3. Bölüm

512 52 13
                                    

Karlı bir cuma gününde yeni bölümden selamlar🖤 Umarım çay yada kahveleriniz hazırdır, böylelikle beyaz güzel manzaralar eşliğinde yeni bölümü okuyabilirsiniz. Nihayet Ada ve Barış'ın karşılaştığı bölüme geldik. Eğer bu bölümü başka açılardan görmek isterseniz sizleri Sevgili Bahar Çiçeği'ne yönlendirebilirim. Çünkü hikayemiz tam olarak aynı dönemde geçiyor.

Sevgiler, keyifli okumalar... 🖤

Bölüm Şarkısı : AC/DC - Highway to Hell

Ada, yıllar içerisinde annesinin köşkte katıldığı davetlerdeki arkadaşlarından ve kendisinden köşkün bahçesinin güzelliğini çok duymuştu. İnsanların bu güzelliği biraz abartarak anlattıklarını düşünüyordu oysa Gürsoy Köşkü'nün bahçesi anlatıldığından çok daha güzeldi. Kahverengi tonlarındaki geniş iki katlı ana köşk bir gerdanlık gibi bahçede uzanırken etrafı yaşlı çınar ağaçlarıyla bezenmişti. Yaşlı ağaçlar öylesine heybetli görünüyordu ki Ada onlara bakarken bir an kendisini antik çağlardan kalma bir müzeyi ziyaret ediyormuş gibi hissetti. Çınar ağaçlarına bakmak çocukluğundan beri Ada'nın hoşuna giderdi. Genç kadın bunun nedenini tam olarak bilemese de onlara bakınca tuhaf bir güven duygusuyla dolduğunu fark etmişti. Dünyanın oluştuğu ilk zamanlardan beri burada duruyormuş gibiydi yaşlı ağaçlar. Güven duygusunun kaynağı bu olmalıydı.

Köşke giriş yaptıktan sonra motorunu park etti Ada. Kaskını çıkarıp saçlarını eliyle düzeltti ve kendinden emin adımlarla devasa binaya doğru yürümeye başladı. Akşamının nasıl geçeceği ile ilgili bir tahmininin olmayışı zar zor kontrol altına alabildiği gerginliğini körüklüyordu. Kapıdan girmeden biraz olsun bu gerginliği azaltabilmek için derin bir nefes aldı sonra da kendisine kapıyı açan görevliye teşekkür ederek gülümsedi.

"Ada Hanım sizi yemek salonunda bekliyorlar. Buyurun lütfen, ben size yolu göstereyim." diyen genç kadının peşinden ağır adımlarla salona doğru ilerledi. Aslında ileriye değil geriye doğru adımlayıp hızla buradan kaçmak istiyordu. Neyse ki içinde aklı başında bir taraf bunu yapmasına engel oluyordu. Büyük bir rezillik yaşamak istemiyordu sonuçta. Altı üstü bir yemek yiyecek, sonra da hızla motoruna atlayıp buradan uzaklaşacaktı.

Köşkün yemek salonu koruya bakan taraftaydı. Dışarıya bakan büyük camların hemen yanına yerleştirilen koyu renkli büyük masayı görünce Ada şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. Masanın üzerine bir orduyu doyurabilecek büyüklükte ve çeşitlilikte yemek duruyordu. Ada etrafı incelerken kendisine yolu gösteren hizmetlinin sesini duydu. "Ada Hanım geldi efendim."

Adını duymasıyla bakışları masanın sol tarafında bulunan koltuklara döndü. Kısa kahverengi saçları, şık ve asil duruşuyla Ahsen Gürsoy olduğunu anladığı kadınla bakışları kesişirken gerginliğini belli etmemek adına hafifçe gülümsedi. Ahsen Hanım da ona kibarca gülümseyerek karşılık verdi. "Adacığım hoş geldin. " Sonra da koltuklarda oturan diğer insanlara dönerek Ada'yı herkese takdim etti.

Ada haricinde odada beş kişi daha vardı. Ahsen Hanım'ın eşi Çetin Gürsoy, sıkıcı gri takım elbisesiyle Utku'nun haricinde tanımadığı genç bir adam ve onun yaşlarında sevimli bir genç kadın. Ahsen Hanım, Ada'nın ne düşündüğünü anlamış gibi Utku ve Çetin Bey'i tanıttıktan sonra ismini henüz bilmediği genç adama ve kadına döndü. "Barış, Utku'nun kuzeni. Bahar da Barış'ın çocukluk arkadaşı."

Ada "Tanıştığımıza memnun oldum," diyerek herkesi kibarca selamladıktan sonra Ahsen Hanım'ın yönlendirmesiyle herkes masadaki yerini almıştı.

Yemeğin ilk dakikaları Ahsen Hanım'ın Ada'yı daha iyi tanımak adına ona sorduğu bazı soruları cevaplamasıyla geçti. Ada bu cevapları verirken alabildiğine dürüsttü. Söyleyeceği hiçbir sözden sakınmıyor ve Ahsen Hanım'ın suratında oluşan tuhaf şaşkınlık ifadelerine aldırmıyordu. Gürsoy erkekleri Ada'nın sıkıntıdan iç çekmesine neden olan holdingle ilgili bazı iş konuları hakkında sohbet etmeye başladıklarında Ahsen Hanım artık Ada'ya sorular sormayı bırakmıştı.

Akşam YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin