bölümü geciktirdiğim için özür dilerim :"
son günlerde keyfim pek yerinde olmadığı için ilham gelmiyor ve sıkıcı bir bölüm yazmak da istemiyorum. telafi amaçlı bol yakınlaşmalı bir bölüm yazdım hadi yine iyisiniz dpfmdodjdxbu arada, bu kurgu için de tanıtım videosu yapmayı düşünüyorum rpfmpfmfğdmd ama yapabilir miyim bilmiyorum, söz veremem yani. deneyeceğim sadece✌
neyse, hepinize keyifli okumalar dilerim💕
-
Jisung's POV
"Böyle değişik yerleri nerden buluyorsun?"
Minho'nun şaşkınca sorduğu soru üzerine kendimi daha fazla tutamayarak kahkaha attım. Takıldığım yerler genelde bana özeldi, kimseyle paylaşmazdım. Keşfedilmesini sevmiyordum çünkü. Ama Minho farklıydı.
Ayaklarımla salıncağı hareket ettirmeyi bırakıp arkamda duran Minho'ya döndüm ve "Eğer beni üzmezsen daha çok yer keşfedebilirsin." dedim uyarımı yaparak. Güveniyordum, beni üzmeyeceğini biliyordum. Şu an sadece işimi sağlama alıyordum. Çünkü ilk defa birine güvenmiştim ve işin sonunda üzülen taraf ben olmak istemiyordum.
Kollarını belime doladı ve ellerini karnımın üzerinde birleştirerek yüzünü boynuma gömdü. "Gerekirse ben üzülürüm ama asla sana zarar gelmesine izin vermem güzelim." Boğuk çıkan sesi her bir zerremi titretirken gözlerimi sıkıca kapattım. Kalbim her zamankinden daha hızlı çarpıyor, nasıl nefes alınacağını unutmuş gibi kesik kesik nefes alıyordum.
Dudaklarını tenimde hissederken salıncağın iplerini daha çok sıktım. Dudaklarının değdiği noktalar, nefesinin sıcaklığında kavruluyordu. Eğer şu an ayakta olsaydım, bacaklarımın beni taşımayıp yere düşmeme sebep olacağından emindim. Çünkü hissetmiyordum vücudumu, boşlukta asılı gibiydim.
"Minho." dedim ve sustum. Sahi ne demem gerekiyordu şu an? Adı neden dudaklarımdan firar etmişti ki?
Yanağıma uzun ve yumuşak bir öpücük bıraktıktan sonra saçlarımı karıştırark geri çekildi ve "Seni sallamamı ister misin?" diye sordu. Nefes alış seslerini net bir şekilde duyabiliyordum. O da benden farksızdı, hızlanmıştı nefes alışları.
Kekelememe mani olamayarak "Olur." diye mırıldandım. Üzerimde bıraktığı etki hiç iyi değildi ama güzel hissettiriyordu, şikayetçi olduğum söylenemezdi.
Okulun inek öğrencisi Han Jisung sıkıcıydı herkesin gözünde, kimse takılmak bile istemezdi. Lakin Minho yanımdaydı. O gerçek beni çözmeye çalışıyordu, diğerleri gibi ön yargılı değildi. Bunu hissedebiliyordum.
Elimde hissettiğim yumuşak dokunuşlarla beraber sonuna kadar açılan gözlerimi Minho'ya odakladım. Kucağımda olduğunu fark edemediğim ellerimi alarak salıncağın iplerini tutmamı sağlamış; elleri hala, salıncağın iplerini tutan ellerimin üzerindeyken "Yaralanmanı istemiyorum bebeğim." demişti.
Nefes nasıl alınıyordu?
Burnumun üzerine küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi ve salıncağı sallamaya başladı. Salıncak, gölün içinde büyüyen bir ağaca yapıldığı için ayaklarım gölün serin suyuna temas ediyor ve güzel hissettiriyordu.
Anın tadını çıkarırken yüzümü okşayıp geçen esintiyle beraber gülümseyerek gözlerimi kapadım. Yine ve yine en mutlu, en huzurlu anımı Minho'nun yanında yaşıyordum.
İçimdeki hoşlantı yavaş yavaş aşka dönüşüyordu ve benim kendimi frenlemek gibi bir niyetim yoktu. Hayatımı renklendiren bu adama aşık olmaktan korkmuyordum, onu hayatımın merkezinde istiyordum.
-
Salıncağın asıldığı ağacın üstündeki kulübede oturmuş ve batmak üzere olan güneşin göle yansıyan eşsiz görüntüsünü seyrediyordum. Heyecanla arkamı döndüm ve "Manzara çok güzel değil mi?" diye sordum Minho'ya.
Ama o yanımda değildi, köşede uzanmış beni izliyordu. Kollarını göğsünde birleştirirken derin bir nefes aldı ve "Öyle. Hayatım boyunca izleyebileceğim en güzel manzara." diye cevapladı sorumu.
Yaptığı ima yanaklarımın yanmasına sebep olurken hızla önüme döndüm ve "Bir gün ölürsem sebebi sensin." diye mırıldandım kendi kendime. Kalbime iyi gelmiyordu Minho, her an onun yüzünden kalbim durabilirdi. Sürekli ritmini bozup duruyordu.
"Soğuk değil mi ya? Yanıma gelsene."
Kaşlarım benden bağımsız çatılırken yeniden Minho'ya döndüm ve "Yanına gelmemle havanın soğuk olması ne alaka?" diye sordum.
O ise kollarını açtı ve "Seni ısıtacağım." dedi gülerek. Niyeti şimdi anlaşılmıştı.
"Fırsatçı."
Ayağa kalkmaya üşenip emekleyerek kollarının arasına girdim ve sıkıca sarıldım beline. Kokusu mayışmama sebep olurken burnumu tişörtüne sürdüm ve kokusunu içime çektim. Çok güzeldi kokusu, parfümle gölgelemesine sinirleneceğim türden bir kokuya sahipti.
Göz kapaklarım yorgunluğumu dışa vurmak istermiş gibi anında kapanırken, hatırladığım son şey saçlarımda gezinen ince parmaklar olmuştu. Sonrasında ise bilincim tamamen kapanmış ve yaşayacağım en huzurlu uykunun kollarına itmişti ruhumu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay Porn // Minsung (Tamamlandı)
FanfictionOkulun inek öğrencisi Jisung, arkadaş grubuna atacağı linki yanlışlıkla sınıf grubuna atar ve ortalık karışır. (Texting + Düz yazı) - Yan shipler; hyunin, changlix, chanmin, markhyuck, renmin.