0.8

597 80 97
                                    

Playist:

Duncan Laurence-Arcade...

     Herkes yemeğine odaklanmış ya da odaklanmış gibi görünürken neredeyse çıt çıkmıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkes yemeğine odaklanmış ya da odaklanmış gibi görünürken neredeyse çıt çıkmıyordu. Birazdan tartışılacak konu benim ile ilgili olduğu ve hayatımı kökünden değiştireceği için kalbim güm güm atıyor, soğuk soğuk terliyordum. İştahım hiç olmadığı halde bana sürekli uyarırcasına bakıp yemeğimi yemem gerektiğini gözleri ve kaşları ile işaret eden Yeonjun yüzünden birkaç lokma alıyordum birkaç dakikada bir.  Fakat biraz daha yersem kusacakmış gibi hissediyordum.

  Prenses ile sarıldıktan sonra içimde çok garip duygular oluşmuştu. Ben bunları düşünmeye fırsat bile bulamadan sırayla abim, annem ve babam girmişti içeri ve yemeğe başlamıştık hemen. Şimdi ise kimseden çıt çıkmıyordu.

  Babam boğazını temizlediğinde yerimden irkilmeden edememiştim. Hem seslere odaklanmış hem de düşüncelere dalmıştım ve birdenbire duyduğum sesten dolayı yüreğim hop etmişti. Başımı beklentiyle kaldırıp onun yüzüne bakarken herkesin ona döndüğünü fark ettim. Dudağımı ısırmaktan yara içinde bırakmıştım.

   "Öncelikle, Komutan Yeonjun ve Prenses Sun Hee hoşgeldiniz. Şimdi konuşacaklarımız aile arasında olacak şeyler olduğu içn hepimizin resmiyeti bırakarak bir aile ortamında konuşmasını istiyorum. Çünkü konumuz Choi Malikanesi'nin en küçük kızı ve onun Velihat Prens ile olacak olan izdivacı." Duraksadıktan sonra hizmetlilerden birine döndü. "Siz çıkabilirsiniz."

  Hizmetliler aynı anda eğilip selam verdikten sonra başları eğik bir şekilde odadan sırayla çıktı ve bir hizmetli kapıyı sürükleyerek kapattı.

   "Öncelikle ailenin reisi olarak konuşmak istiyordum. Hepimiz teker teker düşüncelerimizi belirtelim istiyorum." Sanki beni ya da abimi çok dinleyeceklerdi ya... Ellerine böyle bir fırsat geçmişken değerlendirmemeleri büyük bir aptallık olurdu. "Ben, Chae Hee'nin prensimiz ile izdvacına olumlu bakıyorum-"

"Ama baba! Chae Hee daha yeni yaşıt olmuş bir kız. Yaşı hala çok küçük." Şaşkınlıkla babamın sözünü kesen Yeonjun'a baktım. Çok ciddi bir şekilde ve gözlerini ayrımadan babama bakıyordu. Sanırım bana söylediklerinde yüzde yüz samimiydi. Evlenmemem için elinden gelen her şeyi yapacaktı. "Choi Yeonjun! Babana bağırıp sözünü kesemezsin. Unutma şu an karşısında Komutan Choi Yeonjun olarak değil, onun oğlu Choi Yeonjun olarak duruyorsun." Annemin söylediği cümlelerin sertliği ve soğukluğuyla titredim. Abim ne yaparsa yapsın bu kadın beni pantolona yama diker gibi saraya yamalayacak gibi duruyordu.

  "Annen çok haklı Yeonjun. Bu bir daha olmasın. Ayrıca söyleyeceklerine gelecek olursak, annen benimle on altı yaşında evlendi. Buna rağmen çok iyi bir eş oldu. Hatta bence erken evlenmek daha iyi. Yuvasına uyum sağlamak çok da zor olmuyor. Anneniz buraya gelir gelmez uyum sağladı. Kaldı ki Chae Hee on sekiz yaşında. Ondan daha küşük yaşta evlenenler var." Vücudum alev alev yanıyordu. Parmak uçlarım ise buna tezat olarak buz gibiydi. Nasıl böyle cümleler kurabilirdi ki? Eve uyum sağlamasını görmüş olabilirdi ama onun yaşadıklarını bilmiyordu, bilemezdi. Küçücük yaşta evlenmek... Bu akıl almaz bir şeydi. En kötüsü ise bunu normalmiş gibi göstermeleriydi.

Retrouvailles|Lee Min HoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin