2 • 1

2.8K 288 134
                                    

[2. Sezon]

1.hafta.bile.olmadı.amk

buradan ayrı kalamıyorum..

ilham gelince de duramıyorum işte öyle kötü bir huyum var pfnfğdmdpdm

umarım hoşunuza gidecek bir sezon olur💕

NOT: bu sezon düz yazı ağırlıkta olacak

-

Jisung's POV

"Güneş kremini aldın mı hayatım? Cildinin hasar görmesini istemiyorum."

Göz devirmemek için kendimi zor tutarken "Her şeyim tamam anne, beraber kontrol ettik ya." diye bir açıklama yaptım. Annem benden daha heyecanlı görünüyordu.

Gözünden bir damla yaşın süzüldüğüne şahit olduğum an garip bir his esir almıştı bedenimi. Daha önce hiç bu kadar duygusal olduğuna şahit olmamıştım, bu ilkti.

Beni kendine çekerek sıkıca sarıldı ve "İlk defa senden ayrı kalacağım, anla beni." dedi saçlarımı okşarken. Bu yıl üzerimde büyük bir baskı oluşturmuştu belki de, ama her şeyi iyiliğim için yaptığının farkındaydım. Ona her şeyden daha çok değer veriyordum.

Kısa bir süre sarıldıktan sonra "Yeterince para aldın mı yanına? Banka hesabına biraz daha para yatırayım mı hemen?" diyerek ayrıldı benden.

Kendimi tutamayarak kahkaha attım ve "Yeterince var anne. Ama eğer lazım olursa ararım seni, merak etme." dedim. Yalan yok, benim için endişelenmesi hoşuma gidiyordu. Sevgisini daha çok hissettiriyordu bu sayede.

Gülümseyerek saçlarımı karıştırdı ve "Hadi git dinlen hayatım, yarın erken kalkacaksın." dedikten sonra yanağıma bir öpücük bırakıp odamdan çıktı. Arkasından kapımı kapattım ve telefonumu alarak yatağıma uzandım.

Telefonumu, annemin de dediği gibi sınavdan sonra almıştım ve neredeyse 1 hafta oluyordu. Aldığım gün, bildirimlerimin hamile kalışına şahit olmam dışında bir sorun yoktu tabiki.

Jaemin ve Jeongin sağ olsun, her gün olan biteni rapor etmişlerdi mesajlar aracılığıyla.

Minho pek mesaj atmamıştı, ama telefonumu aldıktan sonra her gün istisnasız görüntülü olarak aramıştı. İyi olduğuma kanaat getirdikten sonra ise gün içinde yaptığım şeyleri anlattırmıştı zorla. Sonrasında da saçma sapan sohbet konuları bulup konuşmayı uzatmaya çalışmıştı. Sorun şu ki, en kısa konuşmamız bile 1 saatin üstündeydi ve annem artık şüphelenmeye başlamıştı.

Haklıydı da kadın.

Telefonuma gelen mesajları görmezden gelerek rehberde Minho'nun ismini buldum ve görüntülü arayıp beklemeye başladım. Rutinimiz haline gelmesine rağmen kalbim hala normalden daha hızlı çarpıyordu. Onu sadece ekranda görmek bile heyecanlanmama sebep oluyordu. Lakin bu heyecanımı kelimelere dökemiyordum, lügatımda da buna uygun bir kelimenin olduğunu sanmıyordum.

Bildiğim tek şey, mesafeler bile aramızdaki ilişkiye zarar vermek için yetersizdi. Bu 1 aylık süre zarfında emin olmuştum.

Aramam "Naber lan hayırsız?" diye cevaplanınca kaşlarımı çatarak ekrana baktım. Telefondaki kişinin Jeongin oluşu şaşkınlığımı zirvelere taşırken tekrar isme baktım emin olmak için.

Evet, aradığım kişi kesinlikle Minho'ydu. Peki Jeongin neden açmıştı? Üstelik akşam vakti?

"Senin ne işin var lan orda?" diye sordum merakla. Yavaş yavaş da sinirlenmeye başlıyordum.

Jeongin beni deli etmek istermiş gibi inlemiş ve "İşimiz var kapat." diyerek telefonu suratıma kapatmıştı.

Kendi kendimi "Hayır ya, inlememiştir. Ben yanlış duydum kesin." diye avuturken telefonun siyah ekranına bakıyordum boş boş.

Çok geçmeden elimdeki telefon yeniden çalınca hiç beklemeden aramayı cevaplandırdım ve sinirle ekrana baktım. Minho Jeongin'in yakasından tutarken "Bu it sana ne dedi az önce? Ve neden yakaladığımda piçlik yapmış gibi anıra anıra gülüyordu?" diye sordu.

Sinirim giderek artarken kahkaha attım ve Jeongin'e hitaben "Yarın görüşeceğiz kanka. Kolla götü." dedim. Ardından ekrana şaşkın şaşkın bakan Minho'ya döndüm ve "Bu saatte neden yan yanasınız siz?" diye sordum sinirle. Sorusunu cevaplamayı düşünmüyordum.

Minho gülerek Jeongin'i bıraktı ve "Beni Jeongin'den mi kıskandın? Ciddi misin?" diyerek yeni bir soru daha ortaya atmış oldu. Ses tonundaki dalga daha çok sinirlenmeme sebep oluyordu.

"O abazadan her şeyi beklerim, uzak dur ondan." Haklıydım ama, yokluktan kendi arkadaşına bile yavşayan birinden her şey beklenirdi.

"Sinirlenme hemen bebeğim." dediğinde sözünü kestim ve "Açıkla o zaman." dedim sinirle. Yalan yok, kıskanmıştım. Ben bile geceyi orada geçirememişken en yakın arkadaşımın orada ne işi olabilirdi ki? Düşüncesi bile deli ediyordu beni.

"Tamam tamam açıklıyorum." dedi gülerek ve devam etti. Lanet olsun, gülümseyişi bile yumuşamam için yeterliydi. "Arkadaşlarım kalmaya gelmişti. Hyunjin ve Renjun'in de burada olduğunu duyup Jaemin'le beraber gelmişler. 'Merhaba enişte' diye giriş yaptıklarında da hayır diyemedim."

Yüzümün kızardığını hissettiğimde telefonun kamerasını elimle kapattım ve utancımdan gözlerimi sıkıca yumdum. Yarın kesinlikle katliam çıkacaktı, şu an kesinleşmişti.

"Kamerayı neden kapattın?" diye sorduğunda aklıma gelen ilk bahaneyi attım ortaya: "Elektrikler kesildi."

Bence gayet mantıklıydı.

"O yüzden mi ekran kırmızı?" diyerek gülmeye başladığında ise elime baktım. Ekranı elimle kapattığım için rezil olmuştum işte.

"Beni bozduğun için cezalısın Lee Minho. Yarına kadar suratımı nah görürsün!" dedim ve telefonu suratına kapattım.

Aynı anda hem sinirlenmiş, hem de utançtan yerin dibine girmiştim. Bir de üstüne yarın bir araya gelecektik.

Hadi şimdi bu kafayla uyu bakalım Jisung. Tabi uyuyabilirsen.

Gay Porn // Minsung (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin