Her şeyden habersiz bir sabah.

18 4 0
                                    


Pazartesi günüydü, geç saatler olmuştu. Yatmadım, kitap için yazılar yazmam gerekiyordu. Bir süredir yazı yazmıyordum. O gece çok uğraştım yazı yazmak için ama olmadı. O gece yine bilgisayardan mutsuz ve gözleri dolu bir şekilde kalktım. Yatağa geçtim, yatamıyordum. Balkona geçtim, dışarıyı izliyorum. Yağmur yağacak gibi bir hava var. Ben de istiyorum yağmur yağsın, ağladığımı kimse duymasın. Gece dört sularıydı, yatağa geçtim belki uyurum diye. Yarın okul var unutmamam gerekiyordu. O hafta sınavlar başlıyordu. Birden yağmur yağmaya başladı. Öyle böyle değil, çok şiddetli bir yağmur...Nasıl uyuduğumu bilmiyorum. Sabah kurduğum alarm çaldı, kalkamadım. Bir daha çaldı. Bu sefer iki saat sonraya aldım alarmı. Bir süre sonra dertlerimi dinleyen, mahallede hep yan yana olduğumuz, lisede de birlikte okuduğumuz Muhammet aradı. Yağmur hala yağıyor. "Neredesin? Geç kaldın okula." dedi.Saate baktım geç kalmıştım. "Evdeyim, yatıyorum."dedim. Okula gel, dedi. Bugün gelmeyeceğim, dedim. Gel, öğretmen de yok zaten, arkadaşlar da seni merak etti, dedi. Telefonu kapattı. Gözlerimi tam kapatacakken bu sefer beraber ağladığımız Yusuf aradı. Gelmiyor musun, dedi. Of, geleceğim, dedim ama içimde hiç okula gitme isteği yok. Yağmuru evde pencereden seyredip kitap okumak istiyordum.Zaten uzun zamandır benden yazı bekleyen edebiyat

hocalarım vardı. Bir türlü istedikleri yazıyı çıkaramıyordum. O kadar yazı yazdım, yazdıklarımı tek tek yırtım. Olmuyordu, beğenmiyordum yazdıklarımı.Benim beğenmediğim bir yazıyı hocalarım nasıl beğenecekti. Aklım almıyordu. Neyse evden çıktım,şemsiye almadım. Yağmurun altında yürümek istedim. O yağmurun tadını çıkarmam gerekiyordu yoksa evden çıkmazdım. Belki o toprak kokusu, o yağmur ilham getirir umuduyla yola koyuldum

Yağmur şiddetini artırmıştı. Otobüse binene kadar sırılsıklam olmuştum. Üzüldüğüm şey, çantam da ıslanmıştı. İçinde en sevdiğim kitap vardı. Onu okumam lazımdı. Araba çok doluydu, ayakta olanlar oturanlardan daha fazlaydı. Bazıları benim gibi öğrenci, bazıları da o yağmurda çalışması gereken işçilerdi. Üzüldüm onlara. Durağa geldik sonunda deyip otobüsten indim. Yağmur şiddetini azaltmıştı ama hala yağıyordu. Yusuf aradı nerede kaldın, dedi. Geldim, duraktayım deyip kapattım. Okula varmıştım sonunda. Islak olan montumu çıkarıp astım. Şansıma hoca yoktu ve yoklama alınmamıştı. Arkadaşların zoruyla gelmiştim aslında okula. Yoksa tüm gece yatmamıştım. Gözlerim ağrıyordu yatamamaktan ve ben deli gibi yatmak istiyordum. Top oynamak istediler, kıramadım, kaleye geçtim. O yağmurda top oynamak delilikti galiba. Kalenin arkasında bir grup kız duruyordu, ister istemez dediklerine kulağım gidip geliyordu. Bir kitaptan bahsediyorlardı ama uzun zamandır o yazarın başka bir kitabı olmadığını söylüyorlar ve nedenini birbirlerine soruyorlardı. Aslında merak etmedim değil. Arkama dönüp konuşmak istedim ama onlara diyemezdim ki sizin söylediklerini sizden izinsiz dinledim diye. Zaten maç da bitti. O kızlar hala konuşuyordu. Galiba o kızlar beden eğitimi dersindeydi. Biz de derse girdik. Edebiyattı ders,kitap okuyacaktık. O gün en sevdiğim kitabı almıştım elime defalarca okumama rağmen tekrar tekrar okuyordum. Defalarca okuyup da ağladığım tek kitaptı.Dersle birlikte herkes okumaya başladı ama benim aklım hala o kızlardaydı.

Umut'suz Bir Bahar Akşamı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin