Bölüm 16

92 10 18
                                    

Sabahın o keskin ışıklarına gözlerimi araladığımda derin bir nefes alıp Ekin'in o aşık olduğum, huzur bulduğum kokusunu içime çektim. Oksijen bir yana, Ekin'in kokusu bir yana bu dünyada.

Çıplak bedenine kollarımı biraz daha sarıp daha çok sokuldum. Çünkü burası benim ölene kadar kalabileceğim bir yerdi. Huzur bulduğum, güvende olduğum tek yerdi.

Almanya'daki o otel olayı aklıma gelince gözlerimi tekrar kapattım. O karanlık mahzen gibi yerde burkulan ayağımın acısının yanında oradan nasıl kurtulacağım sorusu vardı. Ta ki Ekin gelene kadar. Hani derler ya süper kahramanlar gerçek değiller diye, hepsi yalan! Benim süper kahramanım şu an yanı başımda uyuyor.

Gerçekten uyuyor ama dimi? O uyur numarası yapmaya bayılır çünkü. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözleri kapalı ve nefes alışı hala derin. Evet, uyuyor.

Yaklaşıp boynundan öptüm dün gece sürekli yaptığım gibi. Çünkü dün gece birbirimizi öpmekten daha ileriye gitmemiştik. Hafif kımıldandı ama uyanmadı. Yavaşça omzumdaki beni saran elini indirip yanından ayrıldım ve kalktım. Biz dün buraları toplar geliriz diye yalan söyledik ama aşağısı hala savaş alanı gibi...

Üstümü giyinip banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya geldim. Ekin hala uyuyordu. O sırada yan dönüp benim yattığım yastığı kendine çekip sıkıca sarıldı. Onu uyandırmadan odadan çıkıp salona geldim. Sehpanın üstündeki bardakları elime toplayıp mutfağa götürdüm. Ben salonu toplarken duyduğum ayak sesleri ile doğruldum. Ekin uyanmıştı büyük ihtimal.

Saçlarını düzelterek salona geldiğinde kaslarına düşmemek için gözlerinden çekmedim gözlerimi. 

"Günaydın aşkım." diyip yanıma geldi ve yanağımdan öptü. 

"Aşkım üstüne bir şey giysene biri görecek şimdi."

"Burda? Dağın başında?" dedi gülerek.

Haklı. Çünkü burası şehirden uzakta sakin bir yerdi ve etrafta, öyle çok yakında, ev veya başka barınacak bir yer yoktu.

Ekin elini belime sarıp beni kendine çekti. "Sen.. Buraları mı topluyordun?"

"Toplayalım dediysek evet topluyorum."

"Bırak o bardakları. Gidelim."

"Burayı böyle bırakıp mı gideceğiz?"

Yandan yandan sırıttı. "Senin müstakbel kocan zeki bir adam." diyip masanın üzerindeki telefonunu aldı.

"Aktaş ailesinin daimi bir temizlikçisi vardır Bursa'da. Her eve, her konağa o yetişir." dedi telefonuyla ilgilenirken. "Ben şimdi onu arar hallederim."

"Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim?"

Telefonu kulağına götürürken güldü. "Hatırlamıyorum ama bir daha söyleyebilirsin."

Yanağından sıkıca öpüp ona baktım. "Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum."

O sırada Ekin'in aradığı kadın telefonu açtı. Ben de yatak odasına gidip banyoda saçlarımı ve makyajımı düzelttim. Sağolsun Ekin dün gece olan rujumun anasını ağlatmış!

Makyajımı sildikten sonra odaya geldim. Ekin o sırada odada üzerini giyiniyordu.

"Makyajını silmişsin?" dedi gömleğini iliklerken.

"İhtiyacım yok. Ayrıca kadınlar ömrü boyunca farkında olmadan üç kilo ruj yiyor da sen niye benim rujumu yiyorsun?"

Keyifle kahkaha attı. "Nasıl bir duyguymuş ruj yemek merak ettim ondan. Üç kilo yediğinize göre..."

SENİN İÇİN VARIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin