Playist:
Louane- Je Vole...
Gaz lamasının yaydığı güzel loş ışıkta başka bir zaman olsa huzurla gülümseyip kitap okuyabilir ya da resim yapabilirdim fakat şu an ne kitap okumanın ne de resim çizmenin sırasıydı. Bunları geçtim huzur bile yoktu. Onun yerine büyük bir gerginlik hissediyordum her hücreme kadar. Her iki dakikada bir annemle göz göze geliyor ve onun delici bakışlarına maruz kalınca yuktunarak gözlerimi ondan çekip ellerime çeviriyordum fakat iki dakika sonra tekrar sıkılıp başımı kaldırınca yine annemle göz göze geliyor ve olaylar kısır döngü gibi sürüp gitmeye devam ediyordu.
Ayrıca kalbim yine hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Çok acıyordu artık. Şu evlilik olayından beri sürekli bir gerginlik ve korku içinde olduğumdan kalbimin hızını düşüremiyordum bir türlü. Of, birde bu evlilik işi vardı değil mi? Ben onu tamamen unutmuştun ve şimdi tekrar kendi kendime hatırlatmıştım.
"Yani anlayacağınız düşündüğünüz gibi bir şey değildi. Chae Hee ile sadece biraz yürüyüş yaptık ve konuştuk. Biliyorsunuz bu izdivaç mevzuları herkesten çok bizi ilgilendiriyor. Her neyse benim artık saraya dönmem gerekiyor. Saat epey bir geç oldu." Diyerek babamla konuşmasını sürdüren prens arada gözlerini benim ve annemin üstünde de gezdiriyor ve tekrar babama çeviriyordu. Annemin,"çok şükür fark edebildin." Diye homurdanmasına karşılık prensin biçimli kaşları çatıldı ve,"Efendim? Bir şey mi demiştiniz, Bayan Kim?" Diye sordu.
Herkes ona babasının soyismi ile sesleniyordu. Belli ki annemin de belli bir otoritesi vardı. Olmasa neden kimse onun bu gıcık tavırlarına ağzını açıp tek kelime etmesin ki?
"Ah, bence de saat çok geç oldu prensim. Yanınıza birkaç asker verip öyle gitmenizi önerecektim." Yaptığı U dönüşüyle yüzümü buruşturdum ve ayağa kalkan babamla prens gibi ben de ayağa kalktım. "Bence de majesteleri yanına birilerini alarak gitmeli. Bu saatlerde şehir çok tehlikeli." Diyen babamla gözlerimle prensin yüz ifadesini süzdüm. İfadesizdi. Şu an fark ediyordum da herkesin yanında ifadesiz bir yüz takınıp duruyordu.
"Öyleyse hayatım sen askerleri hazırlatırken ben Chae Hee'yi odasına götüreyim. Malum yorulmuştur." Diyen annemle zar zor yutkundum ve tüylerim diken diken oldu. "Hadi gidelim canım." Diye dişleri arasından konuşunca korkarak başımı salladım ve prense doğru döndüm selam vermek için. O an göz göze geldik ve onun ifadesiz yüzündeki değişimi gördüm. Endişeli gibi bakıyordu sanki. Yüzüm bembeyaz olmuş olmalıydı. Daha fazla prense bakmadan hızla eğilerek selam verdikten sonra arkamı dönüp annemle ilerlemeye başladım. Göz göze geldik diye bir saat dırdır etmemişti Tanrı'ya şükür.
Evin içinde ilerlerken dudağımı ısırıyordum. Artık dişlemekten dudağımın dışı da içi de yaralarla bezenmişti. Acaba annem bana neler diyecekti? Kızar mıydı? Ya da ne derdi ki? Prens açıklama yaptığına göre hiçbir şey demez ve yapmazdı. Değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Retrouvailles|Lee Min Ho
FanfictionGözyaşlarım daha fazla yerinde durmayıp, yanaklarımdan aşağı sağanak bir yağmur misali damlarken hiç onları silmeye yeltenmedim ve onun güzel yüzüne utanarak baktım. "Özür dilerim, prensim..." BXG 2021©️Choi_ChaeHee Başlangıç: 05.06.2021 *Tüm hakla...