İyi okumalar.♧
İnstagram: beyzakzgl_
Twitter: beyzakzgl_06.11.2021 Cumartesi günü (Şimdi ki zaman)
"Sana birinin yaptığını düşündüren ne?" Kaşları çatık sağ eliyle çenesini ovarken bana bakıyordu. "Yani kendileri hatalarını anlayıp özür dilemiş olamazlar mı?" Ezgi'nin ciddi ciddi sorduğu ile "Dalga geçiyorsun herhalde?" dedim.
"Sence o tip adamlar kendi kendilerine özür dilerler mi? Sen yeni mi psikolog oldun? Acemi gibi tavırlar sergiliyorsun." Onunla dalga geçmeme kızmadı, gülümsedi. "Bende insanım Esilacım. Yani ben her hastamda yeni şeyler görüyorum. Ayrıca o kişileri tanımadığım için nasıl bir zihniyette olduklarını bilemem."
"Peki sen kimden şüpheleniyorsun?" Başımı iki yana sallayarak gözlerimi kapattım. "Annemden bile şüphelendim. Çünkü insanın kendinden başka herkesi düşmanı olabilirdi ama ondan asla şüphelenmemiştim. Beni kendine o kadar inandırdı ki... onun büyüsüne kapılıp gitmiştim." Kırgınlığım sesime yansımıştı. "Kimden bahsediyorsun canım?"
Yalan gülüşümle ona baktım. "Bunu şimdi sana söylersem geri kalan hikayemi ön yargısız dinleyemezsin." Kağıda bir şeyler yazdıktan sonra gülümsedi. "Bugünlük bu kadar yeter bence. Yarın devam edelim mi?" Başımı sallayarak ayağa kalktım. Saate baktığımda çoktan 2 saatin geçtiğini gördüm. Artık alışmıştım. Zaman onunla konuşurken hızlı akıyordu, evdekilere nazaran...
"Yarın görüşürüz canım." Ona son kez bakıp sessizce dışarı çıktım. Oturan kişilere şöyle bir göz gezdirip köşede oturan kadının yanına gittim. "Yarın aynı saatlerde geleceğim." Kadın not alırken "Tabi Esila Hanım. İyi günler." dedi.
Arkamı dönüp merdivenleri inip klinikten çıktım. Doruk'un arabayı her zamanki yere park ettiğini görünce yanına ilerledim. Elindeki sigarayı fark edince acı içinde gülümsedim.
"Ölüm yıldönümü?" Sesimi duyunca elindeki sigarayı yere atıp ayağıyla ezdi. "Hayır, sadece arada içiyorum." Doruk'un da benden eksik kalmayan acı gülüşüne baktım. "Acı zamanla geçer derler ama sokakta biri onun gibi güldüğünde ya da onun gibi baktığında daha saniyeler önceymiş gibi gün yüzüne çıkar."
Gülümseyişim silindi. "Acı geçmez Doruk. Sadece yerini yenisi alana kadar bekler. Sonra herhangi bir acı da kendini hatırlatır ve bu daha çok acı çekmemize neden olur. Yani alışma. Alışırsan..." Yutkunduktan sonra gözlerinin içine baktım. "Daha çok can yakar."
Kapıyı açmasını beklemeden kendim açıp arkaya yerleştim. Kısa bir süre sonra Doruk'ta arabaya yerleşince yola çıktık. Gözlerim büyük bir buruklukla kapandı. İliklerime kadar özlemiştim. Özlemek belki de canımı en çok acıtan şeydi ama... vazgeçemiyordum. Benim en büyük yaramdı, geri gelmeyeceğini bilerek yaşamaya devam etmek...
♤♤♤
Eve girerken iki katına çıkmış korumalara şöyle bir göz attım. Evin içinde adımlarımı atarken kendi adım seslerimi duymak kendimi bir korku filminin içinde gibi hissettirmişti. Fırtına öncesi sessizlik falan dedikleri, bu muydu?
Salona girdiğimde gördüğüm görüntü ile gözlerim hafif büyümüştü. "Sonunda geldin kızım. Abin geri dönme kararı aldı. Şirketin başına geçecek. Ben yorulmuştum iyi oldu gelmesi. Belki şirketin durumunu düzeltir." Şaşkınlığım giderek silindi ve yüzümde hiçbir mimik oynamadı. Onlara cevap verme zahmetine bile girmeden arkamı dönüp salondan çıktım.
Abimmiş(!) Benim abim yoktu. Merdivenleri hırsla çıkıp odama girdim. Kapıyı kapatıp kilitledim. Biliyordum, aşağıdaki tavrım için annem gelecekti ve onunla gram uğraşmak istemiyordum. Hiçbir eşyamı almadan direk banyoya geçtim. Kapıyı kilitleyip duşa kabine girdim. Ilık bir duş iyi gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Nefesi
Genel Kurgu"Peki Esila, sence hayat gerçekten de bizim için doğru olanlara mı karar veriyor?" Gözlerimi masanın üzerindeki siyah kaleme çevirdim. "Hayır, hayat sadece bizim için önümüze engeller koyuyor. O engelleri nasıl aşacağımızı ise bize bırakıyor. İşte...