İstanbul'a vardım. Hafta sonuydu, Bahar'la buluştuk.Öyle bir sarıldık ki birbirimize sanki bir daha ayrılmayacak gibi. Bir yerlere gittik. İkimiz de açtık, bir şeyler yedik. Kar yağıyordu İstanbul'da, galiba benim gelmemle o hafta kışın ilk karı yağmıştı. Yemekten sonra yürüdük biraz ve ben ellerimi açıp: "Allah'ım bu anı bana yaşattığın için binlerce şükürler sana. O kadar duamın karşılığını aldım." dedim.İçimde Bahara karşı onlarca cümle vardı ama ben sadece hepsini kısacık bir cümleye sıkıştırdım... Seviyorum seni Bahar... Sustu biraz ve konuşmaya başladı: "Seviyorum seni. " Bahar'ın yurda gireceği saat gelmişti. Yurda kadar beraber yürüdük. Kapıya gelmiştik. İçeriye girmesi gerekiyordu. Sarıldık yine sıkı sıkı, yanağımdan öperek içeri girdi. O gün yine geçen sefer gelip kaldığım pansiyona gittim. Ertesi sabah kendime bir ev tuttum. Artık hayatımı İstanbul'da geçirecektim. Okula gittim ve ilk iş günüme başladım.Günler akıp geçiyordu ve Bahar'la aramız daha da güzel oluyordu. Hafta sonları beni bazı yerlere götürüyordu. Çay içiyorduk, yemek yiyorduk ama tuhaf geliyordu beni götürdüğü yerler. İçime kuşkular düşse de sormaya çekiniyordum. Beni neden oralara götürüyorsun, diye soramıyordum. Mutluydu ve öyle kalmasını istedim. Bir gün okuluma geldi, çıkmama yakındı. Bir yerlere gittik, oturup sohbet ettik. Çantasını masaya koydu ve masadan ayrıldı. İçime yine kuşku düştü ve çantasını açmak istedim ama yapamadım. En sonunda eğer düşündüklerim de yanılırsam mutlu olurum eğer bu hareketlerinin arkasında bir şeyler varsa bir daha affetmem seni Bahar, diye geçirdim içimden. Çantasını açtım. İçinde okulun kitapları ve benim hediye ettiğim kitap, onun yanında da günlük gibi bir defter vardı. Aldım o defteri ve çantayı kapattım. O günlüğün orada olmadığını görene kadar onu alıp okumam ve yerine koymam gerekiyordu. Çay içip kalktık kafeden Baharı bırakıp o yazıları okumam lazımdı. O defterdeki yazıları bir an önce okumak için sabırsızlanıyordum. Bahar'la yürüyorduk, birden konuşmaya başladı: "Bir yerlere gidip oturabilir miyiz?" diye sordu. "Aslında gitmek istiyordum. Ona sarılmadığım günlerin inadına sıkı sıkı sarılmak geçti içimden ama bir yandan saçmalama oğlum, senden bir şeyler saklıyor bunu öğrenmen lazım diye içimden konuştum kendi kendime. "Ya aslında gelmeyi çok istiyorum ama okulda ilk günüm olduğu için çok yorgunum. Bir başka zaman doya doya oturup konuşuruz ama bu sefer affet beni." diyebildim. Suratını astı, gülen gözleri doldu. İlk defa benim için gözleri dolan bir insanla karşılaştım. Benim de gözlerim doldu, sarıldım ona. İçim acıdı, kendimi suçladım. Onun hakkında nasıl kötü düşünürüm ben.Benim için üzülen bir insan; nasıl arkamdan iş çevirir diye düşündüm, durdum. Eğer onun hakkında düşündüklerim tersine çıkarsa affetmem kendimi, diye geçirdim içimden. Yurda gelmiştik sonunda. Sarıldık,vedalaştık, içeriye girdi. Ben de evime gittim. Evdeki ilk günüm olacaktı, yalnız başıma geçireceğim bir gün... O kadar yalnız geçirdiğim gün varken neden bilmiyorum ama bu biraz daha acı geçecekti galiba.