Bölüm 36

44 4 0
                                    

"Kim bu saatte arayan hadsiz ya?" diyerek kalktı Ekin ve komodinin üstünden telefonunu aldı. Ekrana baktıktan sonra da aramayı sessize alıp bana baktı.  "Şirketten arıyorlar güzelim. Sen yat hadi." diyip alnımdan öptü ve yataktan inip odadan çıktı.

Sensiz uyuyamam ama bir deneyeyim bari.

Yaklaşık on dakika sonra odaya geldi ve telefonunu sinirle komodinin üstüne bırakıp laptop çantasını açtı. Laptopunu alıp yatağa oturduğunda ekranı kaldırıp açılmasını bekledi.

"Ekin n'oluyor?"

"Güzelim, çok özür dilerim ama benim birkaç günlüğüne Kıbrıs'a gitmem gerekiyor." dedikten sonra bilgisayarına dönüp her zaman bilet aldığı siteye girdi.

"Neden?"

"İş için güzelim. Hadi uyu, bugün çok yoruldun sen."

Yatakta oturur pozisyona gelip ona baktım. "Ekin ne işi bu? Bana doğruyu söyle, sen orda kumar falan oynamadın değil mi?"

"Büşra Arjantin meselesinde ne söylediysem aynısı Kıbrıs için de geçerli. Abimle orda bir projeye başlamıştık, inşaatın gidişatında bir problem olmuş. Abimi arayıp haber vermişler gel diye, Burcu doğurdu doğuracak o gidemez o yüzden ben gideceğim."

"Ben de geleceğim seninle."

"Ne?" diyerek bana döndü. "Senlik bir şey yok ki güzelim orda. Gelip ne yapacaksın?"

"Olsun. Görmüş olurum Kıbrıs'ı. Hem bir gün fazla kalır, beraber gezeriz. Olmaz mı?"

"Gezmeye vaktimiz yok Büşra. Kaç gün sürer onu bile bilmiyorum. Gaye gelmeden dönmem lazım. Hatta ben yokken de senin bestine yardımcı olman gerekiyor."

"Ona yardımcı olacak birçok insan var zaten Ekin. Peki sen? Sana yardımcı olacak kim var orda? Söylesene."

"Büşra tamam artık." diyip ekrana döndü.

"Böyle kestirip atamazsın Ekin!"

"Büşra tamam dedim!" diye yüksek sesle konuşarak bana döndü tekrardan. "Ben oraya işim için gideceğim. Ama sana söz, daha sonra ben seni oraya gezmeye götüreceğim. Söz veriyorum ama o an, şu an değil." diyip tekrar ekrana döndü. "Allah belanızı versin ya.." diye mırıldandığında bir şey demeden yatıp sırtımı ona döndüm. Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Uyudun mu?" dedi.

Hafif kımıldanıp uyumadığımı belli ettim.

"Uçak bileti bulamıyorum. Gelmek istiyor musun Kıbrıs'a?"

"İştahım kaçtı."

"Üç gün sonra için bilet buldum, beraber gidebiliriz. Eğer gelmek istersen yani."

Ona dönüp oturur pozisyona geldim tekrar. "Üç gün sonra diyorsun?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı. "Olabilir gelebilirim." dedim.

"Ama bazı şartlarım var." ona döndüğümde parmağını uzattı. "Ben ne dersem o olacak. Gezme konusunda yanında ben varsam ne istersen yapabiliriz ama ben yokken otelden dışarı adımını dahi atamazsın."

Zaten Kıbrıs'a daha önce hiç gitmemiştim. Kaybolma korkusuyla çıkamazdım da. İşaret parmağımı parmağıma geçirip yaklaştım. "Kabul."

Kabul ama sen bana çok da güvenme.

🌟🌟🌟

Can'la elimizdeki poşetlerle eve girdiğimizde Can kapıyı kapattı ve beraber mutfağa gittik.

"Evet Can Bey, hadi bakalım yap şu yeni öğrendiğin pilav tarifini." diyip tezgaha yaslandım ve ona baktım. "Ne istiyorsun, neye ihtiyacın var?"

"Derin bir kaba ihtiyacım var." dedikten sonra derin kaseyi çıkarıp Can'ın önüne koydum. Can da ellerini yıkamış havluya siliyordu.

SENİN İÇİN VARIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin