TET -14

57 9 3
                                    

"Hayır. Valorun yanına gitti." Sesimdeki buruklukla cevap verdiğimde kral bir süre bana baktı. Olacakları düşünür gibi bir hali vardı.

"Bu olmadı işte... Valor artık daha güçlü. Eğer amaçları tahmin ettiğim şeyi yapmaksa... Bu savaş başlamadan biter!"

Tahmin ettiği mi? Büyücüde bir şeyler tahmin ediyordu! Ama söylememeyi tercih etmişti. Belki kral biliyordur. Sonuçta o da geçmiş savaşta yer almıştı ve bir çok şeyi biliyor.

"Tahmin ettiğiniz şey ne?" Bomboş Taht Odasında ileri geri turlarken sorduğum soruyla durdu. İşaret parmağını sağa sola sallarken aynı zamanda kafasını da olumsuz anlamda sallıyordu.

"Hayır, hayır. Bunu size söyleyemem. Önce büyücülerle konuşmam gerek."

"Konuş o zaman. Daha hızlı davranmalıyız. Bütün krallıklara elçiler gelmiştir. Bize de her an gelebilir. Yaklaşık bir ay içinde bütün ordular hazır olup Uzak Doğuya doğru yola çıkmış olacak. Tahminimce yaklaşık 9 ay civarında oraya varabilirler. Bu da savaşa 9 ay kadar bir süre kaldığını gösterir. Eğer acele edersek elementleri toplayıp orduları da oraya ulaşmadan yok edebiliriz!"

Argus planı anlatırken dikkatle onu dinledim. Büyük savaşa geri sayımın başlamış olması daha çok heyecanlanmama yol açsa da düzgün düşünmeye çalışıyordum. Argus doğru söylemişti ve planda çok doğruydu. Ordular oraya varırsa savaşamayacağımız kadar güçlü olabilirlerdi. En doğrusu oraya ulaşmadan onları durdurmaktı.

"Doğru söylüyor. Elçiler normal kişiler değilse bu Valorun onlara sihir uyguladığı yada gücünden verdiğini gösterir. Eğer ordular oraya ulaşırsa Argusun bahsettiği kadar güce sahip yüz binlerce kişiyle savaşmamız imkansız olur. Onları oraya ulaşmadan geri döndürmeliyiz."

"Hepsini ikna etmemiz imkansız. Bu çok zaman alır. Onları direkt yok etmeliyiz. Geri dönerlerse Valor onları tekrar isteyebilir. Yada savaşta krallar gönüllü olarak ordularını verebilir. Orduları yok edip krallıkların savaşa karışmalarını önlemeliyiz. Ordu gücü olmayan krallıklar sessizce oturup beklerler. Bizde yapmamız gerekeni yaparız."

"O kadar insanı ha ayrıyken öldürmüşüz ha birlikteyken ne farkeder. O orduları oluşturan topluluklar insanlardan oluşuyor. Ve onlarında aileleri, yaşantıları var. Bizde onları kurtarmak için savaşmıyor muyuz? O kadar insanı öldürürsek savaşı kazandıktan sonra yüz binlerce insanı kendi ellerimizle katletmiş oluruz. Biz bize düşeni yapıp onları kurtaracağız. Eğer savaş sırasında geri gelir ve bize karşı olurlarsa bu onların tercihidir. O zaman gözlerindeki yaşa bakıp bakmamak sana kalır."

Haklıydım.

Argus bana bakarken kral yanımıza yaklaştı.

"Doğru söylüyor. Kralları ben halledeceğim. Belki bir anlaşma yada bir savaş. Ama onları bu büyük savaştan uzak tutacağım." Biraz durduktan sonra devam etti.

"Şimdi daha fazla vakit kaybetmeden harekete geçelim. Önce Ris'in yanına gidip Tılsımı ondan alalım. Argus Toprağa hükmettiğinde sana da çok yardımcı olmuş olacak. İki kişi olursanız şimdikinden daha güçlü olursunuz. Bende Valorun planladıklarıyla ilgili büyücülerle konuşacağım."

"Nasıl olacak? Güç nasıl bana geçecek?" Argus heyecanla konuştuğunda yüzümde küçük bir gülümseme oldu.

"Bana geçerken yıldırımlar tüm bedenimi sarmış, gök yüzü deliye dönmüştü." O anı hatırlayınca yaşadığım acıyı tekrar hisseder gibi olmuştum.

"Sana geçerken de... Yer yerinden oynayacaktır eminim. O an orada olmak isteyeceğimi zannetmiyorum." Devam ettiğimde bu sefer Argus gülmüştü.

TILSIM: ELEMENTLER TOPLANIYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin