Kraliçe Chaeyoung anlatımı
Her şeyin sonun geldiğini anlamanın yolu var mıdır? Bence var. Yoksa şuan sona geldiğimi hissetmezdim. Bana verilen bu kaderin illa ki gerçekleşeceğini biliyordum,kendimi hazırlamıştım. Aslında ben öyle sanıyormuşum. Korku etrafımı sarmıştı bile. Buna rağmen güçlü durmak zorundaydım. "Ee,sevgili kraliçemiz şimdi ne yapacaksın?" Dedi karşımda ki adam sinir bozucu sesiyle. "Anlaşma yapacağız ama bana göre,benim isteklerime göre." Dedim korkumu sesime yansıtmadan.
"Öğrenelim bakalım isteklerini." Kolumun yumuşak bir şekilde çekilmesiyle nefret dolu bakışlarımı ondan çektim. Jimin,karşımda sinirli bir şekilde bekliyordu. Arkasında ki laneti çok net görebiliyordum. Bu canımı yakıyordu. Şimdi yerine oturuyordu bazı şeyler. Benim burada kendimi feda etmemin sebeplerinden biriydi o. "Anlaşma falan yapmayacaksın değil mi? Bunu yapmak zorunda değilsin,gayet güçlüyüz. Onu yenebiliriz." Ona çaresizce baktım. Karşımdaki adamı yensem bile son bulmayacaktı.
"Anlaşma yapmalıyım Jimin,boşuna uğraşma. Geride durup izle,lütfen olayı benim için zorlaştırma yeterince zor zaten." Kararsızca gözlerime bakıyordu. Anlaşmada bahsedeceklerimi tahmin ediyordu sanki. Yanımıza bir anda Mina ve Bambam geldi. Bambam Jimin'i alıp götürmüştü. Her ne kadar dirense de Bambam güçlü bir büyüyle işini halletmişti.
"Doğru olanı yapıyorsun Chaeyoung. Laneti gördüğünü varsayıyorum. Burada kendini feda edeceksin. Hem sevdiğin için hemde halkın için. O büyü aynı zamanda senin emrin altında olan insanlara bağlı. Jimin ölürse tüm halkın ölür. Bunu yapmanın altında başka bir sebep daha var. Sen gerçek sen değilsin. Daha sonra anlayacaksın. Şimdi kanını kullan,Jimin'i koru ve güçlerini ona ver. Böylece bu ülke yeni bir krala sahip olabilir." Her şey önceden tahmin edilmiş planladıklarıma uyuyordu.
Jimin'e güçlerimi verip ölecektim. O yeni kral olacaktı,böylece ülke sahipsiz kalmayacaktı. Gerçek hükümdar ölmüş olduğu ve bana olan aşkından başka bir kraliçe olup,üreme olmayacağı için Jeong'a kanımı vermiştim,seçilen hükümdarın kanı ona geçince o da seçilmiş oluyordu artık. Jimin'in ölümünden sonra o kral olacaktı. Zaten Jimin'e 'beni unut,başka birini sev ve kraliçe yap' demezdim zamanımız hikayelerinde olduğu gibi.
Bu ülkenin gerçek hükümdarı bendim ve Jimin bana aitti bir nevi. Aşkımı başkasına verecek bir insan değilim. Gerekirse bunu da büyüyle sağlardım ki arkamda kalan ailem yeni bir kraliçeye izin vermezdi zaten. Doğru planlar yapmıştım.
"Ne olduğunu bilmiyorum, bunları nasıl biliyorsun bilmiyorum Mina ama sana güveniyorum. Bunları sorgulamayağım." Dedim. Hafifçe gülümsedi. Arkama dönüp yeniden o iğrenç suratlı adamla karşı karşıya kaldım.
"Kalbimden gelen kanımı vereceğim. Bu sayede istediğin gibi kendine ait kısımda kendi krallığını kurabileceksin. Fakat sevdiğim adama veya halkıma asla dokunmayacaksın." Kısa bir sessizlik oldu. Arkamdan itiraz sesleri geliyordu. "Pekâlâ kraliçe,sevdim bu anlaşmayı." Büyü kullanarak ilk önce arkamda kalan kişilerin yanıma gelmesini engelledim,ardından anlaşma içeriğini anlatan bir yazı yazdım. Küçük bıçağımı çıkararak düşünmeden kalbime sapladım.
Acı tahmin ettiğimden daha büyüktü. Akan kanlarım anlaşmayı imzalarken artık ne karşı taraf ne de ben bozabilirdim bu anlaşmayı. Halkıma,aileme,sevdiklerime döndüm. Büyü açılmıştı. Jimin yanıma koşan ilk kişi oldu. Beni sıkıca tutmuştu düşeceğimi anlayıp. Gözlerimi kapatıp içimdeki tüm gücü serbest bıraktım. Hepsi ona geçiyordu.
"Artık bu ülkenin hükümdarı sensin. Tek başına olacaksın ama arkanda ailem ve ailen olacak. Son kez. Son kez demek istediğim bir şey var. Sana aşığım Park Jimin. Arkamda bıraktıklarıma iyi bak. Beni her hatırladığında arkana bak. Her zaman orada bana gelmeni bekleyeceğim. Sakın zamanı gelene kadar yanıma gelmeye kalkma." Ona söyleyeceklerim bitmemişti ama fazla zamanım olmadığı için şimdilik bitmişti.
"Kardeşlerim,bir kısmınız beni bilmeden büyüdü. Ben sizi hep gördüm,izledim. Yanınızda olmayı çok isterdim ama korunmam gerekiyordu. Sizi uzaktan izleyip bir kez bile kardeş olarak konuşamamak çok üzücüydü. Konuşmaya başlamışken de ölmek zorundayım. Annem... Burada değil ama döndüğünüzde onu çok sevdiğimi söyleyin. Jungkook ve Lalisa'yı da unutmayın. Sizi seviyorum." Gözlerim kapanmak için direnirken ben kapatmamak için direniyordum.
"Chaeyoung,ölme. Böyle olmamalı. Neden yaptın ki bunu?" Diye bağırırken ağlıyordu da. Yanımıza Bambam geldi. Arkasından diğerleri de gelmişti. Diğerlerinin aksine Bambam çöküp elime bir şey bıraktı. Ne olduğuna bakacak gücüm yoktu,sadece elimde hissediyordum. Elimi sıkıca kapatmamı sağladı. Sadece Mina ve o ağlamıyordu burada. Onları bir şey bildiğine eminim.
Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda gözlerimi kapattım. Fakat kısa süre sonra tekrar açıldı. Bu sefer kendi bedenimde değildim ama. Kendi cesedime bakıp çığlık atıyordum. O an anladım,ben Jimin'e sadece güçlerimi değil kendi ruhumu da vermiştim ve onun bedeninin içinde saklanıyordum. Şaşkınlığımı üzerimden atamıyorum. Kendi bedenim öldü,başka bedende yaşamaya devam ediyorum.
Bir anda büyük bir güçle çekildiğimi hissettim. Artık elimde Bambam'in bana verdiği şey yoktu ve ben onların yanında değildim. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı,neler olduğu hakkında en ufak bilgim yoktu. Olduğum yere çöktüm,güçsüz hissediyordum. Kendimi bu boşluğun içine attım. Artık bir ölüydüm.
Ehehehe ben geldim ama Chaeyoung'u öldürerek geldim. Çok heyecanlıydım yazarken. Hâlâ daha heyecanlıyım doğrusu. Küfür etmeyin bana daha hikâye bitmedi,bekleyin azıcık ehehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Princess | Jirose
Historical Fiction"Onu kurtarabildim mi?" "Kurtardın... Şimdi ise en büyük sınavını vereceksin. Onu tekrar kendine aşık etmek." Chaeyoung × Jimin Kitap kapağı @_nightmaria tarafından yapılmıştır.