BÖLÜM DOKUZ

54 55 11
                                    

Selammm canlarımmm nasılsınız umarım iyisinizdir.
Bu bölüm kısa oldu farkındayım ama elimden bu kadar geldi bu aralar çok yoğunum. Umarım beni anlarsınız iyi okumalar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnnn.♡♡

BÖLÜM DOKUZ

Hala nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk... Emma, Yujin’e bakarak

“Yujin nereye gidiyoruz?”

“Benim güvenilir bir evim daha var buraya fazla uzak değil sadece 1-2 saat yürümemiz gerekiyor.”

“Uhh tamam.”

Dedi ve yolumuza devam etmiştik. Yol git gide daha da yorucu oluyordu. Önümüzdeki bir sokak lambasında bir yazı ve fotoğraf asılıydı. Daha dikkatli bakmak için adımlarımı daha da hızlandırmaya başlamıştım. Ama bir dakika bu benim fotoğrafım bu nasıl olur?

Yazıyı okumaya başladım ama ne!!

Yazıda;

“Uzun zamandır aradığımız seri katil hala bulunamadı. Bu katil iki adam öldürüp kayıplara karıştı eğer bu kişiyi gördüyseniz bize lütfen ulaşın!  Şehir Polisi ve Amirliği...”

Ama bu nasıl olur  ikinci bir kişi nereden çıktı. Ahh tabi Emma’nın babası! Onu da buldular demek ki! Bütün cinayetleri benim yaptığımı ve bir seri katil olduğumu düşünüyorlar. Bunu Emma’nın görmemesi gerekiyor. Hemen o fotoğrafı ve yazıyı elimle yırtıp çöpe attım. Hemen Jung’a baktım. Yanına giderek

“Jung seninle bir şey konuşmam gerekiyor!”

“Tamam Sara.”

Jung’un kolundan tutarak  Emma ve Yujin’in biraz gerisine geçtik.

“Jung  Emma’nın babasının benim öldürdüğümü düşünüyorlar ve seri katil olduğum hakkında her yere ilanlar vermişler!”

“Ama bu nasıl olur!”

“Bilemiyorum Jung.”

“Ah bu sefer başımız gerçekten büyük dertte Sara!”

“Evet Jung ama bu ilanları Emma’nın görmemesi gerekiyor.”

Dedim ve Yujin’in bahsettiği eve gelmiştik...

Eve girip Tam kapıyı kapattığım sırada siyah giyinimli adamlar anlamsızca etrafa bakıyorlardı. Galiba bu eve girdiğimizi görmediler. Kahretsin bizi takip etmişler.

“Çocuklar ses çıkarmayın o adamlar evin etrafında ama bizim bu eve girdiğimizi görmediler.”

Hepsi  büyük bir şaşkınlık içerisinde bana bakıyorlardı. Hemen pencereden ufak baktığımda o adamlar gitmiş! Oh şimdi rahatlamıştım. Ama artık bu ev de güvenli değil!

Jung bana bakarak,

“Ama bu nasıl olur bizi nasıl takip etmişler?” dedi

“Artık  bu evde güvenli değil  o zaman.” Dedi Emma.

Yujin de hayal kırkılığı içinde Emma’ya dönerek,

“Evet Emma maalesef artık bu evde güvenli değil. Ama henüz bizim burada olduğumuzu fark etmediler. Burada bir gün kadar kalabiliriz.” Dedi.

“Evet burada bir gün kadar kalabiliriz ama bizim burada olduğumuzu kısa bir sürede fark etmezlerse.”

Dedim ve sırt çantamı masanın üzerine koydum.  Şaşkın gözlerle balkondan dışarıya baktığımda bir adam bana dik dik bakıyordu. Sanki  gözleri yerinde yoktu. Onun yerine kırmızı kanlar akar gibiydi. Korktum ve hemen geri çekildim. Az önce gördüğüm şey neydi? Uhh çok korkunçtu. Sanki garipten kimsenin görmediği şeyler görüyordum şey gibiydi halüsinasyon...

Ama daha önce hiç böyle bir şey ile karşılaşmamıştım. Ama bunların hepsi yaralandıktan sonra olmaya başlamıştı. Galiba o kurşun da bir şeyler vardı... Derin düşüncelere dalmıştım. O kurşunda her ne varsa bu gördüklerim devam edecek gibi gözüküyor. Ama buna dayanabilir miyim?. Bilmiyorum...

Tekrar balkondan dışarıya baktığımda ise bu sefer kimse yoktu. İçimi büyük bir korku kaplıyordu. Birden aşağıdan sesler gelmeye başladı. Bu sefer aklıma her türlü senaryo gelmeye başladı. Tam aşağıya gitmek için kapıya yönelmiştim ki birden odaya Emma girdi.

“Sara hemen aşağıya gelmelisin!”

Ne olduğunu anlamadan aşağıya inmiştim.  Gördüğüm şey beni çok güldürmüştü....

PASLI KUTU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin