Kırdığınız umutlar kursağınızda kalsın..
Ne kadar yağmurlu bir gün. Yıl:1982. Mart ayının 17. günü olan Çarşamba gününü takvimden koparıyorum... Pencereden dışarıyı izliyorum. Bir yandan da ıhlamur çayımı içiyorum. Penceremin saksısında papatyalar ne güzel kokuyor. Galiba toprak kokusuyla birleştiği içindi. Pencere açık, içeri hafiften yağmur damlaları giriyor. O hafta hep yağmur yağdığı için az da olsa mutluyum. Yağmuru severim en çok da yağmurun altında sevdiğim insana sarılmış bir vaziyette dolaşmayı severim. Ne yazık ki böyle birinin olmaması en güzel duygudan mahrum bırakıyor beni. Üniversitenin bitmesine az kalmıştı. Öğretmen olacaktım. En büyük hayalim olan, en sevdiğim mesleği yapacağım için mutluydum. Annemden ve babamdan ayrı kalıyordum. Bazı hafta sonları onları ziyaret edip tekrar geliyordum okula. Öğretmen olduğum zaman ilk işim kitap yazmak olacak. Yazar olmayı çok istiyordum ama öyle çok okunmak için ya da tanınan biri olmak için değil. Evimdeki raflarda kalsın diye ya da ileride çocuğum okusun diye. İçimden yazmak geliyor. Yağmur yağdığı zaman pencerenin kenarına geçip yazıyorum. Konusu aşk olmuyor genelde çünkü uzun zamandır yaşamıyorum o duyguyu, aslında hiç yaşamadım. Sevildim ama hep annem tarafından. Kimseyi de sevmedim. Sevmek istemedim, hak edenin olmadığını düşündüm çünkü. İleride ne olacak bilmiyorum ama bu zamanda kimseyi sevmeyi düşünmüyorum. Galiba büyük konuşuyorum kalbimi çalan biri olursa belki o zaman sevebilirim birini. Daha önce okuldan bir kaç defa sevildiğime dair mektup aldım ama inanmadım doğrusu... Ve mezun oldum, tatil olmuştu. İzmir'e ailemi ziyarete gittim. Komşular da özlemişti beni, en çok da Fatma Teyze... Beni karşısında görünce Umudum çok özledim seni diyordu. Uzun zamandır ayrıydım mahalleden ve açıkçası böyle güzel ortamı çok özlemiştim. Ailemle sevinç dolu kucaklaşmalar sonunda ev dolmuştu. İzin aldım dışarı çıkmak için, hava almam gerekiyordu. Mahalleyi biraz gezdikten sonra eve dönüyordum ki top oynayan çocukları gördüm.Bir çocuk kendini yola attı. Araba da karşıdan geliyordu. Durmayı zor başardı ama çocuğa hafiften çarpmıştı. Koştum hemen kaldırdım. Elinden tutuyordum, baktım öbür elinden de benim yaşlarda yada benden birkaç yaş küçük bir kız tuttu. Göz göze geldik. Ne yalan söyleyeyim böyle içten bir bakış,hayatım boyunca görmedim. Çocuğu kaldırıma oturttuk, su verdik. Bir şeyi yoktu, hemen gitti evine doğru. Kızla tanışmak istiyordum ama belki tanışmak istemez diye sormaya çekiniyordum. Bir süre sessiz kaldık ve sessizliği bozan o oldu. "Adın ne?" diye sordu. "Umut" dedim. Aslında buralı değilim üniversiteden mezun oldum, buraya ailemin yanına geldim dedim. "Senin adın ne?" diyebildim. "Bahar, benim mezun olmama daha var tek akrabam kalan teyzemin yanına geldim." dedi. "Teyzenin adını söyler misin?" diye sordum. "Fatma" dedi, "İleride oturuyor.""Fatma Teyzeyi çok severim, şu an bizim evde aramız ana oğul gibi." Dedim. Buna çok sevindiğini söyleyince "İkimiz de aynı yere gidiyoruz beraber yürüyelim mi?" diye sordum. "Olur." dedi. Neden bilmiyorum ama kendimi yakın hissediyordum Bahara. diye sordum. "Fatma" dedi, "İleride oturuyor.""Fatma Teyzeyi çok severim, şu an bizim evde aramız ana oğul gibi." Dedim. Buna çok sevindiğini söyleyince "İkimiz de aynı yere gidiyoruz beraber yürüyelim mi?" diye sordum. "Olur." dedi. Neden bilmiyorum ama kendimi yakın hissediyordum Bahar'a. Yan yana yürüyorduk, sessizliği hep o bozuyordu"Üniversiteyi bitirdiğine göre ne olmak istiyorsun?"diye sordu. "Öğretmen olmak istiyorum, öğretmen olduktan sonra da kitap yazmayı planlıyorum." dedim. "Çok güzel" dedi. "Ya sen?" dedim. "Hemşire olmak istiyorum" dedi. Sohbet ederek mahalleye varmıştık. Sohbetimiz sona erecek diye mutsuz olmuştum. Neden bilmiyorum ama içimi mutsuzluk kaplamıştı. Fatma Teyze bizim evin balkonundan bize seslendi: "Tanıştığınıza sevindim. "Bizim eve çıktık. Bahar annemle tanıştı. Annem kendisini çok sevmişti. Evdeki işleri sanki kendi eviymiş gibi yapıyordu. Fatma Teyze, Bahar'a: "Bahar kızım benim hiç çocuğum olmadı ama Umut benim çocuğum gibi." Dedi. Saat geç olmuştu, kalkmak için izin istediler. Annem, yatağı hazırladı. Ben de yatmak için kendi odama gittim. Ama yatmak gibi bir niyetim yoktu. Yatmak istesem de yatamıyorum. Bahar aklımda kaldı. Yirmi bir yıllık hayatımda kimseyi sevmemiştim. Bu ilk mi oluyor, diye bir sağa döndüm,bir sola döndüm, en sonunda balkona çıktım. Gece iki gibiydi. Bahar karşı balkonda acaba neden yatmadı, diye sordum kendi kendime. O da benim onu düşündüğüm gibi beni mi düşünüyor yoksa. Sonra saçma konuşma oğlum, kız çok güzel beni sevmez diye geçirdim içimden. Bir sigara yaktım. Ona bakarak, o güzelliğe bakarak. içiyorum. Sana bağlanmaktan korktuğum o an meğer ben sana çoktan bağımlı olmuşum.