Duvarın arkasından gizlice baktığımda Marcus denilen pislik Lena' yı duvarla arasına almıştı. Tam sinirle yanlarına gidicekken durup dediklerini dinledim.
MARCUS: *Sana hayati yaşatabilirim beni seçmen yeter .* Son haddeye gelmişti taa ki Lena'nın ağzından çıkanı duyana kadar
LENA: *Sende beni istiyorsun yani öyle mi?*
MARCUS: *Bunun cevabını en iyi sen biliyorsun güzelim.*
LENA: *Bilmem belki de sana bir şans vermeliyim ha ne dersin?*
İşte o an kan beynime sıçramıştı, kendimi zor tutup saldırmadan dediklerini iyice dinlemeye çalışıyordum.
MARCUS: *İlk günden beri bunu bekliyorum ben, peki ya o aptal sevgilin ne olucak?*
LENA: *Salla gitsin, benim için oyuncaktan fazlası değil* Oyuncaktan fazlası değil ha?! Öyle mi. Bir anda onu boynundan çekip dudağına yapıştı,sadece bana ait olan dudaklara başkasının temas etmesine göz yumdu. O an yanlarına gidip kıyameti kopartırdım ama İkisininde yüzlerini görmeye tahammülüm yoktu ,sinirlerime hakim oldum ve koşarak kimseye görünmeden en üst katta kimsenin gelmediği tuvalete gittim. Kendimi oraya atar atmaz sakin olmaya çalışarak aynanın karşısına geçtim ve yaşadıklarımın şokuyla kendime gelmek için yüzümü yıkadım. Nasıl olurdu ya nasıl? Lena benim için nasıl böyle düşünürdü o piçle ne işi vardı ya? deliricektim ,o benim gözlerimin içine bakarken benimle oyun mu oynamıştı şimdi. Bu muydu ya gerçekler. Onca sözler, yeminler, yeri geldi omuzuna başımı koyup ağladığım geceler, yalan mıydı şimdi? Gözlerine bakarken gördüğüm aşk..Hadi ama o da yalan olamazdı. Kafamdaki milyon düşünceyle baş edemeyip sinirimi karşımda duran aynadan çıkardım. Parçalanan aynadan kendi yansımamı gördüğümde kendimden iğrendim. Benim için gerçekte böyle düşünen birisine deli gibi aşık olduğum için kendimden iğrendim. Kendime yediremiyordum bunca yıl bana rol yapamazdı. Ama eğer yaptıysa tebrik ederim gerçekten harika bir oyuncuydu. Kendimi birazcık tanıyorsam eğer bunu onun yanına asla bırakmazdım. Her şey bir oyunsa şimdi oyun oynama sırası bendeydi.Tuvalette yere oturmuş, gerçeklerin acısıyla savaş veriyordum. Gözlerimden istemsizce yaşlar akıyordu ama bunlar acının değil nefretin yaşlarıydı...Eğer bunca zaman sonra bana oyun oynadıysa ,benimde intikamım ihaneti kadar acı olacakdı ve onu kendi silahıyla vuracaktım...
LENA'NIN ANLATIMI
Gece yorgunluktan öldüğüm için elbiselerimle uyumuştum zaten kendimi odaya nasıl attığımı bile bilmiyorum. En son Blaise ile Pansy'i odaya taşımıştık her zaman ki gibi içkiye abanmıştı bana da içirecekti ama iki kızdan biri her zaman ayık olmalıydı ve çoğunlukla olduğu gibi ayık olan bendim, gece boyu beni bir an olsun oturtmamıştı. Ve şimdi mışıl mışıl uyuyordu. O uyurken istemeye istemeye yatağımdan kalkıp banyoya gittim, hızlıca duş aldım ve saçlarımı yaptım. Banyodan çıktığımda Pansy hala uyuyordu, biraz daha uyuması için sessizce hareket ediyordum,çok yorulmuştu şapşal kızım benim. Dakikalar içinde en sıradan kıyafetlerimi giyinip odadan çıktım. Draco'nun kapısını çalışacaktım ki tekrardan aklıma tripli olduğum geldi, gün içinde kendini affettirmek için sürekli yanıma geleceğini bildiğim için işi ona bırakıp kahvaltıya indim. Masalara baktığımda çoğu yabancıydı ,daha bizden hiç kimse yoktu. Slytherin masasına geçtim ve diğerlerini beklemeye başladım. O sırada başıma çok kötü bir ağrı girdi. Parmaklarımla hafiften başıma masaj yaptığım sırada salondan içeri Draco'nun geldiğini gördüm. Ona göz ucuyla baktım. Bu masaya doğru geliyordu, tırnaklarımı düzeltir gibi yapıp onu umursamadan sakin tavrımı hiç bozmadım ve yanıma gelmesini bekledim. Çok geçmeden yanımda duran adımlarla arkamı döndüm. Draco yüzüme bakıp yanıma oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
draco malfoy ile...
Fanfic[𝐎̈𝐍 𝐔𝐘𝐀𝐑𝐈 : 𝐒𝐌𝐔𝐓 𝐕𝐄 𝐀𝐑𝐆𝐎 𝐈̇𝐂̧𝐄𝐑𝐈̇𝐑 𝐑𝐀𝐇𝐀𝐓𝐒𝐈𝐙 𝐎𝐋𝐔𝐂𝐀𝐊𝐋𝐀𝐑𝐈𝐍 𝐎𝐊𝐔𝐌𝐀𝐌𝐀𝐒𝐈𝐍𝐈 𝐎̈𝐍𝐄𝐑𝐈̇𝐑𝐈̇𝐌] LENA: *Goethe'nin bir sözü var aşk imkansız bir çok şeyi mümkün kılar benim imkansızım da sendin Draco M...