Bölüm 54

33 4 0
                                    

Alper'i emzirmeye başladığımda Ekin'in aralık bıraktığı kapıya aldırmamıştım. Zaten aralık diye tabir ettiğim mesafe de kapının dili ile kapı kasasının buluşmamasıydı.

Sinirle basamaklara vuran -sayısını bilmediğim ayak seslerine dikkat kesildim. Bir süre sonra ayak sesleri kesildi.

"Senin Nihat Karalı ile ne ilişiğin var?" diye sordu Ekin. "Niye arıyor oğlum bu herif seni?"

Nihat... Nihat Karalı kimdi ki?

"Ferhat konuşsana." dedi Ekin sesini fazla yükseltmeden ama bir kaya kadar sert tutarak.

"Abi..." dedi Ferhat ve sıkıntılı bir nefes verdi. "Bunu sonra -başbaşa- konuşsak daha iyi olur. Şimdi hadi gel, aşağı inelim."

"Bunu unuttum sanma Ferhat. Gecenin bir vakti, bu evdeki herkes uyuyacak ama ben uyumayıp senin tepene çökeceğim. Bunu bil."

Ardından duyduğum birkaç ayak sesiyle, dibimdeki kapıdan açılan koridordaki tüm sesler kesilmişti. Aşağıdan kahkaha sesleri geliyordu ama çok derinden gelen bir sesti bu. Ekin'le Ferhat arasındaki sorunu, Nihat Karalı denen adamı, bilmeden eğleniyorlardı. Allah sonunu hayır etsin inşallah.

🌟🌟🌟

Alper'i son kez emzirdikten sonra yavaşça Alper için kurdukları beşiğe yatırdım. Yerini yadırgamamıştı ve mışıl mışıl uyuyordu. Berlin'den gelmeden önce, beşiğin içindeki minderi de getirip getirmemek arasında mekik dokuyordum ama çok şükür Alper buna da alıştı. Burada kalacağımız sürece burada uyuyacaksın oğlum, alışmak senin için en iyi olanı.

Odanın aralık bıraktığım kapısı yavaşça aralandı ve Ekin yavaşça içeri girdi. Önce beşikte uyuyan Alper'e, sonra da bana baktı. "Rahat uyudu mu bari?" diye fısıldadı.

Yanına usul adımlarla yaklaşıp koluna girdim ve kulağına yaklaştım. "O rahat uyudu da... Sen benden sakladığın şeyi anlatmazsan ben rahat uyuyamayacağım."

Başını bana doğru eğip alnımdan öptü. "Eğer anlatırsam hiç uyuyamazsın. O yüzden hadi, üzerimi değiştireyim, uyuyalım."

"Ekin." dedim sert ama kısık bir sesle. Alper'in uyanmasını istemiyordum. "Zaten Alper'le yeterince uğraşıyorum bir de onu araştırmakla uğraştırma beni."

Derin ve sıkıntılı bir nefes alıp verdi ve bana baktı. "Tamam..." dedi. "Yatağa geç, geliyorum." dedi ve kolunu benden çekip odadaki banyoya girdi.

Yatağın sol tarafına geçip yorganı kaldırdım ve minnoş pijamalarımla ayaklarımı uzatarak başlığa yaslandım.

Ekin banyodaki işlerini hallettikten sonra odaya geldi ve üzerini değiştirip yatağa geldi. Benim gibi oturduğunda yorganı üstüne çekip ellerini kucağında birleştirdi. "Buyurun avukat hanım. Siz sorun, ben cevaplayayım."

Ona baktığımda sol elinin yüzük parmağındaki alyansını çeviriyordu. Sıkıntılı hali yüz ifadesinden, ellerindeki hareketten anlaşılıyordu.

"Ferhat'ı kim aradı?"

Bana döndü ve hafifçe gülümsedi. "Nihat. Nihat Karalı. Benim üniversiteden sınıf arkadaşım. Ben mimarlık öğrencisiyken, yani onunla beraber okurken, çok başarılı bir mimar olmak istediğini söylerdi hep. İstanbul'un hatta Türkiye'nin en iyi mimarı... Beklentileri çok yüksekti." Tekrar önüne döndü ve parlayan alyansını çevirmeye devam etti. "Lakin olamadı. Kurduğu şirket, Aktaş Mimarlık'la neredeyse birebir rekabet ediyordu ama bizim şirket bir adım öndeydi hep. Bunda annemin, babamın emeği büyük. Annemle babam bu güne getirdiler o şirketi. Daha sonra abim de geçti başa. Abim geçince şirket bir doru at misali şahlandı." Bana bakıp tekrar gülümsedi. "Teo arada sırada şahlanıyordu ya hani ben üstündeyken, onun gibi."

SENİN İÇİN VARIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin