Bölüm 18

86 12 30
                                    

Ekin'i karşımda görmemle sanki olduğum yerde mimlenmiş gibiydim. Ne elimi Deniz'in elinin altından çekebildim ne de tek kelime söz söyleyebildim. Sanki dilim, bir iple dişlerime bağlanmış hareket ettiremiyor gibiydim. Ya da dilim donmuş, o çözülmeden konuşamayacakmışım gibi...

Ekin sertçe yutkunduktan sonra odadan çıktı. Gördüklerini o da bekleniyordu ve bu yüzden yutkunması da çok zor olmuştu. Deniz'le birleşik olan ellerimize baktıktan sonra elimi aniden çekip kalktım ve hızlı adımlarla odadan çıktım.

Ekin o sırada merdivenleri iniyordu. Uzun bacakları ona bu fırsatı veriyordu. Nasıl ikişer ikişer çıkabiliyorsa, ikişer ikişer de inebiliyordu. Ya da buna inmek denemezdi. Trabzanlardan kayıyormuş gibi hızlıydı. "Ekin!" diye seslendim ama ya sinirinden duymadı ya da duymazlıktan geldi.

Ayağımdaki topuklular sağolsun koşamıyorum da! Nasıl olsa büroda kimse yok diye ayakkabılarımı çıkarıp kenara attım ve öncekinden daha hızlı koşmaya başladım.

Ekin o sırada iki katı inmişti bile. O uzun bacaklarıyla çok normal bu Büş! Şaşırmamak lazım!

"Ekin!" diye tekrar seslendiğimde kendini bürodan dışarı attı. O an durup orada derin bir nefes aldı.  Nefes nefese bir halde ben de gelip birkaç adım ötesinde durdum.

"Ekin..."

Dönmedi. Hala derin derin nefes alıyordu ama bana dönmedi. Yanına gidip bileğinden tuttum ve kendime çevirip gözlerine baktım.  Ama o kesinlikle benim gözlerime bakmıyordu, sinirle kolunu çektiğinde baktı sonunda.

"Ekin beni biraz dinler misin? Lütfen."

"Büşra.. Hani ben sinirliyken bir şeyi bana açıklamazsın ya! Ben dinlemem çünkü. Bak ben şu an da sinirliyim." diyip arabasına yürüdü ve binip son gazla gitti.

Aferin Büşra! Ayıkla şimdi pirincin taşını!

🌟🌟🌟

Derin bir nefes alıp aynada tekrar kendime baktım. Gayet normal görünüyorum bence. Dün geceden beri Ekin'e ulaşamıyorum. Arıyorum, ya açmıyor ya da meşgule atıyor. Saat on oldu. Şimdiye çoktan şirkete gitmiştir. Disiplinli bir mimar o, bu saate kadar evde kalmaz.

Evden çıktığımda ilk durağım Aktaş Mimarlık şirketi oldu. Şirketin kapısından içeri girip ssansöre doğru yürürken danışmadaki kadın "Büşra Hanım!" diye seslendi. Durup ona döndüm.

"Ekin Bey için geldiyseniz henüz gelmedi o."

"Bir haber verdi mi peki? Geleceğim veya gelmeyeceğim diye?"

"Hayır, aramadı."

Of Ekin! İnşallah evdesindir!

"Anladım, sağolun." diyip çıktım ve bu sefer de konağa geldim. Şimdi Meliha annem kesin evdedir. Sorsa bir şey mi oldu diye ne cevap vereceğim peki?! Büşra korkak olma! Şirkette yoktu merak ettim dersin! Bas şu zile!

Parmağımı zile bastırıp beklemeye başladım. Çok bir süre geçmemişti ki kapı açıldı. Meliha annemi karşımda görünce gülümsedim.

"Günaydın anne."

"Günaydın kızım hoşgeldin." kapıdan kenara çekilince içeri girdim. "İyi ki geldin biliyor musun? Sana çok güzel haberlerim var."

"Yaa! Neymiş çok merak ettim şimdi."

"Nerdeyse altı yıl sonra tekrar babaanne oluyorum." dedi neşe ile. 

"Aaa! Burcu hamile miymiş?!"

"Evet. Bursa'ya gitmeden önce öğrenmiş ama doktor düşük tehlikesi var diyince kimseye söylememiş. Dün Burcu burada bayıldı. Kenan hemen hastaneye götürünce orada öğrenmiş Kenan da. Dün bayağı tartıştılar."

SENİN İÇİN VARIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin