Kalabalık barda köşeye çekilmiş beş kişi içki eşliğinde sohbet ediyordu. Hepsi hafiften sarhoştu ama aralarında en kötü durumda olan Mike'dı. Hepsinden az içmesine rağmen vücudu alkolü kaldıramamış ve yerinde hafifçe sallanmaya başlamasına sebep olmuştu. Boun kafasını prem'in omzuna yaslamış ağladığının farkında olmadan öylece karşısında yamukça oturan adamlara bakıyordu. Garip bir şekilde alkol her zaman Boun'u ağlatırdı. Prem bunu bildiğinden onun tek içmesine çoğu zaman izin vermez, ağladığında başını koyduğu omzun kendisine ait olmasını isterdi. Çünkü kendisi de sadece diğerinin omzunda ağlayabilirdi.
Prem elindeki yarısı içilmiş bardağı masanın üzerine koydu. Buradan çıktıklarında diğerleriyle kim bilir ne zaman görüşebilirlerdi. Dağılmak zorundaydılar ki hem bunu kendileri istiyordu hem de takip edilme ihtimalini en düşük seviyeye indirmeye çalışıyorlardı. Canlarını yaktıkları insanların sayısı az değildi.
Siyah saçlı genç elini kaldırıp omzundaki başın saçlarını okşadı. Onun ağladığını henüz fark etmemişti. Yarın çıkacakları yolculuğun detaylarını düşünüyordu ki bir sorun çıkmasın. Güney Kore'ye gitmeye karar vermişlerdi Boun'la beraber. Yeniden yaşadıklarını hissetmek için iyi bir yerdi. Yanında sallanmakla meşgul olan kişi ise burada ama farklı bir şehirde kalmaya devam edeceğini söylemişti. Onlara göre hava hoştu tabii. Nereye isterlerse gidebilirler ve mutlu olabilirlerdi. Prem hafifçe güldü, Mike'a Kore'ye gitmek istediklerini ilk söyledikleri zaman verdiği tepki buydu. Onlara göre havanın hoş olduğunu söylemiş ve sahteden surat asmıştı.
"Hey yeter bu kadar sırnaştığınız odanızda devam edin ha?" Prem gözlerini devirerek söylemişti ama cümlesi muhatap bulamamıştı. Mew ve Gulf kendi dünyalarındaydılar. Prem çokta uzun sayılamayacak bir süredir tanıyordu Gulf'ı. Gerçekten tanımaktan bahsediyorum. Gözünde öyle yüksek bir yerdeydi ki bugün gitme bizimle kal dese omzunda uyuklayan adamı da ikna eder kalırdı. Kolay değildi bir can kurtarıp özgür kılmak. Gulf yapmıştı, canından çok sevdiği adamı kurtarmış ve üstüne özgür olmalarını sağlamıştı. Elbette tek başına yapmamıştı bunu ancak lider oydu değil mi? Onları kendi zaferlerine götüren lider. Derin bir nefes aldı Prem ve gözlerini ikilinin üzerinden çekti. Onları özleyecekti. Eskisi gibi kafası estiğinde yanlarında bitemeyecek olması canını sıksa da bu hep hayal ettikleri şeydi. Bu uğruna can vermeye hazır oldukları özgürlükleriydi.
Gulf sadece gözlerine bakarak koca bir hayatı yaşayabileceği adamın sevimliliğine dayanamamış ve yanağını parmakları arasına kıstırmıştı. Bu akşam için planları olduğundan Mew ağlayıp da uyandıktan sonra arkadaşlarıyla buluşmak için ısrar etmişti. Israr etmek zorunda kalmıştı çünkü Kana onun iyi olmadığını bildiğinden odada kalmanın daha iyi olacağını düşünüyordu. Beyaz tenli olan bunun son buluşma olduğunu bildiği içinde en azından Kana'nın vedalaşması gerektiğini düşünerek gitmek için ısrar etmişti. Doğrusunu söylemek gerekirse vedadan daha çok kendi dünyalarında oynaşmak gibi olmuştu bu gece.
Mew, esmer olanı elinden tutarak oturdukları geniş koltuktan kaldırdı. Karşılarında oturan üçlüden ikisi de ayaklandığında Mike ani hareket yüzünden uyanmış ve durumu yanlış anlayarak hızlı bir hamleyle ayağa kalkmaya çalışmıştı. Ancak sarhoşluğu onun yere düşmesine ve orada kalmasına sebep olduğunda diğerleri tanıdık manzara yüzünden umursamamışlar ve birbirlerine sarılmak için yaklaşmışlardı.
Gulf önce Boun'a sarılmış geri çekilirken de Prem'e iyi bakmasını fısıldamıştı. Ayrıldıklarında Mew ile sarılmakta olan Prem de aynı seyi Mew'un kulağına fısıldadı. Beyaz tenli olan hafifçe başıyla onaylandığında ayrılıp diğeriyle kucaklaştılar.
"Seninle dost olmak verebileceğim en iyi kararlardan biriydi. Her şey için teşekkür ederim. Kendine iyi bak. " Kana Prem'in kulağına da fısıltıyla söylediklerinden sonra geri çekildi. Siyah saçlı genç adamın gözlerinin içine baktığında kahve gözlerinin dolduğunu görebiliyordu. Kana gülümsedi ve kaşıyla arkasında duran yarı sarhoş ve ağlamış adamı işaret ederek dudaklarını oynattı ve 'ona da' dedi. Prem dolu gözlerini elinin tersiyle kuruladığında kafasını sallayarak onu onayladı. O sırada Boun arkadan beline sarılmıştı bile. Dört adam birkaç saniyelik duraklamanın ardından dikkatlerini yerle uzay düzeyinde ilişki yaşamaya başlamış sarhoş adama yönelttiler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey! Ayçiçeği • MewGulf
FanficBenim güneş olduğumu söylemişti. Bense onun Günebakan olduğunu söylemeye cesaret edememiştim. Sanırım tek pişmanlığım buydu.