𝟎.𝟒

677 70 90
                                    

🌺𝓞̈𝓷𝓬𝓮𝓴𝓲 𝓫𝓸̈𝓵𝓾̈𝓶𝓾̈ 𝓸𝓴𝓾𝓭𝓾𝓰̆𝓾𝓷𝓾𝔃𝓪 𝓮𝓶𝓲𝓷 𝓸𝓵𝓾𝓷🌺
✨𝓞𝓴𝓾𝔂𝓾𝓹 𝔂𝓸𝓻𝓾𝓶 𝔂𝓪𝓹𝓶𝓪𝔂𝓲 𝓾𝓷𝓾𝓽𝓶𝓪𝔂𝓲𝓷✨
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yeonjunun odasına koştum. Ona bir şey olmasını kaldıramam. Garip biliyorum ondan nefret ediyorum ama yine de ona kıyamıyorum. Hadi ama ben bir seri katilim nasıl birine kıyamam ki? Aptal kendim bu sorunun cevabını bilsem ona göre davranırdım zaten.

Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm manzara ağlamama neden olabilirdi. Yeonjun darmadağın halde yatağında oturmuş ağlıyordu. Yere düşüp kırılan ise komodinin üstünde duran cam sürahi bardakmış.

-Yeonjun sakin ol ben buradayım.
-Olamam! Tıpkı o gün ki gibi yatakta kan var. Yatakta kan var.

Baktığımda düşen cam parçalarını ayaklarına açıkta kalan bacaklarına ve ellerine batmıştı.

-Yeonjun onlar senin kanın. Canın acıyor olmalı. Hadi kalk pansuman yapalım.
-Onun da kanı vardı yatakta. Onun da canı acımış olmalı ama onu pansuman kurtaramaz Soobin.

Kimden bahsettiğini zerre bilmiyorum ama sakinleşince soracağım. Yeonjuna biraz daha yaklaşıp sarıldım. O da sanki bunu bekliyormuş gibi kollarını boynuma sardı. Choi Yeonjun'un her şeyi güzeldi. Buna leylak bahçesini andıran kokusu da dahil.

Küçük bir çocuk gibi kıvrılmıştı ve göz yaşları boynumu ıslatmaya devam ediyordu. Ne yaşadı öğrenmem lazım. Artık göz yaşları yoktu sadece arada iç çekiyordu o kadar.

-Yeonjun sakinleştin mi?
Cevap vermiyor.
-Yeonjun?

Hala bir cevap yok. Kafamı eğip ona baktım. Uyuyordu. Hem de dünyaya yakışmayacak derece de masum uyuyordu. İçimde ki onu sarıp sarmalama isteği artıyor ama sadece uyurken. O benden nefret ediyor. Beni asla sevmeyecek. Bende onu sevmeyeceğim belki. Hem sevsem bile kalbime gömüp unutacağım. Yeonjun ile benim biz olmamız imkansız.

Yeonjunu kucağımdan indirdim ve yatağa bıraktım. Sanki onu bıraktığımı anlamış gibi hemen uyanmıştı.
-Soobin gitme.
-Bir yere gittiğim yok sadece yara bandı bulmaya çalışıyorum.
-Boşver yara bandını. Ben iyiyim.
-Ama yaraların öyle demiyor Choi Yeonjun.
-Cidden çok inatçısın. Yara bantları yan komodinde. Dikkat et camlar batmasın.

Yeonjun'un dediği yeri açtım ve içinde ki yara bantlarını aldım. Çekmeceyi biraz daha karıştırınca içinde ki dezenfektan ve pamuğu da aldım. Küçük birde cımbız.

-Telefonun flaşını yaraların üstüne tut. Camları çıkarırken canın yanabilir. İstersen elimi sıkabilirsin.
-Dediklerini yapacağım. Hem ben dayanıklıyım. Bana bir şey olmaz.
-Yeonjun ne diyorsam onu yap.

Elini tuttum ve diğer elinde ki telefonu yarayı görebileceğim bir şekilde konumlandırdım. Parçaları çıkarırken yüzünün şeklinden canının acıdığı belliydi. Sonunda tüm parçaları çıkartıp yara bantlarını yapıştırdım.

-Canını yaktıysam özür dilerim Yeonjun ama tüm parçaları temizledim.
-Teşekkür ederim.
-Öyleyse ben gidiyorum. İyi geceler.
-Dur gitme!
-Neden?
-Ben uyumak istemiyorum. Uyursam yine kabus görürüm. Yanımda kalsan bende sana her şeyi anlatsam olur mu?
-Olur Yeonjun. Kay kenara.

Yeonjunun çekildiği yere yerleştim ve kollarımı beline sardım. Tanrım bir erkeğe göre incecik beli var. Cidden Choi Yeonjun gerçek olamayacak kadar güzel. Kafasını boynuma koydu ve beklemeye başladı. Sanırım diyeceklerini toparlamaya çalışıyor.

-Biz 4 kişilik sadece adı üstünde bir aileydik. Ama hepimiz ayrı insanlardık. Babam bir fahişeyle yatıp kalkardı. Annem ise bir temizlik hastası. Ben ve küçük kız kardeşim de öylece yaşar giderdik. İkimiz birbirimizin yaralarına merhem olmaya çalışırdık.

𝐓𝐮𝐞𝐮𝐫𝐬 𝐄𝐧 𝐒𝐞𝐫𝐢𝐞-𝐘𝐞𝐨𝐧𝐛𝐢𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin