BÖLÜM ALTI

62 61 14
                                    

 selamlar canlarım oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnnn iyi okumalar....


BÖLÜM ALTI

“Gözlerim öyle söylemiyordu.”

O gece hiç uyuyamamıştım. Jung’u düşünüp duruyordum... Sabah olmuştu...

Kalkıp yatağımı topladım. Odadan çıkıp yüzümü yıkamaya giderken Yujin’in seslerini duyuyordum. Çaktırmadan dinlemeye başladım. Duyduğum cümleler lanet olsun çok kötü...

“Hayır artık sizin için çalışmıyorum! Beni arayıp durmayın ve Sara’nın peşini bırakın. Ne beni öldürecek misiniz? Tamam bekliyor olacağım!!!”

dediğini duydum.

Hemen Yujin’in olduğu odaya girerek,

 “YUJİN BU DA NE OLUYOR SEN O ADAMLARLA İŞ BİRLİĞİ Mİ? YAPIYORSUN!!!”

“Sara sakin ol sana her şeyi anlatacağım.”

“ANLATSAN İYİ OLUR YUJİN!!!”

“Bak Sara aslında ben o adamlara çalışıyordum. O gün karşılaşmamız bir tesadüf değildi. O gün karşılaşmamız bir plandı. O adamlar beni senin elinde olan kutuyu almam için tutmuşlardı. Dün gece kutuyu alıp buradan kaçacaktım ama...”

“Ama ne?”

“Ama o gün sen merdivenden düşeceğin sırada seni tutmuştum. Sana baktığımda daha önce hiç hissetmediğim duygular içerisindeydim. Fikrimi değiştirip o adamlara çalışmayacaktım. Daha yeni beni onlar aramıştı... Bana neden dün gece kutuyu getirmediğimi sordular. Bende artık onlar için çalışmayacağımı söyledim.”

“Ama fikrini ne değişirdi?”

“Sana olan hislerim...”

“N-ne demek istiyorsun?”

“Sara ben seni seviyorum...”

“Ne!!!”

Hemen odadan çıkmak için arkamı döndüğümde Jung! Jung bizi dinliyormuş...Hemen arkasına bakmadan gitmişti...Ahh Jung yapma ama böyle. Yujin bana bakarak

“Sen Jung’u seviyorsun  değil mi?”

“Neeeeeğ!!!”

“Evet dediğimi duydun.”

“Hayır neden herkes onu sevdiğimi söylüyor ben Jung’a karşı zerre bir şey hissetmiyorum...”

“Ama gözlerin öyle söylemiyor Sara!”

“Ben bunu ağzımla söylüyorum Yujin.”

“Peki kusura bakma ben yanlış anladım.”

“Hiç önemli değil Yujin bunun için üzülmene gerek yok.”

Dedim ve hemen odadan çıkıp kendimi dışarıya attım... Sanki nefes almakta zorlanıyordum... Her şey bana ağır gelmeye başlamıştı...

Emma arkamdan gelerek bana yetişmeye çalışıyordu...

“Hey Sara bekle!”

Durup Emma’yı bekledim. Yanıma geldiğinde soluk soluğa kalmıştı.

“Sara Jung’u gördün mü?”

“Neden sordun Emma?”

“Çünkü evin her yerine baktım ama yoktu. Senin bilebileceğini düşünüp sana sormaya geldim. Nereye gittiğini biliyor musun?”

“Hayır Emma nereye gittiğini bilmiyorum.”

“Peki ama nerede olabilir? Çok endişeleniyorum.”

Emma eve geri dönmüştü. Acaba Jung nerede? Aklıma bir yer geliyordu. Acaba orada mı?

Hemen yönümü değiştirerek bir zamanlar onunla kaldığımız yıkık dökük harabeye gitmiştim. Evet tahmin ettiğim gibi orada yerde oturuyordu. Hemen yanına gidip oturmuştum. Benim geldiğimi fark ederek kendini toplamıştı.

“Neden geldin Sara?”

Neden gelmeyeyim Jung?”

“Bilmiyorum.”

“İstersen gidebilirim.”

Susmuştu. Hemen ayağa kalkıp gitmek üzereyken

“Sara dur! Gitme...” dedi.

Durdum. Jung’un yanına tekrar oturdum.

“Jung özür dilerim...”

Başını kaldırıp bana baktığında,

“Neden özür diliyorsun?”

“Çünkü seni üzdüğümün farkındayım...”

“Hayır üzülmedim ki!”

“Ah Jung hiç iyi yalan söyleyemiyorsun!”

“Peki Sara evet üzüldüm.”

“Neden Jung neden?”

“Çünkü...?”

“Çünkü ne?”

“Çünkü  seni kıskandım...!”

“nE! Ama neden?”

“Yujin ile seni birlikte gördüğümde deliye dönüyorum sadece benimle ilgilen istiyorum...”

“Jung sen ne diyorsu-"

Sözümü kesen kulübeye ateş edilen kurşundu...

Hemen Jung elimden tutarak arka kapıdan koşmaya başladı. Kaçmaya çalışırken o adamların sıktığı kurşun  birimize isabet etmişti. Jung’a baktığımda onda hiç bir kan izi yoktu...

Elimi belime koydum, geri çektim ve elime baktığımda olamaz bu kan...

“SARAAA!!!”

Büyük bir acı içinde yere düşmüştüm. Ah bu çok acı veriyor. Jung’a baktığımda ise

“SARA SAKIN GÖZLERİNİ KAPATMA DAYANMAN LAZIM SARAA!!!”

Gözlerimi olabildiğince açık tutmaya çalışıyordum. Jung bir anda bağırmaya başladı.

“BUNUN BEDELİNİ ÖDEYECEKSİN!!!!”

Jung’un dediğini tam duyamamıştım galiba ben bilincimi kaybediyorum...

PASLI KUTU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin