0.3

706 86 38
                                    

Playist:

Taylor Swift-Love Story (cover by:Sarah Cothran)

Uzun zamandır karşıdaki dolunaya yüzü dönük, bana ise sırtı dönük duran adama baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun zamandır karşıdaki dolunaya yüzü dönük, bana ise sırtı dönük duran adama baktım. Kaşlarımı çatmadan edememiştim. Kimdi bu?

"Iıı... Şey, siz kimsiniz?" Diyerek sonunda aklımdaki soruyu sorabildiğimde dişlerimi dudağıma geçirip cevabını beklemeye başladım.

Sorum ile arkasında bağladığı ellerini ayırdı ve bana döndü. Böylece arkasında bıraktığı ay ışığı arkasında parıldamaya başladı. Yüzü çok güzeldi. Üstelik arkadaki ay ışığı daha da bir güzellik katmıştı sanki. Keskin hatlara sahipti. Gözleri büyüktü. Kaşları biçimliydi. Elmacık kemikleri ise çıkık. Benden uzundu. Başında kocaman şapkaya benzer bir şey vardı. Adı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Ancak değişik olan şey: bana döndüğünde hızlanan kalbimdi. Neden bu kadar hızlanmıştı ki bu şey? İlk defa bu kadar hızlı atıyor olabilirdi. Elimi üzerine vurup durdurasım geliyordu ama karşımdaki adam bana bakıyordu ve öyle yaparsam bana deli gözü ile bakacağı için kendimi tuttum.

"Ben Veliaht Prens Lee Min Ho."

Gözlerim büyürken ne yapacağını şaşırdım. Önümde bir prens vardı ve ben onun ile arkadaşımmış gibi konuşmuş, davranıştım. Pekala, eğer geçmişe zaman yolculuğu gibi bir şey yaptıysam hiçbir şekilde pot kıramam gerekiyordu. Onu selamlam gerekiyordu ama nasıl? Sanırım önünde eğilsem yeterli olurdu.

Hızla önünde eğildim ve yine hızlı hızlı konuşmaya başladım.  "Ben çok özür dilerim. Sizin prens olduğunuzu bilmiyordum-"

Sözümü, elini havaya kaldırıp susmam istediğini söyleyerek belirttiği zaman kesmek zorunda kalmıştım. Yutkundum. Sert yüz hatları olduğu için miydi, yoksa veliaht prens olduğu için bana birçok şey yapabiliceği için mi, bilmiyorum ama gözüme çok korkunç gözükmüştü.

" Yeter! Başımı ağrıttın. Buraya nasıl olduğunu görmek için geldim. Lakin, görüyorum ki sen benden de iyisin. Ha, bu arada hafızanı kaybetmiş gibi davranmana gerek yoktu." Göz devirdi ve gideceğini söyleyip arkasını döndü.

"Veliaht prensim!"  Ona seslendiğim zaman durdu ve bana döndü. Yanına ilerledim ve merak ettiğim o soruyu sordum. "Beni neden kurtardınız ve buraya kontrole geldiniz?"

Gözlerine bakıp konuştuğumda birdenbire o çok korkunç olan bakışları mümkünmüş gibi daha da korkunçlaştı. Yine de sorumdan dolayı paniklediğini anlamak zor değildi. Bakışlarının korkunçluğundan korktuğum için gözlerimi kaçırdım ve cevabını beklemeye başladım.

"Çünkü, sen çok önemli bir bakanın kızısın ayrıca benim halkımdan biri. Halkımdan birinin başına bir şey gelmesini istemem."

Anladığımı belirtir şekilde başımı sallayıp arkamı döndüm ama aslında hiç inanmamıştım. Bir şeyler vardı bu işte.  Hiç inandırıcı değildi. Sırf bakanın kızı olduğum ve halkından biri olduğum için kendini tehlikeye atıp beni kurtaracak birine benzemiyordu. Çok saçmaydı.

Retrouvailles|Lee Min HoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin