Bölüm 48

38 4 0
                                    


"Simay sen benim kuzenimle yattın. Yetmedi, onun kardeşiyle de bir ilişki başlatmaya çalıştın! Bir de bu zamanlarda benimle nişanlanmayı düşünüyordun!" dedi sert çıkan sesi.

Bu muhabbete daha fazla dayanamayıp kendimi poliklinikten dışarı attım ve kapıda bekleyen şöförün yanına ilerledim.

"Beni hemen eve götür." diyip açtığı kapıdan arabaya bindim.

"Ekin Bey gelmeyecek mi?" dedi başını eğip bana bakarken.

"Hemen dedim!"

🌟🌟🌟

Eve geldiğimde arabadaki anahtarla eve girdim ve kapıda ne kadar kilit varsa hepsini kilitledim. Ekin bu eve girsin istemiyordum, hatta mümkünse bir süre gözüme bile görünmesin!

İnanamıyorum ya! Bana evlenme teklif ederken söyledikleri kulaklarımda yankılanıyordu.

"Sen bana gerçekten sevebilmeyi, gerçekten biri için endişelenmeyi ve en önemlisi aşık olmayı öğrettin."

Başımı yatak başlığına dayayıp utanmadan ağlamaya başladım. Bana yalan söyledin! Benden önce ciddi bir ilişkin olmuş belli ki! Ben, ilk defa beni böylesine sevdi zannederken...

Nişanlanmak nedir ya?!! Madem bu duruma gelene kadar ilerledi bu ilişki, neden evlenmediniz?!

Yalnız olmama dayanarak hıçkırıklarımı setbest bırakarak, tabiri caizse bağıra bağıra ağlamaya başladım.

"Abisine sürekli söylenen KOCAM(!), bu kızla nişanlanmayı düşünmüş! Hayatına annesinden, kardeşinden başka bir kadının dokunmasına BENİMLE izin vermiş. GÜYA!!"

Arkamdan yastığımı alıp dizlerimi kendime çektim ve başımı yastığa gömüp ağlamaya devam ettim.

"Dengeli beslenmenin yanı sıra stresten de uzak durmalısınız Bayan Arslan."

Başımı kaldırıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi sildim. "Tamam..." dedikten sonra yastığı kenara attıp. Bacaklarımı uzatıp şişmeye yeni yeni başlamış karnımı sıvazladım. "Sen benim çocuğumsun. Senin için varım anneciğim "

Bebeğime bakıp gülümserken hala o kızın yüzü, vücudu, sesi geliyordu. Dişimi sıkıp tekrar derin bir nefes aldım ve kalkıp duşa girmek için dolaba yürüdüm.

"BÜŞRA!!!"

Ekin'in sesiyle açtığım dolap kapağını kapatıp odada kapısı olan terasa çıktım. Evin çelik kapısı terastan bakıldığında sol alt tarafta kalıyordu. Kapıda sürekli zile basıyordu. Şöför ise geride, arabayı evin bahçesinden çıkarıyordu.

"NE VAR?" diye bağırdım terastan. Sinirim hala geçmiş değildi ve eğer şu an Ekin'i parçalamazsam da geçmeyecekmiş gibi hissediyordum.

Başını çevirip bana baktı. "Kapıyı açar mısın hayatım? Konuşalım." dedi sakince. Ben böyle deli olurken onun böyle sakin olması beni daha da deli ediyordu.

"Seninle konuşmak istediğimi söylemedim. Hatta SENİ GÖRMEK DE İSTEMİYORUM!" Ellerimi tırabzanlara yaslayıp tüm gücümle bağırmıştım.

"Büşra gözünü seveyim, aç kapıyı. Konuşalım, sonra istersen ben kendim gideceğim. SÖZ!"

Gideceğine söz verdi Büş, al eve de derdini anlatsın. Lanet olsun ki vicdanlı bir insanım.

Aşağı inip kapıyı açtım ve kapıdan kenara çekildim. Mahcup tavırlarla içeri girdiğinde kapıdan elimi çekip yavaşça kapattı.

SENİN İÇİN VARIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin