Ana Saray'daydım. Odamda uzanırken, gece nedimesi içeriye girdi.
"Kraliçem, Prens Jimin savaş ilanı sınırını dışında bekliyor." Dedi. Yan tarafımdan üstüme bir şey ve saçım için normal bir çubuk aldım.
Hızlıca bir topuz yapıp çubuğu saçıma taktım. Üstüme aldığımı da giydim ve odamdan çıktım. Saray kapısından çıktığımda yüzüme rüzgar çarptı.
Koşar gibi ilerliyordum. Kapıdan çıkalı çok olmadan saçımda ki toka düşmüştü ve saçlarım havalanıyordu üzerimdeki uzun hırka ile. (Çok havalı oluyor hayal edince yanlızzz)
Ayın ışığı yüzüme vuruyordu. Saray'ın surlarından da çıktığımda sınırın gerisinde onu gördüm. Gülümsüyordu. Çatık kaşlarım onu gülümsemesi ile düzeliyordu.
~~~
Neyin nesiydi bu rüyalar? İkinci kez Prens Jimin'i rüyamda görüyorum. Korkmaya başlamıştım artık.
Daha fazla düşünmedim. Düşünürsem işin içinden çıkamazdım. Yine Jennie'nin yanına gidecektim. Saray halkı biraz kuşkuluydu ama takmıyorlardı. Prenses Nayeon hariç...
Taktı mı taktı bana! Bir bakışları vardı, anlatamam. Bu konuyu zaten Prens Jimin veya diğer Prensesler ile konuşmayı not ettim.
Ben birazda beni bulma durumlarından bahsedeyim, hala beni arıyorlardı. Saraya girememişler sadece Prens Yoongi Jennie ile karşılaşmış ve hayvanlık yapıp aşık oldum diyerek buraya getirmişti.
Jennie buradaki herkese karşı sert, soğuk ve kin doluydu. Herkesle kavga etti yani öyle söyleyeyim. Prens Yoongi, artık yanına gitmeye de korkuyordu. En son saçında ki sivri uçlu tokayı kapıyı açtığı gibi fırlatmıştı. Çekilmeseydi gözü kör olacaktı.
Mina yine benimle geliyordu. Prenses Nayeon, söylediğine göre özellikle yanımdan ayrılmamasını söylemiş. Mina'ya çok güveniyor bu belli. Mina en güvenilmeyecek kişiydiama güvenmesi de işimize geliyor.
Jennie'nin odasına girdiğimde yine kıpkırmızı olduğunu gördüm.
"Ne oldu yine?" Diyerek yanına oturdum. Mina da diğer tarafına oturdu. "Şu Nayeon beni sinir ediyor! Bana bir bakışları var... Ah!" Dedi sinirle. "Bana karşı da öyle çok takma." Dedim. İçeriye nedimeler kahvaltılıklar ile girdi. Benim ve Mina'nın kahvaltısı da buraya geliyordu.
Sabahtan akşama kadar Jennie ile olduğumuz için bana gelecek olan jennie'ye geliyordu.
"Acıktım,yiyelim hadi." Diyip oturdum. İkiside gelip oturdu ardımdan.
Kahvaltı yapmamız bitince içeri önde muhafızlar ile Prens Yoongi ve Prens Jimin girdi. Anlaşılan jennie'den korkuyorlar.
"Prenses, lütfen birşey yapmayın,sadece konuşmak için geldik." Dedi Yoongi. Jennie of'ladı ve onayladı. "Söyle!" Dedi yine sertçe.
"İkimizde geldiğinizden beri hiç dışarı çıkmadınız, Gizli Dönem'in Gizli Orman'ına gidelim diyoruz. Tabi isterseniz." Prens Jimin, Prens Yoongi'den önce davranmıştı.
Jennie ile Mina'ya baktım. Onlarda bana bakıyorlardı. Üçümüz de aynı anda göz kırptık ve döndük.
"Tamam,gidelim." Diyip ayağa kalktı Jennie. Bizde arkasından. İkisi yolu açtılar ve Jennie'yi öne geçirdiler.
Kapıdan çok uzaklaşmadan Jennie durdu. Nereye gideceğini bilmiyor sonuçta.
Yoongi durumu anlatıp öne geçti. Yeniden ilerlemeye başladık. Nedimeler uzun hırkaları verdi. Üstümüze geçirdik ve dışarı çıktık.
6 tane at vardı karşımızda. İyi de Jennie tek başına asla ata binemez. Savaşçı ruhlu olsa da atlardan korkar. Küçükken yaşadığı bir olaydan dolayı tek binmiyor.
"Ben tek başıma ata binemem!" Dedi. "Bende sanırım nasıl binileceğini bilmiyorum." Dedim ve şirince gülümsedim. Aslında binebilirim ama ben hatırlamıyorum hiçbir şeyi onlara göre.
Etrafa bakmaya başladım,bu arada bize gelen Kunpimok'u gördüm. Tahminim doğruymuş. Koskoca Tayland Prens'i bile bana yardım ediyor! Duygulandım şuan, ne çok sevenim var.
Bunlarda hiç beyin yok mu yaa?! Tayland Prens'ini nasıl tanımıyorlar anlamıyorum diyeceğim de biz bile Kunpimok'un yüzünü zor görmüştük. Normalde devlet işlerine falan karışmaz,insan arasına çıkmaktan da hoşlanmaz.
Kunpimok,mecburen önümüzde eğilmek zorunda kaldı. Daha doğrusu Jennie'nin ama dolaylı yoldan benim için de eğildi. Diğerlerinin bir Prensliği kalmadığı için sadece Jennie'nin sayıldı.
Şu durumda ben Jimin ile ata bineceğim, Jennie de Yoongi ile. Mina ve Kunpimok ayrı atlarda olacak. Beyaz olan ata beni bindirdi Jimin,sonra kendi de bindi. Jennie ve Yoongi de aynı şekilde binmişlerdi. Mina ile Kunpimok hazırdı bile zaten.
Sur benzeri kapıdan çıkan Jennie ve Yoongi'nin ardından bizde çıktık. Kahverengi atın üstündeki Jennie'ye baktığımda önde oturmasından dolayı atın boynuna sarılmıştı.
İçimden güldüm onun durumuna. İyiki Jennie ve ben onların önlerinde oturuyorduk yoksa şuan Jennie Yoongi'ye sarılıyor olurdu.
Uzun bir yolun ardından güzel bir gölün önünde durduk. Harika görünüyordu! Üzerinde pembe çiçekleri olan nilüferler her yere dağılmıştı. Suyun rengi yeşil ve mavi karışımıydı. Ağaçlar, bulutlar, uçan kuşlar,biz,atlar her şey suda yansıyordu. İçinde olan bazı balıkları görebiliyorduk hatta.
Etrafta gerçekten mükemmel kelebekler vardı. Burası şahaneydi.Saraydan çok fazla çıkarmadığım için böyle güzellikleri pek bilmiyorum...
"Chaeyoung,noluyor?" Dedi Jennie fark ettirmeden. "Sadece... Sarayda tıkılıp kaldığımdan dolayı böyle güzellikleri bilmemem duygulandırdı..." Onunda gözlerinin dolduğunu gördüm. Elimi tutup desteklercesine sıktı.
Bende onun elini sıktım. Birbirimize buruk bir gülümseme sunup ellerimizi ayırdık.
"Siz neden bahsediyorsunuz?" İşte şimdi sanırım sıçmıştık...
İhihihi yakalandılar mı acabaaaaaa????? 🙄🙄🙄
Sınır dolalı baya oldu ama ben bölüm yazamadım özür dilerim
20 oy 30 yorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Princess | Jirose
Ficción histórica"Onu kurtarabildim mi?" "Kurtardın... Şimdi ise en büyük sınavını vereceksin. Onu tekrar kendine aşık etmek." Chaeyoung × Jimin Kitap kapağı @_nightmaria tarafından yapılmıştır.