revelare

885 106 104
                                    

"Hani bakayım."

Karl heyecanlı bir şekilde oturduğu yerden kalktığında bana Dream'in yanına yerleşme şansı sunmuştu. Sapnap ise ne kadar belli etmemeye çalışsa da yana kayan gözleri ve detaylı bakışlarıyla onun da en az Karl kadar meraklı olduğunu belli ediyordu.

Quackity ne yapar ne eder ben gösterme desem bile gösterirdi, bunu bildiğim için kılımı bile kıpırdatmıyordum. Bu grup içinde istediği herkese gösterebilirdi. Tek istediğim okulun duymamasıydı, zaten Quackity'de dedikodu başlatacak bir tip yoktu.

Umarım.

Fırsattan istifade edip boş yere oturacağım sıra Dream kolumdan tutup beni kucağına çekmişti.

Bu çocuğun derdi neydi böyle?

Bir elini karnıma koyduktan sonra beni biraz daha kendine doğru çekiştirip yüzünü omzuma gömmüştü.

Göğsüne dayalı sırtımdan sıcaklığını hissedebiliyordum.

Zil, uzun bir süre çalma olur mu?

Tabii ki de patavatsız ağzımın bu anı bozacağından emindim, fakat bu sefer öyle olmadı. Tam konuşmak için nefes almışken Dream yüzünü omzumdan ayırmadan sakin bir ses tonuyla yapmamamı söyledi.

"Yapma, her konuştuğumuz şeyin sonu kavgayla, imalı sözlerle bitiyor. Bırak bir seferliğine de olsa beraber geçirdiğimiz zaman huzurlu olsun."

Bu huzurlu zaman illa herkesin önünde mi olmak zorundaydı?

Ne kadar içimden geçirdiğim şeyi sesli söylemek istesem de ona hak verdim, biraz dinlenmemiz gerekiyordu. Son zamanlarda birbirimizi fazla yoruyorduk.

Boynumda hissettiğim sıcak nefesi, bu sonbahar öğleni bana çok iyi gelmişti. Tam şu an uyumak istiyordum.

Karnımdaki eli yavaş ve nazikçe kıyafetlerimin üstünden hareket ederken bir süreliğine huzurlu hissettim.

Tabii bu huzur Karl'ın çığlığıyla ve Sapnap'in NE?! diye bağırmasıyla son bulmuştu. Muhtemelen Quackity'nin yalan söylediğini falan sanıyorlardı ilk başta.

Ne zaman kapattığımı hatırlamadığım gözlerimi açıp seslerin geldiği yere baktım.

Karl, bir elini ağzına götürmüş kocaman gözlerle bize bakıyorken, Sapnap hala gözlerini ekrandan ayırmamıştı. Ta ki Karl dirseğini hafifçe koluna vurana kadar.

Gözleri yavaşça bize çevrildi ve inanın Sapnap'i ilk defa bu kadar şaşkın gördüm. 

Onlarla teker teker göz göze geldikten sonra hafifçe omuzlarımı silkip tekrar gözümü kapattım.

Ne düşündükleri umurumda değildi, tek düşünebildiklerim; karnımdaki elin sihirli dokunuşları, Dream'in çıkardığı kısık mırıltılar ve uyuya kalmamak için kendimle verdiğim küçük mücadeleydi.

Ona karşı yenilmiştim, yine.

ferox | dreamnotfoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin