Uzak ama çok uzak

11 2 0
                                    

Bahar yurda gideli iki hafta olmuştu. Benim ne yapıp ne edip teyzesinden o yurdun telefon numarasını almam gerekiyordu. En çok onun sesine ihtiyacım vardı. Belki o da benim sesimi özlemiştir. Ona karşı hislerimi itiraf etmem gerekiyordu. Bir yandan da korkuyordum. Ya bu güzel hislerim karşılıksız kalırsa, ya sevdiği varsa... Eğer sevgim karşılıksız kalırsa ben de karşılık beklemeden sevmeye devam edeceğim seni Bahar. Anneme Bahara karşı olan duygularımı açıklamaktan korkuyordum açıkçası.Eğer Bahar beni sevmezse ve bunu annem öğrenirse hayal kırıklığına uğrar. Zaten Baharı çok sevmişti kadın. Bu sefer sessizliği ben bozdum. Fatma Teyzelerin kapısına gittim. Kapıyı Fatma Teyze açtı. "Hoş geldin Umut'um." dedi. Sarıldık, elini öptüm, içeriye girdim. Söylemek için çaba gösteriyordum ama bir türlü söyleyemiyordum. Belki anlar diyordum ama anlayacak gibi de değildi. "Oğlum seni buraya ne getirdi." diye sordu. "Aslında seni çok özledim Fatma Teyze ama sana söylemek isteyip de söyleyemediğim bir derdim var. ""Söyle oğlum, sen benim de bir oğlumsun. Elimden ne gelirse seve seve yardımcı olurum sana. "Bu söz beni cesaretlendirdi ve konuşmaya "Bana Bahar'ın kaldığı yurdun telefon numarası gerekiyor, verebilir misin?" Güldü,"Bekle kağıda yazmıştım kağıt odada onu sana getireyim. "Mutlu oldum kalbim hızla atmaya başladı.Kağıdı uzattı. Teşekkür ettim. Elini öpüp oradan ayrılmak için kapıya doğru ilerledim. Arkadan Fatma Teyze seslendi arkama baktım ve dedi ki: "Hiç kimsesi olmayan bir kızın her şeyi olmak için çaba göster. ""Her şeyi olacağım onun." deyip oradan ayrıldım. Eve doğru ilerledim, içeriye girdim. Tekrar onu düşünmeye başladım. Zaten aklımdan çıkmıyordu.Daha sonra Fatma Teyzenin bana verdiği o kağıt aklıma geldi. Cebimden çıkardığım kağıttaki numarayı çevirdim. Telefona bir kadın çıktı "Buyurun ne için aramıştınız?" Bahar'la konuşmam gerektiğini söyledim. "Yarım saat sonra ararsanız ancak o zaman Bahar'la konuşabilirsiniz" dedi ve telefonu kapattı.Geçmek bilmeyen yarım saat hayatımın en uzun yarım saati oldu. Dakikaları sayıyordum onunla konuşmak için ama geçmiyordu zaman... Yarım saat sonra tekrar aradım. Telefona Bahar çıktı bu sefer.Nasıl olduğunu, okulun nasıl geçtiğini yani kısacası aklımdaki bütün soruları sordum. Her zaman suskunluğu bozan kızın ağzından küçük bir laf bile çıkmadı.Çok konuşan kız susmayı tercih ediyordu. Bu normal konuşmalarda bile susuyorsa duygularımı anlattığım  zaman hayat boyu konuşmaz diye geçirdim içimden.En sonunda konuştu "Zamanım bitti. Sırada bekleyenler var." dedi ve telefonu kapatacağını söyledi."Kendine iyi bak. Havalar soğuk, üstünü ört, kısa giyme." diyebildim. "Sağ ol" deyip kapatacakken"Bir daha aramak istersen ara. "dedi. "Her zaman aramak isterim yeter ki sen iste." dedim. "Görüşürüz." dedi. "İnşallah." dedim. Susması mutsuz etmişti, konuştuğu zaman soğuk davranması mutsuz etmişti ama aramak istersen ara demesi o mutsuzluğumu unutturmuştu bile. Susar, soğuk davranır ama en ufak bir söz söylerse tekrar o kazanır, ümit verir. Sonunda tekrar aynı hayal kırıklığına uğrarım, tekrar aynı acıyı yaşarım.Ama sevmekten ve özlemekten vazgeçmem. O gece hava yağmurluydu, uyuyamıyordum. Onu düşündüm.Ya dediğimi yapmadıysa ya üstünü örtmedi ise, pencere açıksa, ince giyinmişse gibi canımı acıtan sorular geldi aklıma. Soruları düşündükçe ağlayasım geldi. Ağlamak istemedim ama her isteğim olmama ya yeminli sanki bu isteğim de olmadı. Ağladım, ağladım, ağladım... Kimse duymadı. Ağlaya ağlaya uyuyup kalmışım. Sabah annemin "Umut oğlum kahvaltı hazır, herkes seni bekliyor" sözüyle uyandım. Saate baktım on bire geliyordu. Başım ağrıyordu, gözlerimin altı şişmişti gece geç saatlere kadar yatmayıp ağladım için. Elimi yüzümü yıkadım, kahvaltıya geçtim. Pazar günüydü herkes evdeydi. Bu halimin neden böyle olduğunu sordular. Öğretmenlikle ilgili olduğunu, iyi olduğumu söyledim. Kahvaltıdan kalktım. herkesin iyi olduğuma inanması zoruma gitti diye düşünüyordum ki arkadan annemin sesini duydum. Birden gelip sarıldı. Sıkı sıkı sarıldı sanki beni kaybedecekmiş de bırakmak istemiyormuş gibi sarıldı Ben de sıkı sıkı sarıldım, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Gözlerim dolmuştu. Beni bırakınca dolan gözlerimi görünce annemin de gözleri dolmuştu. Beni anlayan derdime deva olan tek insan ağlamak üzereydi. Hem de benim için... Gözlerinden defalarca öpüp iyi olduğumu söyledim. Tekrar sarılıp dışarı çıkmak için izin istedim. Ses çıkarmadı, ayakkabımı giydim elimi kapıya attım ve titreyen sesiyle konuştu"İyiyim diyorsun ama iyi değilsin bu yağmurda dışarıya mı çıkacaksın?" Yağmurun yağdığını görmemiştim ve bu benim iyi olmadığımı gösteriyor. Biraz hava almalıyım deyip dışarı çıktım. Aklımda onunla tanıştığımız yere gitmek vardı.Aklımdaki o yere gittim. O kaldırıma baktım. Bir çocuk arkadan seslendi: "Abi o gün aceleden teşekkür edemedim. Teşekkür ederim. Keşke o abla da olsaydı yanında ona da teşekkür ederdim. Sen söylersin teşekkür ettiğimi." dedi. Keşke burada olsaydı ama yok, dedim içimden. Ben ona gitsem mi diye geçirdim içimden. Ya karşısında beni gördüğü zaman mutlu olmazsa, ya hayatında biri varsa diye düşündüm. Yağmur şiddetini artırdı ben de eve gittim.Kendi odama geçtim. Her zaman yaptığım gibi yine onu düşündüm. Aklımdan onu aramak geçti, aradım.Sesini duymaya ihtiyacım olduğunu düşündüm. Belki o da beni merak ediyor, sesimi duymak istiyordur.Saçma ama böyle düşündüm. Bir gülüşü o kadar hayal kurdurdu ki birlikte olmasak da birlikteymişiz gibi hayaller kuruyordum kendi kendime. En sonunda elim telefona gitti numarayı ezberlemiştim artık aradım.

Umut'suz Bir Bahar Akşamı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin