1 • 15

5.9K 656 587
                                    

Ayağıyla yerde ritim tutan Minho, sabırsız bakışlarını sokakta gezdiriyordu. Yaklaşık olarak 5 dakikadır Jisung'un gelmesini bekliyordu ve yavaş yavaş sıkılmaya başlamıştı.

Kotunun cebine koyduğu elini çıkardı ve kolundaki saate sabitledi bakışlarını. Evet, Jisung tamı tamına 5 dakika gecikmişti. Üstelik buluşmayı teklif eden kendisiydi.

Jisung koşarak geldi ve Minho'nun yanına varınca durup soluklanmaya başladı. Nefes nefese bir şekilde "Çok beklettim mi?" diye sordu. Geç kaldığının o da farkındaydı.

Minho tek kaşını havaya kaldırdı ve gayet rahat bir tavırla "Evet." diye cevapladı. Beklemeyi sevmiyordu. "Şimdi nereye gidiyoruz?"

Jisung umursamadı ve nefeslerini düzene soktuktan sonra "Kütüphaneye." diye cevapladı karşısındaki gencin sorusunu.

Minho yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştı. Ne yani, kütüphaneye gitmek için mi beklemişti? Eğer bilseydi, teklifini kesinlikle kabul etmezdi.

Minho'nun şaşkın bakışlarına karşılık "Bakma bana öyle." dedi Jisung ve devam etti. "Sadece bir şans ver." Minho'yu ikna etmek içinse alt dudağını sarkıtmış, sevimli bir şekilde bakmaya çalışıyordu.

Minho'nun bakışları saniyelik olarak Jisung'un dudaklarına kayarken bakışlarını kaçırdı hemen. Aklına yine o gün gelmişti, dudaklarının yumuşaklığını dudaklarında hissettiği o gün.

Karnında hissettiği alışılmadık sancıyı görmezden gelmeye çalışırken yutkundu ve istemeden de olsa "Tamam, gidelim." diyerek kabul etti. Lakin hala Jisung'a bakamıyordu.

Kazandığı zafer sebebiyle genişçe gülümseyen Jisung, "Beni takip et." diyerek önden ilerlemeye başladı. Kütüphane bulundukları yere yakın olduğu için yürüyerek gitmeyi tercih etmişlerdi.

Çok değil, yaklaşık olarak 10 dakikalık sessiz bir yürüyüşün ardından kütüphaneye varmışlardı. Dışarıdan sıradan bir kütüphane gibi görünüyordu ama Minho tam tersi olmasını diledi umutsuzca.

Otomatik kapıdan içeri adım attıkları an ise ağlamak üzereydi, tüm umutları yerle bir olmuştu. Büyükçe raflar, masada ders çalışan gençler... Burası sıradan ve sıkıcı bir kütüphaneydi!

Gerçi, inek öğrencinin tekiyle kütüphaneye gelmeyi kabul etmişti, ne bekliyordu ki?

Minho'nun duraksadığını fark eden Jisung "Gelsene, sana ders çalıştıracağım." dedi. Minho bunun her ne kadar kötü bir şakadan ibaret olmasını dilese de Jisung'un yüz ifadesi gayet ciddiydi.

Arkasını dönmüş gitmek üzereydi ki Jisung hemen onu kolundan yakaladı ve "Şakaydı aptal." diyerek çekiştirmeye başladı.

"Şakanı sikeyim."

Minho, Jisung'un bu ısrarcı tavrı karşısında sıkıntıyla ofladı ve pes etti. Şimdiden pişman olmuştu geldiğine. Üstelik gitmesine de izin vermiyordu Jisung, zorla peşinden sürüklüyordu.

Oldukça büyük olan rafların arasında ilerlemeye başlamışlardı ama Minho sadece Jisung'a bakıyordu öfkeyle, dönüp bir kere bile etrafına bakmamıştı.

Rafların sonuna geldiklerinde karşılarına merdiven çıkmıştı. Minho şaşkınca oraya baktı. Bu katta bile binlerce kitap varken bir de üst kat mı vardı?

Jisung gayet rahat bir tavırla merdivenleri tırmanırken Minho da gencin peşinden ilerlemeye başladı. Her basamakta siniri giderek azalıyor, yerini meraka bırakıyordu.

Üst kata vardıklarında meraklı bakışları eşliğinde etrafını incelemeye başladı Minho. Önlerinde uzunca bir koridor vardı. Gayet sessizdi ve loş bir ortama sahipti.

Gay Porn // Minsung (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin