"Ağlamayı kes artık sırılsıklam olduk burada!"
Ellerimle kapadığım yüzümü açtığımda gözlerimin kızardığına emindim. Yaklaşık beş on dakikadır bu şekildeydik ve en sonunda Toprak Elementi isyan etmişti.
Hem orada duracağınıza gelip yardımcı olun bari. Neden ağladımı bile sormuyorlar. Üzülmekten çok sinir oluyorum!
Bu sefer bir şimşek çakmış ve yağmur hızlanmıştı. Duygular çok fazla yoğun olursa o zaman havayı kontrolüne alıyordu güç.
Sihir Elementi yağmura karşılık başını eğmiş yere bakıyordu. Bu hala neden gitmemişti?
"Ben gidiyorum. Neden hala sizinle durduğumu bilmiyorum zaten. Hem senin adın neydi?"
Toprak Elementi ayağa kalkarken bana karşı söylediğinde kendime geldim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu artık.
Derin nefes alıp ayağa kalktığımda herkes ıslanmış yerler çamurlaşmıştı. Yağmur hala yağıyordu ellerimi çapraz duruma getirip çektim.
Bir anda kesilen havaya bakarken bunu daha önce neden yapmadığımı bilmiyordum. Sanırım ağlayasım vardı...
Sihir Elementi tekrar bakışlarını bana çevirdiğinde Toprak Elementine doğru bir iki adım atmıştım.
"Bunu madem yapabiliyordun neden yapmadın? Şu hale bak!" Üzerine bakıp tekrar bana döndü.
"Alessi."
"Bende Argus. Umarım bir daha karşılaşmayız Alessi."
Beni annen babandan daha fazla göreceksin Argus. Üzgünüm.
"Bak Argus. Hiç bir yere gidemezsin! Bilmen gereken şeyler var. Bunları ciddiye alırsın yada almazsın orası sana kalmış bir şey ama dinlemek zorundasın! Hem herşeyi gördün. Bütün bunları..." Ellerimi kenara açıp havayı gösterdim. "Bunlardan sonra hala inanmazsan zor kullanmak zorunda kalırım zaten. Hem ayrıca neden seni kurtardık hiç düşünmüyor musun?"
"Bak Alessi. Öncelikle istediğim yere giderim! Bilmem gereken şeylerden önce yapmam gereken şeyler var. Onlardan sonra eğer, belki, bir ihtimal karşılaşırsak ve ben hayattaysam anlatırsın. Bütün bunların ne olduğunu anlamaya çalışmayacağım. Aklımı kaçırmak istemem, çünkü bunlar normal şeyler değil. Ayrıca sen bana ne şekilde zor kullanabilirsin ki?" Son cümlesini yüzündeki alayla söylediğinde saplı olduğu yerden çıkardığı kılıçla bana doğru bir adım attı.
Bir şeyler yapmam gerekiyor çünkü gideceği belli! Ama benimle büyücüyü aramaya gelmesi imkansız. Acaba gidip büyücüyü bulsam ondan sonramı Argusla uğraşsak?
Kılıcını bana doğru uzatan Argusa bozuntuya vermeden düz bir şekilde baktım. Zor kullanmaktan kastım zorla Tılsımı ona vermekti. Ama tabi ki böyle bir şey olacağını düşünmüyorum. Bu onun kaderi ve bir şekilde kabul edecek.
"Seni şurada öldürsem, bana kim ne yapabilir? Ayrıca sen beni nasıl engelleyebilirsin? Senin şu yıldırımlardan daha hızlıyım."
Sinirlendiğimi hissediyordum. Büyücü olmadan onunla başa çıkamayacaktım. Bu dediklerine şimdi değil daha sonra pişman etmeyi aklımın bir köşesine kazırken ona karşılık bende yüzüme alaylı bir gülümseme taktım.
Onunla tartışmak istemiyordum. Ne yapacağı belli olmazdı. Casus psikopatın teki! Tılsım neden onu seçmiş merak ediyordum doğrusu.
O an uzun bir aradan sonra Sihir Elementi yerinden hareketlenip Argusa doğru yürümeye başlamıştı. Yüzündeki bıkkınlığı farkedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM: ELEMENTLER TOPLANIYOR
FantasyOnlar kazanmıştı. Eğer amaç düşmanın istediğini ona vermemekse evet, kazandılar. Ama kazanmak hayatta kalmayı başarmaksa hayır, kaybettiler... * * * Yüzyıllarca nesillerle süre gelen güçler ilk kez devam edecek bir soy bulamamış ve...