı açtılar adamı içeri davet ettiler. Asistan bey diğer polis arkadaşlarına 'evi arayın' emrini verdikten sonra oturdu ve anlatmaya başladı. Burak: "Merhaba kızlar, ben Burak. Önemli bir ihbar geldi. Komşu villada işlenen cinayetle ilgili." Ceren saf-saf sordu: "Neymiş Burak bey? Öğrenmemizde bir sakınca var'mı?." Burak: "Hayır, tabii ki de sakıncası yok. Haberiniz var'mı, yok'mu bilmiyorum, ama komşu villadaki cinayetden 4 şüphelimiz var. 4 erkek. Ve ihbarda da onların buraya geldiği söyleniyordu. Bir bilginiz var'mı Ceren hanım?." Ceren: "Nasıl? Bizim sadece cinayetten haberimiz var. Diğer erkeklerle ilgili bir bilgimiz yok." Burak 'anladım' anlamında kafasını salladı. Polis arkadaşlardan biri Burağı kenara çekip bir şeyler söyledi. Bu sırada Burak değişik-değişik kızlara bakıyordu. Kızlar da heyecanlanmamaya, hiç bir şey belli etmemeye çalışıyorlardı. Burak ve polis arkadaş konuşmalarını bitirdikten sonra: "Tamamdır siz çıkın. Ben birazdan orada olacağım. Evet kızlar, kaldık baş-başa. Eviniz temiz. Sanırsak gerçekten olan-bitenden haberiniz yok." Duru: "Neyden habermizin olması gerekiyor, acaba?." Burak: "Daha biz de tam olarak ne oluyor bilmiyoruz. Hala araştırılıyor. Sizi sadece şu kadarını söyleyeyim. Cinayet işlendi evet, ama ceset ortada yok."- dedi ve gitti. Hepsi şok olmuştu. Erkekler ne yapıyor diye merak ediyorsunuz değil'mi? Onlar el-mecbur yollarından geri dönmüş ve yine kendilerini burada- Korkmaz villasını gizliden gözetlerken bulmuşlardı kendilerini. Aras: "Abi, polisler yine niye burada?." Meriç: "Arascığım zaten senin gibi biz de daha yeni geldik buraya. Hayır niye geldiğimizde belli değil ya, neyse." Cem: "Çok konuşmayın, susun bir. Biri duyacak." Meriç: "Hani nerede, lan, bizim erkeklik gururumuz. Şov yapıyordun, şov." Cem bunun üzerine hiçbir şey diyemedi. Niye geri gelmişti ona da bir cevabı yoktu ki zaten. Bu esnada Cerene mesaj geldi. Mesajda şöyle yazıyordu: 'Dikkatli olsanız iyi olur. Sizinkiler geri gelmiş ;)' ve erkeklerin ormandan eve doğru bakarkenki fotoğrafı. Bunun üzerine Ceren hemen pencerenin önüne geçip onları görmeye çalıştı. Bu sırada yine bir mesaj geldi: 'Boşuna arama, güzellik, göremeyeceksin ;)' ve Cerenin pencereden bakarkenki çekilmiş fotoğrafı. Hande: "Ceren, sevgili'mi yaptın, ondan'mı geliyor bu mesajlar yoksa?." Ceren bunun üzerine sadece telefonunu eline aldı ve bir şeylere tıkladı. Hemen sonra Ceren hariç diğer kızların telefonuna bildirim gelmişti. Kızlar fotorafı gördükde çok şaşırdılar. Ceren tam bir şeyler söyleyecekti ki, yukarıdan ses geldi. Sanki biri yürüyordu. Duru durumun gerginliğini anladı ve hemen telefonunu alıp, kız grubuna bir mesaj attı: 'Şarkı açacağım, hiçbir şey olmamış gibi eğleniyormuş, gibi yapacağız." 'Tamam' anlamında kafa salladılar.
Duru şarkı kanalını açtı, sesi yükseltti ve eğleniyorlarmış görüntüsü vermeye başladı. Ceren gizliden Alexe talimatlar veriyordu. Bu sırada yukarıdan vazo kırılma sesi geldi. Kızlar bunu duyup bir-birlerini sakinleştirdiler. Ama aldırmıyolarmış gibi yaptılar. Ceren kızları sakin bir şekilde etrafına topladı. Alex de bu sırada tarama işini bitirmişdi. Yukarıdaki adamın bir erkek olduğu ve de polis olduğunu gösteriyordu. Bu sırada kızlar ne yapa bileceklerini düşünüyorlardı. Bu esnada erkekler kızların eğlendiğini görüp delirmişlerdi. Neden'mi? Çünkü, başlarında bu kadar dert varken hala nasıl dans ede biliyolardı. Meriç artık dayanamayıp kameralardan saklanmaya çalışarak villaya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Erkekler onun bu deli hallerini görüp dayanamayıp mecbur onu takip ettiler. Eve varmışlardı. Meriç sinirli bir şekilde kapıyı çaldı. Kızlar korktular. Hepsi birlikde kapıya doğru gidip kapıyı açtılar. Kızlar erkekleri görmeyi beklemiyor olacak ki, şaşırdılar. Ceren mutlu olmuştu orası ayrı. Meriç: "Siz neyi kutluyorsunuz?". Ceren fısıltı ile: "Hiç bir şeyi". Duru: "Öncelikle sakin olun. Şimdi size bir şey söyleyeceğim. Yukarıda bir polis var". Tolga: "Ne? Nasıl? Durun, lan yoksa bize tuzak'mı kurdunuz?". Bu kez Ece fısıltı ile: "Hayır, tabii ki de. Buraya polisler bir şeyler bulmayı umarak gelmiştiler. O sırada bizi oylamış olmalılar ki, birisi yukarı kaçtı. Birisi bizi ihbar etmiş; Evde 4 erkek var ve cinayetle bir bağlantıları ola bileceklerini söylemişler polislere. Büyük ihtimalle o yüzden yukarıda polis var. Bize inanmadılar demek ki." Meriç: "Sopa tarzı bir şeyler bulalım. Sonra adama tuzak kurup onu indirelim. Aras, sen kızlarla kal. Tolga, Cem siz benimle gelin. İtiraz kabul etmiyorum ona göre." Meriç, Cem ve Tolga aradıklarını tam bulamadılar, ama yine de bir şeyler bulduklarına seviniyordular. Onlar yukarı çıkarken kızlar müziğin sesini bir az daha açıp mutfağa saklandılar. Bir kaç dakika sonra yukarıdan sesler geliyordu. En son duydukları şey birinin düşme sesiydi. Korkuyolardı, adam belki de bu üçünü etkisiz hale getirmişti, kim bilir. Merdivenlerden garip bir ses duyulmaya başlandı. Kızlar korkudan kafalarını çıkaramıyolardı. Merdivenden biri indi ve durdu. Yavaş-yavaş onların olduğu tarafa, yani, mutfağa doğru gelmeye başladı. Kızlar neredeyse korkularından ölecekti. Hatta bir ara Aras kalbinin sesini bile duymuyordu. Adam mutfağa girdi. Hepsi korkudan çığlık attı. Bu sırada Tolganın sesi duyuldu: "Bu kadar korkak olduğunuzu bilmiyordum." Ve güldü. Bu sırada Ece Tolgaya hayran-hayran bakıyordu. Mutfaktan çıkıp salona girdiler. Dışarıdan polis siren sesleri duyuldu. Polis arabasının bu villaya geldiğini sandılar, lakin bu böyle olmadı. Daha sonra kapı çaldı...