venisti ad me

921 107 111
                                    

Elmacık kemiğimden sonra sıra karnıma gelmişti.

Cennetteyim.

Karnıma aldığım diz darbesinden ötürü öne doğru eğilmek zorunda kaldım.

Göz ucuyla yanımdan bana şaşkın gözlerle bakan yaralı çocukla göz göze geldim.

O yeterince dövüldü zaten, sıra bende.

Aklıma gelen şeyle sırıttım. İşe yaraması gerekiyordu.

Kendimi dövülen çocuğu tutan uzun saçlının önüne attım, böylelikle biraz geri çekilmesini sağlamıştım. Hızlıca tekrar ona bakıp gitmesi için kaş göz işareti yaptıktan sonra amacıma ulaşmıştım.

Artık hepsi bana kalmıştı.

Uzun saçlı, saniyesinde ortadan kaybolan çocuğun arkasından bakakaldı, daha sonrası ise elini saçlarıma daldırıp çekmesiyle sonuçlandı.

"Ananı sikeceğim!"

"Annemi sal, beni s-"

"Karl, kes şunu."

Uzun süredir sessizliğini koruyan sarılı sonunda konuşma kararı almıştı.

En güzel yerinde neden durdurmak zorundaydı ki? Ondan nefret ediyorum.

Sarılı, adının Karl olduğunu öğrendiğim uzun saçlı çocuğun göğsünden itip tam önümde durdu.

Hala yerde, diz çökmüş bir şekilde durduğum için kafamı kaldırdım. Bana, gözlerini indirmiş ne anlama geldiğini bilmediğim bir ifadeyle bakıyordu.

Onun konuşmayacağını anladığımda sırıtarak konuşmaya başladım.

"Sen de vurmayacak mısın?" çocuk gibi dudaklarımı büzdüm. Saniyesinde gözleri dudaklarıma indiğinde konuşmaya devam ettim. "En çok senin vurmanı istiyordum ama~ Bu Samara ve Chihuahua beni tatmin etmediler."

Tekrar öne atılan bereli çocuk, bandanalı tarafından durdurulmuştu.

"Bırak sıçayım şunun ağzına!" sarılıdan aldığı tehdit dolu bakışlar onu biraz sakinleştirmişti. "Ama Dream, bana ne dediğini duymuyor musun şu yavşağın?"

Dream.

Dream ne sikimsonik bir isim lan?

Sonunda adını öğrendiğim Dream, kafasını tekrar geriye attı ve içine bir nefes çekti.

Benimle aynı seviyeye gelmek için bacaklarını kırıp tam önüme çömeldi. (Aklınıza kekolar gelmesin, kendisi koskoca Dream)

Bir elini kaldırıp parmaklarını çeneme sapladı. Yüzümde hissettiğim acıyla dudaklarımı araladım.

Kafamı hafifçe kendininkine yaklaştırdı, aramızda birkaç milim kalana kadar bunu devam ettirdi.

Yakın, yüzü çok yakındı.

Verdiği nefesleri tüm yüzümde, özellikle de dudaklarımda hissediyordum.

"Şansını zorluyorsun, Van kedisi."

Muhtemelen kocaman olmuş gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım.

Neden bu çocuk bana her yakınlaştığında dilim tutuluyordu?

ferox | dreamnotfoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin