Zayn & Shaed - Trampoline
🌼
M.Y.
Üzerinde küçük çocuğun baş harflerinin bulunduğu kutu küçük çocuğun kalp ritmini fazlasıyla bozuyordu. Annesi yanı başında onun bu heyecanına tebessüm ederken çocuk en sonunda ambalajı yırtıp kutuyu dışarıya çıkardı. İçerisinde birkaç tane okuma kitabı, üzerinde papatya deseni olan bir kupa, birkaç boyama kalemi, beyaz gül tohumu ve saksı vardı. Küçük beden bu noelde bu kadar fazla hediye almayı beklemiyordu.
"Teşekkür ederim Çiçeğim, benim hediyem seninkinin yanında küçük kalsa da ben kendi ellerimle yapabileceğimin en iyisini yaptım." Elleri kendi hediye kutusunu kenara koyduktan sonra ince dikdörtgen hediye paketini bu dünyadaki en çok sevdiği kişiye uzattı.
Annesi hediye paketini nazikçe açtıktan sonra karşılaştığı siyah defterle şaşırdı. Ardından içini açtığında her sayfada farklı bir kurutulmuş çiçek olduğunu farketti. Mutlulukla oğluna döndüğünde oğlunun merakla onu izlediğini gördü. "Yoongi'm, çok güzel olmuş. Ellerine sağlık bebeğim. Çok teşekkür ederim," Yoongi ufak bir rica ederim dedikten sonra annesine sıkıca sarılmıştı.
Yoongi annesinden ayrılıp babasının ona aldığı hediye paketine uzandı sonra. Annesindeki yaşadığı heyecan söz konusu dahi olamazdı ama yine de heyecanlıydı. Ambalajı yırtıp heyecanla babasına baktığında gülümseyerek onu izlediğini farketti. Ambalajı daha bir heyecanla açtığında karşılaştığı şeyler onu fazlasıyla heyecanlandırdı. Bir renkli basketbol topuydu ve Yoongi kesinlikle mavi tonlarını çok severdi. Heyecanla topu kenara koyup babasına sarıldığında babası da ona sıkı bir kucaklaşma verdi.
"Seni seviyorum oğlum."
🌼
"Seni arıyorlar ama bulamayacaklar. Seni o adama vermeyeceğim. İğrenç ona benzeyen yüzünü de kimse görmeyecek. Burada çürüyüp gideceksin. Sana yemek bile vermeyeceğim. Annenin zamanında yaptığı hataların bugün hepsini sen bu odada çekeceksin!"
Beni kim arıyor? Beni hangi adama vermeyecek? O adam kim ki ona benziyor olabilirim? Annem ne hatası yaptı? Kaç saattir buradayım? Çok yorgunum, uyumalı mıyım? Çok acıktım. Başım dönüyor, yaralarım sızlıyor. Babam beni neden sürekli dövüyor? Jungkook'la beni soyunma odası kamerasından mı gördü?
Bakışlarımı cama çevirdiğimde kilitli camlarla gülmeye başladım. Çok önceden planlamış gibiydi. Ben evde olmadığımdan beri bunun üzerinde çalışıyordu sanki.
Yaralarıma dikkat ederek kalksam da canım fazlasıyla acımıştı. Önce cama ilerleyip saatin kaç olduğunu anlamaya çalıştım. Ben buraya geldiğimde saat öğle arasına gelmek üzereydi. O zaman hava karardığına göre muhtemelen saat sekiz veya dokuzdu. Noele birkaç saat vardı.
Adımlarımı odamdaki banyoya yönlendirdim. Duş alıp bedenimi gevşetmem gerekiyordu. Suyu ayarlayarak küvetin tıpasını kapattım ve suyu doldurmaya başladım. Onu beklerken lavaboya gitmiş ve aynadan yüzümü incelemeye başlamıştım. Çenemde çok çok hafif bir sakallanma vardı sanki. Babam hiç hoşlanmadığı için elime tıraş köpüğü sürerek güzelce yaydım. Ardından tıraş bıçağıyla tüyleri kesmeye başlamıştım. İşim bittiğinde yüzümü güzelce yıkadım. Tıraş bıçağını yerine koyarken farkettiğim şeyle bedenim kaskatı kesildi.
Jilet kutusu.
Bu zamana kadar jilet almayan benim dolabıma babam jilet kutusu mu koymuştu. Bu da ne anlama geliyordu?
Ölmemi mi istiyordu?
Ellerim titreye titreye kutuyu açtığında bir sürü jiletten yalnızca bir tanesini elime aldım. Bir daha düşünmedim. Babasının bile artık istemediği biriysem burada kalmama gerek bile yoktu.
Cesedimi süsledim.
Tüm soğuk kanlılığımla dolabımı açarak en sevdiğim kıyafetlerimi giydim. Beyaz V yaka gömleğim ve siyah deri görünümlü pantolonum. Boğazıma küçük bir fular ekledim. Ardından aynamın önüne geçerek küçük bir göz makyajı yaptım. Yüzüme fondöten sürmedim. Arkamda bıraktıklarımın üzerimde sevdiği kısımları boyamayı istemedim.
Jungkook çillerimi, Taehyung beyaz tenimi severdi.
Arkamda bırakacaklarımı düşünmemeye çalıştım çünkü eğer düşünmeye başlarsam vazgeçerdim. Vazgeçme şansım yoktu.
Usulca girdim küvete, içimde oluşan büyük korkuyla. Ne de olsa birkaç dakika içerisinde benim için bu dünya yok olacaktı.
Arkamda bırakacaktım çoğu şeyi.
Babamı, annemin mezarını, Taehyung'u, Jungkook'u, basketbol takımını ve akrabalarımı.
Vazgeçiyordum artık bir umut hayata tutunmak için verdiğim çabalardan.
Annemin yanına gidiyordum işte, yıllardır çektiğim hasreti burnumu sızlatırken.
Derin bir nefes alarak başımı küvetin kenarına yasladım. Soluklanıp yüreğimdeki yangını dindirmeye çalıştım. Dinecek gibi olmayınca vazgeçtim.
Başımı kaldırdım küvetin kenarından ellerimi usulca uzattım dizlerimin üzerinden. Jileti açtım ve sol bileğime yasladım. Titrek bir nefes döküldü dudaklarımdan.
Yokluğum en çok Taehyung ve Jungkook'u üzecek gibi geliyordu. Umarım beni çabuk unuturlardı. Kimsenin arkamdan üzülmesini istemezdim.
Jileti bastırarak yavaşça aşağıya doğru kesmeye başladım derimi. Kanım sanki bu anı bekliyormuş gibi hızlıca çıktı kesikten. Sağ bileğime döndüm hemen. Onu da kestim.
Başımı küvete tekrar yasladım. Bu sefer kendime rahat bir pozisyon buldum. Ellerimi küvet kenarlarına yerleştirdim. Bir bacağımı kırıp kendime doğru çektim, diğerini ise öylece bıraktım.
Başım dönmeye başlıyordu ve gözlerim kararıyordu.
Sanki kapımın sesini duydum.
Sesler çok bulanık.
Siren sesi?
Taehyung?
Jungkook?
🌼
İnsanlara davranış biçimimize çok fazla dikkat etmeliyiz.
Sonuçlarının ne olacağını bilemeyiz.Sizleri seviyorum,
Bir sonraki bölüm görüşmek üzere💜-Sura
12.06.2021
20.20
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i need u | yoonkook
Fanfiction"Sevgine ihtiyacım var." 28.04.2021 - 26.07.2023 @surackerman