Böyle bi hikaye varmış, devam edeyim dedim .s
-----
Hava buz gibi soğuktu.
Gecenin karanlığından dolayı yüzü tam olarak seçilemeyen orta yaşlardaki adam, kalın ve pürüzlü sesiyle karşısındaki buz tutmuş cesetlere bağırıyordu.
"Burada değil de ne demek!" Vücudunun bazı bölgeleri kontrolsüzce seğiriyordu. Bedeninin aksine oldukça sakin görünen adam, parmak aralarına bulaşan kanı yalayarak temizledi. Tüm vücudu hiç durmadan kasılıyordu. Bir süre daha sonuna kadar açtığı gözleri ve ondan bağımsız gülümsemesiyle cesetleri izledi.
Aniden yükselen öfkesine karşı koymayıp uzun bir haykırış eşliğinde parmak uçlarını birleştirdi ve elini yukarı kaldırdı. Toprak zeminden fırlayan onlarca sivri uçlu buz kazığı, donmuş cesetlerin bazılarını gökyüzüne kaldırırken bazılarının uzuvları havaya savruldu.
Dehşet verici manzaranın tam ortasında duran adamın gözleri, zeminden fışkıran buzlardan çok daha soğuk bir maviye bürünmüştü. Havaya savrulan onlarca cesedin arasından, adamın ayağının dibine küçük bir kızın kafası düştü. Zavallı kız yaşadığı dehşetin henüz ne olduğunu bile anlayamadan donarak canını vermişti. Gözleri sonuna kadar açılmış bir halde kalakalmıştı.
Burnundan soğuk dumanlar çıkan adam ayağını kaldırdı ve küçük kızın kafasını cam kırılmasına benzer bir ses eşliğinde paramparça etti. Gözlerindeki mavi parıltı son bulduğunda öfkesi ve kontrolsüzce seğirmesi sona ermiş gibiydi. Sessizce şarkısını mırıldanmaya başladı.
"Rüzgar... Bana... Seni savurdu."
Bir yaprak hışırdadı ve kınından çıkan bir hançerin tehditkâr sesi duyuldu.
Hızlıca arkasını dönen mavi gözlü büyücü, tırnaklarını buzdan pençelere dönüştürerek sinsice yaklaşan kişinin kaburgalarının arasına elini soktu. Aynı anda omzuna giren hançerin sıcaklığını hissetti.
Mavi gözlü adam gülümseyerek kendisine saldıran kişiyi süzdü.
Bembeyaz saçları, buruşuk yüz hatları, kambur duruşu ve titreyen elleri olan yaşlı bir adamdı karşısındaki. Zavallı adam hissettiği acıdan dolayı yüzünü olabildiğince ekşitmişti. Mavi gözlü büyücü sol elini sağ omzuna, hançeri tutan yaşlı adamın eline attı.
"Ellerim soğuk ve üşüyordu..."
Eliyle yaşlı adamın kaburga kemiklerinden birini tutarken, tüm evrenin gördüğü en anlamsız ve en derin gülümsemesini yaşlı adama atfederek hüzün dolu şarkısının sözlerine devam etti.
"Gözlerim bu kez..."
Bir süre durdu ve masum bakışlarını öfkesiyle kirletti. Gözleri yeniden buz mavisi rengiyle parladı.
Elini sertçe geri çektiğinde yaşlı adamdan ayrılan et parçasının ardında atan kalbi ve nefes verdikçe küçülen ciğerleri net bir şekilde görünüyordu.
"Sana parladı..."
Yaşlı adam, ölümü bedeninde hissederken gözlerini sonuna kadar açmıştı. Ciğerlerindeki son nefesini, kurduğu son cümleye dönüştürdü. "Ne istedin... Kızımdan?"
Mavi gözlü adam ise şarkısına devam etmekle meşguldü.
"Hayattan nasibini... Hiç almamış gibi."
Kalbi son kez attıktan sonra yaşlı adam bilinçsizce dizlerinin üzerine çöktü. Sağ elinden başlayarak yavaş yavaş bedenine yayılan soğuk, hiç olmadığı kadar sıcak hissettiriyordu.
