Cumartesi akşamı otobüse bindim Pazar sabahı otobüsten inecektim. Annemlere haber vermedim,sürpriz yapacaktım. Her şeyi başlatan o sokağa geldim. Derinden bir iç yanması başladı. Daha sonra eve gittim pazar olduğu için herkes evdeydi. "Neden"diye sordular. "Sizi özledim, size yakın olmak istiyorum artık. Bizim buradaki okulda görev yapacağım."diyerek cevap verdim. Mutlu oldular. Keşke bir insan hayatımı mahvetti o yüzden geldim, diyebilseydim.Beni en iyi annem anlamıştır, diye düşündüm. İstanbul'dan mutsuz, kırık bir şekilde gelmiştim. Zaten İzmir'deyken İstanbul'a beni sevsin ya da bana bağlansın diye gitmemiştim ki... Sadece beni sevmediğini söyleseydi. Bu kadar üzülmezdim ama o, salak yerine koymayı, ağlatmayı seçti. Yine de olsun dedim kızmadım ona. Daha önce dediğim gibi, kalbimin ısrarla götürdüğü ama aklımın izin vermediği İstanbul'dan kalbim paramparça, aklım ise dağınık bir şekilde geldim bu İzmir'e. Başa döndüm yani,annemin kollarına geldim. Beni en çok annem seviyordu, ben de onu tabii. Babam ve iki tane abim onlar da seviyordu ama annem kadar değil. Bahar benim ilk sevdiğimdi kimseye bağlanmayacaktım ama Baharın bir yalan gülüşüne inandım ve o benim ilkim oldu. Bahar olayı yüzünden bir daha insanlara kolay kolay bağlanmam diye düşünüyordum. Hayatı her zamanki gibi yaşayacaktım, içime kapanık bir şekilde devam ettirecektim. Bahar'la konuşmayalı birayı geçmişti. Onu çok özlemiştim. Sesini, kokusunu,elini, her şeyini özlemiştim. Sesine ihtiyacım vardı.Bunlara rağmen aramak gelmiyordu içimden. Belki o yatarken ararım onu, rahatsız olur. Belki hastadır yani kısacası onu düşündüğümden... Yoksa bir arasa ben onu defalarca arardım. Şimdi biz konuşmuyorsak, ben onun o güzelim sesinden mahrum kalıyorsam, sonuna kadar tüm suçlusu o. Kitabım bitmişti ama kitaba bir isim bulamıyordum. Ne düşünüyorsam kısa bir süre sonra o isimden vazgeçiyordum. Adam akıllı bir isim bir türlü gelmiyordu aklıma. Bir pazar sabahı hava şiddetli yağmurluydu ben de hasta olmuştum. Pencere kenarından dışarıyı izliyordum. Yağmurun güzelliği beni benden almıştı açıkçası. Yağmurun sesini dinlerken kendimi kaybetmişim, hayallere dalmışım. güzel ama gerçek olmayacak hayallerdi benimkisi. Kapı çalmış duymamışım. Bir daha çaldı, Bu sefer hızlı bir şekilde"Gir." dedim. Gelen annemdi. "Oğlum biraz ısınır, eskisinden daha iyi olursun diye sana ıhlamur çayı yaptım." deyip ıhlamur çayını uzattı. Sarıldım, özlemiştim böyle içten bir sarılışı. Dediği gibi de olmuştu. Tamamen iyi olmamıştım ama içim ısınmış, kendimi biraz daha iyi hissetmeye başlamıştım annemin sayesinde. Annem yanımda olmasa, bana sarılmasa nasıl yaşayacağımı hiç bilmiyorum. Kışın bitmesine çok az kalmıştı. Annemle babam yaşlı olduğu için hastalanmışlardı. Babamın hastalığı kanser, annemin hastalığı ise kalbindeydi. Bu durum beni çok sarsmıştı. Korkuyordum beni bırakacaklar diye. Hastaneye yatırdık.Okuldan çıktığım gibi yanlarına gidip moral vermeye çalışıyordum. Moralsiz bir adamdım ben ama annemle babamın iyileşmesi lazımdı. Bir aya yakın bir süre geçmişti. Okuldan çıktım ve hastane yolunu tuttum her zaman yaptığım gibi. Doktorlar annemin iyi olduğunu babamın durumunun ise kötüye gittiğini söyledi. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim, ben de tepkisiz kaldım. Birden annemle babamın olduğu katta hareketlilik oldu. Babamı ameliyathaneye götürüyorlardı. Ne sorsak cevap vermiyorlardı. İki saate yakın bekledik. Bu durumdan anneme bahsetmedik.Doktor iyiye gittiğini söyledi, şimdi bu durumu öğrenip de üzülmesini istemiyorduk abilerimle. Ameliyat iki saatte bitti. Doktorlar tek tek çıkıyordu. En sonunda biri yanımıza geldi, bir müddet sustu. Allah için doktor konuş, ameliyat güzel geçti de, bizi sevindir. "Elimizden geleni yaptık ama maalesef kurtaramadık, başınız sağ olsun, babanızı kaybettik." dedi ve gitti. Yıkıldık orada. O sözleri duyunca neye uğradığımızı şaşırdık. Başımıza neler geldiğini anlamadık bile. Ağladık, ağladık babamız geri gelmedi.Keşke gelseydi, ben babama fazla sarılamadım, geri dön baba sıkı sıkı sarılalım. Orada abilerimle çok ağladık. İnsanın babası ölmemeli. Babamı kaybettiğimizi anneme söylemeyecektik. Durumu biraz iyi olmuştu, babamı öğrenirse annemi de kaybetmekten korktuk. Hayatımda geçirdiğim en acı olay kendi ellerimle babamı defnettiğim andı. Annemin durumu gün geçtikçe daha da kötü oluyordu. Kazandığımız bütün paraları annemizin hastane masrafı için harcıyorduk. Annem uyanacaksa evi satarım ilaç alırım yeter ki annem eskisi gibi bana ıhlamur çayı yapsın,eskisi gibi bana sarılsın. Başka bir şey istemiyordum. Okuldan geldim, hastaneye girdim. Annemin olduğu odada hareketlilik vardı. Abilerim mutsuzdu,ağlıyordu ama dik durmaya çalışıyorlardı. Biliyorlardı ailemizde en çok ben anneme bağlıydım. Bir saate yakın bekledik en sonunda bir doktor çıkmıştı. Babamızı kaybettiğimizi söyleyen doktor... Biraz sustu,derin bir nefes aldı. Ben ağlamaya başladım, doktor konuşmaya başladı. "Elimizden geleni yaptık ama maalesef dayanamadı, kaybettik." dedi. Yere düştüm birden, sonra gözümü odada açtım. Abilerim başımda bekliyordu. "Ne olursun abi, bana bu bir rüya de,bana annemizi kaybettiğimizi söyleme. Onsuz dayanamam ben, ölürüm." "En çok sen bağlısın annemiz eve annemiz de en çok sana düşkündü. Seni böyle görürse üzülmez mi? Onu seviyorsan birazcık kendine gel, biz üzülmüyor muyuz? İçimizde kıyametler kopuyor ama elimizden başka bir şey gelmiyor, dayanmalıyız." dedi. Aslında annem beni böyle görürse çok üzülür ama onsuz ben de yaşamak istemiyordum.Annemin mezarını, babamın mezarının yanında yaptık. Yıllardır yan yana olan iki güzel insan ölürken de ayrılmadı. Babamın haberini duyan annem, babamı özledi ve bizi düşünmeden gitti. O gece ağlayarak yattım. Sabah kabuslarla uyandım. Geceden rüya gördüm ve rüyamda en çok sevdiğim insan annem vardı ve dedikleri kulaklarımdan çıkmıyor...
"Umut oğlum iki gözüm ben olmayacağım ama sen her zaman ıhlamur çayını iç. Ben hep seni izliyor olacağım. Ihlamurlar çiçek açacağı zaman döneceğim. "Anneciğim seni çok seviyorum. Sabah bunları hatırladım. Çok özlemiştim annemi. Daha gideli bir gün olmuştu. İnsanın annesiyle babası ölür mü hiç?Bir de üst üste. Okula gidip yaşadığım olayları anlattım ve bir süre izin istedim. İzin verdiler ve kendimi ne zaman iyi hissedersem o zaman okula dönebileceğimi söylediler. Uzun bir süre dışarı çıkmadım. Bahar'dan sonra bunları yaşamam çok ağır geldi. Sevdiğim insanları kaybettim bir bir. En acısı da beni tek anlayan, bana sarıldığı zaman bırakmayacakmış gibi sarılan annemi kaybettim. İnsanlıktan çıkmıştım,saçlarım uzamış, sakallarım ise darmadağındı.Gidip kesmem lazımdı ama hayata küsen biri olarak çok da takmıyordum. Akşam yatıp sabah kalkan,hayatta hiçbir şey yokmuş gibi yaşayan bir adamdım.Zaten her şeyim olan annemi kaybettim ve gözümde hiçbir şeyin anlamı kalmadı. O gece geç saatlerde yatacaktım. Çalışma odama geçip oturdum ve masa üstünde duran yazdığım ama çıkarmadığım ilk kitabımı gördüm. Kitabı çıkarmayacaktım yaşadığım olaylardan dolayı. Ama yine de bir okuyayım dedim.Baharla yaşadıklarım geldi aklıma. Hak etmemiştim bu kadar acıyı ama bahar hep hak etmişim gibi davrandı, canı sağ olsun. O gece üç gibi yattım. Annemi rüyamda gördüm. Geçenlerde yine gelmişti rüyama.Söylediği o sözler geldi aklıma. "Ihlamur çiçek açacağı zaman döneceğim oğlum" ve "Oğlum sen böyle yapınca ben üzülüyorum. Benim üzülmemi istemiyorsan kendini yıpratma. Ben ve baban seni çok seviyoruz oğlum. Ayağa kalkma vakti geldi iki gözüm."