Öyle hissediyordum ben. Eve girdim üstümü değiştirip günlüğü elime aldım. Bir yandan bugün yaşadıklarımı aklımdan geçirince ona haksızlık ettiğimi düşündüm. Ama içimden yine de okumak geçiyordu,ben de okumaya başladım. İlk sayfaları günlük hayattan yazılardı. Aldırış etmeden okumaya devam ettim. Ortalara gelince ağlayarak okudum. Yazdıkları canımı acıtıyordu. Yazılar aynen şöyleydi: "Umut affet. Sevmeye çalıştım ama olmadı. Sevemiyorum seni. O güzel kalbine layık değilim ben senin. Ben Kerem'den sonra sevemedim kimseyi. Senin böyle güzel sevgine karşılık vermeye çalıştım ama olmadı... Doğum günüme geldiğin zaman, ilk o zaman kalbini kırdım. Oradakiler de kırdı seni . Getirdiğin hediye küçük poşette olduğu için dalga geçtik, güldük,canını yaktık. Eve gidince hediyeni açtım ve kendi ellerinle, duygularınla yazdığın kitabı gördüm. Hayatım boyunca aldığım en güzel hediyeydi. Kalbini kırdıktan sonra anladım. Affet. Ertesi gün ne oldu biliyor musun? En yakın kız arkadaşım beni kolumdan tutup bir kafeye götürdü. Ne olduğunu merak ediyordum. Kafeye girdik, en arka masaya geçtik, oturduk ve beklemeye başladık. Ben neler olduğunu soruyordum,arkadaşım ise bekle ve gör, neler olacak, diyordu. On beş dakika sonra sevdiğim çocukla bir kız sarılmış bir vaziyette içeriye girdi. Şaşırdım, benimle sevgiliyken başkasına sarılıyordu, başkasını öpüyordu.Sevgim nefrete geçmesin diye kendime kızıyordum.Ağladım orada hem de bağırarak ağladım. Herkes bana baktı. Tabii ki sevdiğim çocuk Kerem de bana baktı. Sadece o değil sevdiğim çocuğun yanındaki kız da bana baktı. Şaşırdı Kerem. Gidip masaya: "Allah'ın cezası ben seni sevmekten başka ne yaptım?Sen ne yaptın böyle güzel sevgiye karşılık beni aldattın. Ben senin yüzünden güzel kalpli bir adamı kırdım, üzdüm." diye bağırdım. O kadar ağır kelimeler kulandım ki karaktersiz adam hepsini hak etti. Aslında az bile oldu bu ona. Yurda döndüm ağladım, ağladım, bağıra bağıra ağladım. Arkadaşlarım başıma toplandı ne oldu, diye sordular. Herkese aynı cevabı verdim "Umudu olan bir adamın umudunu kırdım Allah affetmez beni." dedim. Sırf beni aldattığı için ağlamadım. Kalbi tertemiz,bana bakınca yüzü gülen Umudu üzdüm, umudunu kırdım, duygularıyla oynadım." Ben bunları okuyunca onun yaptığı gibi yaptım. Bağırarak ağladım belki sesimi duyar içi acır diye. Belki olmayan vicdanı sızlar. Yazılanlar sadece bu kadar değildi okumaya devam ettim ben de. "Umut'la gittiğimiz yerler Kerem'le gittiğimiz yerlerdi ama Umut'un haberi yoktu hiçbir şeyden.Sırf sevdiğim çocuktan nefret etmemek için çaba gösteriyorum. Umut'la sırf sevdiğim çocuğu içimde yaşatmak için beraber oluyorum. Merak etme be Kerem senin kalbin bir başka insan için atıyor ama benim kalbim senden başka kimse için atmıyor, kimseye kalbimi kaptırmıyorum ben. Sırf seni içimde yaşatmak için başka bir insanın içini çürütüyorum. Bir başka temiz kalpli adamın benimle olan hayallerini yıkıyorum. Umudunu kırıyorum kalbi zaten benim yüzümden paramparça... Yazıklar olsun sana ve bana. Sen benim sevgimin değerini bilemedin ben ise hayatım boyunca Umudun sevdiği kadar sevilmemiştim. Onun sevgisi çok ağır geldi, kaldıramadım. " Bunları okuduktan sonra onunla konuşmayı bırak yüzünü görmek istemiyordum. Beni bir aptal yerine koymuş, hiç sevmemiş, sadece sevdiği adama karşı nefret duymamak, onu unutmamak için bana sarılmış, benimle bir yerlere gitmiş. Zaten beni götürdüğü o yerlere de sevdiği çocukla gitmiş. O çocukla ne yapmışsa benimle de onu yapmış. Oysaki yüzün o kadar masum ki bir insanı salak yerine koymak, bir insanın duygularıyla oynamak, bir insanın kalbini bilerek kırmak senden beklenmeyecek hareketlerdi ama salaklık bende. Sen yüzüme önem verdin ben ise kalbine...